Paylaş
“Çalışanlarımın işyerinde kullandığı maskeleri bizzat temin ediyorum. Günde 3 kez maske değiştirme hakları da var. 30’dan fazla işçi çalıştırıyorum. Bir kişi hariç maske takmayı ihmal eden çalışanım yok. Defalarca uyarmama rağmen maske takmamakta ısrar eden çalışanımla artık yollarımı ayırmak istiyorum. Fesih için ‘haklı neden’ oluşmuş mudur?”
Lebib Yalkın Mevzuat Dergisi’nin son sayısında (2020 Ekim) yer alıyor bu soru. İş Başmüfettişi Cumhur Sinan Özdemir, soruyu ayrıntılı olarak cevaplamış. Özdemir’in nihai cevabını söyleyelim öncelikle: Maske takmamakta ısrar eden bu çalışanın iş akdi ‘haklı nedenle feshedilebilir.’ Nedenini de “işçinin işyerinde maske takmayarak iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin önlemlere uymaması, bu doğrultudaki talimatlara aykırı hareket etmesi ya da iş güvenliğine ilişkin düzenlemeleri ihlal etmesi halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı nedenle feshedilebileceği” şeklinde belirtmiş.
İŞÇİLER DE SORUMLU
Özdemir cevabında, konuyla ilgili mevzuatta yer alan kritik noktaları da belirtmiş.
İşçiler öncelikle iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda kendilerini ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlüdür. (İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu Md.19)
İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili alınması gerekli bütün tedbirlerin, yapılması gereken bütün iş ve işlemlerin yükümlülüğün ve sorumluluğun işverenlerde olduğu da yasada (Md.4) belirtiliyor.
YARGITAY KARARLARI
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin bir kararında “İşçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili olarak işverenin gerekli tedbirleri alma yükümlülüğü yanında, işçinin de bu konuda konulan usul ve şartlara uyma yükümlülüğü vardır. İşçiler bunu yaparken işverenden bu doğrultuda aldıkları emir, talimat ve bilgileri dikkate alacaklardır. İşi gereği bir alet kullanması gerekli ise bunu kurallarına göre kullanmalı, eğer işyeri mahallinde gördüğü iş güvenliğini tehlikeye düşürecek durumlar varsa bunu derhal işveren veya temsilcisine bildirmesi gerekmektedir” şeklinde konu değerlendirilmiş. (E-1991/13260, K-1990/14880)
Bir başka Yargıtay bir kararında da, iş sağlığı ve güvenliği kurallarına uymayan ve iş sözleşmesi feshedilen işçiye ihbar ve kıdem tazminatının ödenmemesinin yerinde olduğuna karar verilmiş. (9.HD. E-2009/28973, K-2011/47493, T-07.12.2011)
ÖZEN GÖSTERİLMELİ
Gerek yasa maddeleri gerek yargı kararlarından görüleceği üzere; her ne kadar iş güvenliği konusunda gerekli önlemleri almak işverenin sorumluluğunda olsa da, işverenin bu çerçevede çalışanlara verdiği talimatlara işçinin uyumu da çok önemli. İçinden geçtiğimiz kritik pandemi günlerinde maske takmanın virüsle mücadelede önemi her platformda sürekli vurgulanıyor. Yukarıdaki örnekte yer aldığı üzere tazminatsız olarak işini kaybetme riski de taşıyan koronavirüsle mücadele kurallarını, çalışanların aynı zamanda iş güvenliği kapsamında da görüp ayrı bir özen göstermeleri gerekiyor.
FAİZ GELİRLERİ BEYAN EDİLECEK Mİ?
Geçen haftanın en çok konuşulan konularındandı. Mevduat hesaplarından elde edilen faiz gelirlerinden kesilen vergilerde oranlar yıl sonuna kadar düşürüldü. Hatta 1 yıldan uzun vadeli TL mevduat için hiç vergi alınmayacak, ‘yüzde 0’ olarak stopaj oranı belirlendi. Vadesiz ve özel cari hesaplara 30.09.2020 tarihi ile 31.12.2020 tarihleri arasında açılan veya vadesi bu tarihler arasında yenilenen hesaplara ödenecek faiz ve kar payları üzerinden hesaplanacak stopaj oranları aşağıdaki tabloda yer almakta. Ayrıca güncelde uygulanan döviz hesaplarından kesilen stopaj oranları da tablodan görülebilir.
BEYANA TABİ Mİ?
Bu arada okurlarımızdan faiz gelirlerinin vergi beyanına tabi olup olmadığını dair de son günlerde çok sayıda soru aldık. 2020’de yurtiçinden ne kadar mevduat faizi, repo kazancı elde edilmiş olursa olsun bu kazançların 2021’de beyanı gerekmiyor. Katılım bankalarınca ödenen kâr payları ile kâr ve zarar ortaklığı belgesi karşılığı ödenen kâr paylarında da durum aynı. Yurtdışından elde edilen faiz gelirlerinin ise yıllık gelir vergisi beyannamesine dâhil edilmesi gerekiyor. Kıyı bankacılığından (off-shore bankacılık) elde edilen faiz gelirlerinin de beyan edilmesi gerekiyor. Türkiye’de vergi kesintisine tabi olmadığından ve istisna da uygulanmadığından yurtdışında elde edilen bu faizlerin 2.600 lirayı (2020 yılı için) aşması halinde yıllık beyanname ile gelecek yıl mart ayında beyan edilmesi gerekiyor.
Paylaş