Paylaş
Bir türlü kendimizi toparlayamıyoruz.
Herkes birbiriyle kavga ediyor. Gazeteci gazeteciyle kavga ediyor.
İş dünyası iş dünyasıyla kavga ediyor.
Siyaset dünyası zaten kılıçları çekmiş durumda.
Gerginliğin dozu azalacağına her geçen gün artıyor. Bağışıklık sistemimiz çöktü.
Hepimizde ruhsal bir çöküş var bunu nasıl düzeltebiliriz nasıl tekrar yukarı çekebiliriz bilmiyorum.
Bu çökmüş ruh halinden sanat dünyası da çok etkileniyor.
Farkında mısınız son dönemde sanat dünyasından peş peşe hastalık haberleri geliyor.
Fiziksel olarak düzelsek de hepimizin ruhunda onarılmaz yaralar var artık.
Onlar hiçbir zaman düzelmeyecek.
Toplumun keyfi kaçtığı zaman bundan en derin şekilde sanatçılar etkileniyor.
İlk önce eğlence ve müzik sektörü kilitleniyor.
Çarklar bir anda duruyor. Geçtiğimiz hazirandan bu yana yaşadıklarımıza bir bakın.
Neredeyse normal bir günümüz geçmedi.
Hepimizin keyfi kaçtı. Müzik sektöründe yaprak kıpırdamıyor.
Albümler satmıyor, iyi şarkılar üretilemiyor, konserler yapılamıyor.
Yaratıcılığın motivasyonu düşüyor.
Toplam albüm satışlarındaki düşüş yüzde 35’lere dayandı.
İnsanların keyfi yerinde değilse şarkı da dinlemek istemiyor, konsere de gitmek istemiyor.
Son derece doğal bu...
Ama bu gerilim yüzünden sadece müzik sektörü değil her kesim kan kaybediyor.
İnsan yurtdışından bakınca bunları daha iyi görüyor.
Uzakdoğu’dan sevgilerle...
Bir süredir yurtdışındaydım, Uzakdoğu’ya gittim, bu hafta içinde de memlekete döndüm.
Biraz sağlık durumu, biraz tatil nedeniyle oralardaydım.
Biliyorsunuz dizimden rahatsızlığım var bir süredir.
Hong Kong’ta konsültasyon yapıldı.
Uzman doktorlar tavsiyelerde bulundular.
Muhtemelen mayısta dizimden ameliyat olacağım.
Hong Kong’tan, Semiramis’in yanına Phuket’e geçtim biraz tatil için.
Hava güneşli, deniz harikaydı.
Biraz kafamı dinleyeyim dedim ama ne mümkün, aklım hep buralardaydı.
Ama gitmişken bu fotoğrafı çektirdim.
Altına, “Uzakdoğu’dan sevgilerle” yazabilmek için.
Ata’nın filminde kalkıp oynadım!
Sinemada 8 kadın arkadaş izledik Eyyvah Eyvah 3’ü.
Kahkahalar attık, güldük, eğlendik.
Vallahi itiraf edeyim, sinemada unuttum Ajda falan olduğumu, başladım göbek atmaya... O kadar eğlenceli bir film.
İzledikten hemen sonra Demet Akbağ’ı aradım, Ata Demirer’i aradım, filmin yapımcısı Necati Akpınar’ı aradım.
Hepsini tek tek tebrik ettim.
Şu sıkıntılı günlerde böyle sıcak, bizden, keyfimizi yerine getiren filmlere o kadar çok ihtiyacımız var.
Ata bunu bir kez daha başarmış.
Eyyvah Eyvah’ın önceki filmlerini de izlemiştim ama bu en güzeli olmuş.
Medeniyet bu mu?
O zavallı zürafayı çocukların önünde kestiler ya Danimarka’ya adım dahi atmam artık.
Haberi duyduğumda Hong Kong’ta hüngür hüngür ağladım, sinir krizi geçirdim. Medeniyet buysa yere batsın böyle medeniyet. Bir de kalkıp bize hayvan hakları dersi vermeye kalkarlar. Zürafa düşmanı Danimarka’ya bundan böyle asla gitmem! Bu da benim kişisel boykotum olsun!
Paylaş