Al sana ramazan dayağı

HAY yazmaz olaydım, nereden yazdım “Yüksek yerden emir almış gibi kesildi vukuat raporları, o eski ‘ramazan dayağı’ başlıkları atılmıyor artık” diye.

Haberin Devamı

Sen misin ‘Yok’ diyen...
Gökten boşalırcasına patır patır düşmeye başlamasın mı, kaç yerden muştusu geliyor.
Dayak olayının gündüzden iftar ve sahura kaydığı yetmezmiş gibi, o uğursuz yazı da peşimde.
Müjde almış kadar sevindirik bir güruh var. Her yeni haberle dünyalar onların oluyor sanki, kelebek kanatları takıp pır pır uçacaklar...
“Bir ramazan dayağı sürprizi patlasa da ortalık şenlense, biz de havamızı bulsak, göbekler atarak şöyle bir güzel acısını çıkarsak” modunda bekleştiklerini nasıl bilebilirdim.

* * *

10 Temmuz’da yazının çıktığı gün, ‘Sahur dayağı’ başlıkları da atıldı. Hani nispet yapılsa bu kadar olur...
Beşiktaş Alaybeyi Sokak’ta bir barda oturan gençlere “Sahurda gürültü yapmayın, biz sahur yapacağız” denilerek ellerinde döner bıçağı bulunan 2 kişi sandalyelerle saldırmış. İngiliz asıllı Benjamin burnundan, Aden ise başından yaralanmış...
Aynen böyle geçiyor haberlerde, “Ellerinde döner bıçağı bulunan 2 kişi, sandalyelerle saldırdı”...
Ramazan ayına rastlaması dışında bu dayağın oruçla, tutup tutmamakla bir alakası yok görüldüğü üzere.
Malum, oruç vakti değil sahur, yemek içmek de bilakis serbest...
Kaldı ki İstanbul’da gün ortasında bırakın bar ve restoranlarda yiyip içenlere ilişilmesini, Boğaz boyunca dizilip açık havada, elinde birası kısmete olta sallayan balıkçılara bile dönüp bakan yok. Sıradanın sıradanı bir durum.
Gündüz kimse kimsenin ne yiyip içtiğiyle ilgilenmiyorken... Gece vakti barda içenlerden kim, ne istesin?

* * *

Haberin Devamı

Gitti ‘Ramazan dayağı’, geldi ‘Sahur dayağı’ zokası.
Fesüphanallah...
Yer misin, yemez misin?
Sordum polise, hırgüre karışan saldırganların ikisi değil üçü de gözaltına alınmış.
Mağdurlar davacı olmadığı halde, kamu davası için yasal süreç de başlatılmış.
Aslı da şöyleymiş:
Barda demlenen arkadaşlar fazla kaçırınca kendilerini bozmuş, biraz dağıtmışlar, taşkınlık maşkınlık derken hırlaşmalar, dalaşmalar... Masalar sandalyeler uçuşmuş. Ramazan dışında da örnekleri yaşanan nahoş içkiyi taşıyamama vakalarından biri...
Haberi veren gazetelerde takip haberi göremiyorsunuz. Sonra ne oldu, kavga nasıl çıktı, polis ne yaptı, saldırganlar yakalandı mı?
Fikri takip ne arar...
‘Sahur dayağı’ başlığı atıldı mı, atıldı. Misyonunu tamamladı, mevzu orada kapandı demektir...
Her gün, vazifesini yapan memur ciddiyetiyle ilk haber linklerini gözüme sokan ‘ramazan zaptiyeleri’, bir güne bir gün de dönüp soramadı ‘Yahu hani arkası, gerisini niye getirmiyorsunuz?’ diye.
İşlevini gördü nasıl olsa, bitmiştir...

* * *

Haberin Devamı

Ama bakın ne oldu?
Ramazan dayağı bulamayınca sahur dayağı haberleri attıran farfaracılar, gözlerinin önünde cereyan eden iftar dayağını görmek istemiyor.
Artvin Hopa’da İHH’nın iftar TIR’ına saldırı haberi, üzerinde tepinmeye değer bulunmadı.
Diyarbakır’daki iftar çadırı baskını da hassaten ibretlik. Kesin nefretle kınanası bir hadise...
Adana’daki Amerikan Başkansolosluğu’nun belediye çadırında vereceği iftar yemekleri, vandallarca devrildi.
Başkonsolos, “Demokrasilerde protestonun kriterleri var, iftar yemeği dökmek buna girmiyor” buyurdu.
Buna, ramazan dışında mesela Taksim’de dönerciyle fasulyecinin camını çerçevesini indirmek, sosisçinin kepçesini kafasına geçirmek, büfecinin çanağını tabağını kırıp devirmek giriyor muydu?...
Yoksa vandalizm ve kudurmuşluk, sadece ABD Başkansolosluğu’nun Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi çadırında vereceği iftarları hedef alırsa mı demokratik bir hakkın kullanımına girmiyor?
Beyaz Saray ve Dışişleri Bakanlığı sözcüleri ile Ankara’daki büyükelçi ne der bu hususta, onları da dinlemek isterim.
Bir şerden bin hayır doğar bakarsınız, ramazan bereketidir.

Yazarın Tüm Yazıları