Ahmet Karabıyık

Vatandaş nasıl etkilenecek?

4 Ekim 2017
SON bir haftadır yasa tasarısı konuşuluyor.

Tasarı ile; Motorlu Taşıtlar Vergisi’nde (MTV) ödenecek vergiler yüzde 40 ila yüzde 68 oranında arttırılıyor. (Bu oranların aşağı çekileceği yönünde sonradan hükümetin açıklaması oldu.) Gelir Vergisi’nde üçüncü dilimde vergileme oranı yüzde 27’den yüzde 30’a çıkarılıyor. Emlak Vergisi’nde arsa ve arazi metrekare birim değerinin artışı yüzde 50 ile sınırlandırılıyor Kurumlar Vergisi’nde; finans-bankacılık şirketleri için oran, yüzde 20’den yüzde 22’ye çıkıyor Veraset ve İntikal Vergisi’nde; şans oyunları ve çekilişlerde alınan verginin oranı yüzde 10’dan, yüzde 20’ye çıkarılıyor. Özel İletişim Vergisi oranı cep telefonu görüşmeleri, sabit telefon görüşmeleri ve data-internet hizmetleri için tek oran; ‘yüzde 7.5’ olarak belirleniyor.  ‘130 maddelik yasa tasarısından’ öne çıkan vergi konuları bu saydıklarımız

Hepsini ayrı ayrı ele alacağız MTV’de binek otonun silindir hacmi ve araç yaşına ilaveten ‘aracın değeri de’ ne kadar vergi ödeneceğini belirleyecek

Kira geliri elde edenlerde; götürü giderin oranı, yüzde 25’den yüzde 15’e çekilince cazibesi pek kalmadı, gerçek giderlerin önemi arttı. “Gerçek giderler belgelendirilerek nasıl daha az vergi ödenebilir?” sorusunun cevabı merak edilecek bu durumda 2018 için çalışanların vergi yükü arttı Veya net ücret hesabı üzerinden maaş ödenen çalışanlarda bu yük işverenlerce üstlenilecek, işverenin ücret maliyeti artacak. 2018’de hangi ücret seviyesi için vergiler, ücretleri nasıl ve ne kadar etkileyecek?

Bu detayların hepsini ayrı ayrı ele alıp, merak edilen soruları sonraki yazılarımızda cevaplayacağız Vergilerdeki bu değişikliklerinin tümünün şu anda tasarı olduğunu, henüz yasalaşmadığını, mecliste değişikliklere uğrayabileceğini de ayrıca belirtelim. 

Bugün asgari ücretlilerin net ücret hesabına göz atalım Geçen yıl ‘acaba net ücret son üç ay 70 lira düşecek mi?’ endişesi vardı. Müdahale edilmiş ve son üç ay için Asgari Geçim İndirimi (AGİ) artırımı yapılarak ve devletçe karşılanarak çözülmüştü (Gelir Vergisi Kanunu -GVK-  Geçici Madde 86.) Müdahale sonucu yılın başında geçerli olan 1.300 lira net asgari ücret, yılın sonunda da korundu.

Bu yılda asgari ücretli için ‘son dört ay net ücretlerde düşüş olacak mı?’ endişesi yaşanırken yasa tasarısı ile yine AGİ müdahalesi yapıldı Müdahale sonucu yılın başında da, yılın sonunda da 1.404 lira net asgari ücret korunmuş oldu. (Yasa Tasarı ile GVK’na eklenecek Geçici Madde 87)

Tabloda asgari ücretlilerin ocak ayı bordro değerleri de, eylül ayı değerleri de ve son üç ayın değerleri de ayrı ayrı yer almakta.  Asgari ücretlinin bordrosunda hesaplanan-kesilen vergi; ocak ayında 226.63 TL iken, eylül de 256.53 TL’ye ve son üç ay için 302.18 TL’ye arttığını görüyoruz. Son dört aydaki vergideki artış; normalde çalışanın net maaşını azaltacakken, vergi artmasına rağmen -yasa tasarısında- çalışan lehine AGİ artışı yapılarak net ücret son dört ayda da 1.404 lira olarak korunuyor.

AGİ’ deki bu artışın işverenin ücret maliyetinde bir artışa neden olmayacağını da ayrıca belirtelim İşverenler, çalışanların ücretleri üzerinden hesapladıkları vergiyi, AGİ kadar daha az Maliye’ye ödüyorlar. Dolayısıyla AGİ’ deki artış işverenin ücret maliyetinde bir artışa neden olmuyor.

Yazının Devamını Oku

Hediye otomobil için vergi ödenecek

27 Eylül 2017
ENGİN Yiğenoğlu, Ordu’da bir bisiklet tamircisi...

Çekilişle 500 bin liralık araba kazanmış ama daha sevincini tam yaşayamadan ‘vergi’ derdine düşmüş. “Kredi çekmeye çalışıyorum” diyor, ödeyeceği “intikal vergisi” için.

Arabanın KDV ve ÖTV vergileri zaten (çekiliş koşulları belirlenirken) çekilişi düzenleyen firma tarafından yüklenilmiş...

Yiğenoğlu’na düşen vergi ise Veraset ve İntikal Vergisi (VİV). Arabanın değeri üzerinden istisna (4.068 TL) düşüldükten sonra yüzde 10 olarak hesaplanıyor VİV.

Milyonlarca katılımcı arasından talih kuşu konmuş Engin Yiğenoğlu’na. Ordu’ lu talihli “Arabadan daha çok, paraya ihtiyacım olduğundan, arabayı üzerime aldıktan sonra satacağım” demiş.

Yazının Devamını Oku

Ceket, gömlek gider yazılamıyor

20 Eylül 2017
MEMURLAR için ‘yaz dönemi’ bitti, hafta başından (18 Eylül’den) itibaren ‘kış dönemi’ başladı…

Kadın memurların da, erkek memurların da kıyafetleri ‘kış dönemine’ uygun olmak zorunda artık. Erkek memurların, görev yerlerinde gömlek ve kravat takmaları da zorunlu. (Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik.)

Memurların zorunluluktan giydiği ceketi, takım elbiseyi, gömlek ve kravatı avukatlar da, mali müşavirler de giyiyor. Hemen her zaman avukatlar da, mali müşavirler de takım elbiseli veya ceketli, gömlekli ve büyük çoğunluğu kravatlı olarak çalışıyorlar. Meslek mensupları işlerini yaparlarken; müvekkillerinin, müşterilerinin karşılarına kıyafetlerine ekstra özen göstererek çıkmaktalar. Haliyle bu kıyafetleri edinmek için bir bedel de ödemekteler.

Avukatların da, mali müşavirlerin de mesleklerini icra ederlerken giydikleri kıyafetleriyle ilgili bir sıkıntıları var yalnız... Mesleki faaliyetleri için vazgeçilmez sayılabilecek bu giyim harcamalarını gider yazamıyorlar.

Maliye bu konuda çok net: “Dış giyim için yaptığınız harcamaları vergi hesabınızda gider olarak yazamazsınız” diyor. Nedeni de “dış giyim eşyalarının faaliyetin yürütülmesine mahsus görülmemesi” ve “dış giyim eşyalarının iş dışında özel hayatta da kullanılmaya elverişli olarak görülmesi.” (İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın; 2 Haziran 2014 tarih ve 1546 sayılı özelgesi ve 23 Ekim 2013 tarih ve 1692 sayılı özelgesi.)

Yazının Devamını Oku

Yatına Türk Bayrağı çektirene vergi yok

13 Eylül 2017
CEM Yılmaz bu kez yatıyla haber oldu...

Yeni filmi ‘Arif V 216’nın çekimlerini bitirip yatıyla tatile çıkmış. Yatın değeri de 9 milyon lira imiş. Buraya kadar sorun yok. Ama bir de ‘Yatına Amerikan bayrağı çekmiş’ şeklinde haber olunca Cem Yılmaz açıklama yaptı: “Etrafta teknelerin yüzde 80’den fazlası Amerikan bayraklı olmasına rağmen benim teknem 9 yıldır Türk bayraklı ve İstanbul limanına kayıtlı!”

Başlıkta da belirttik... Aslında bu yüzde 80 çoğunluk da, yatlarına Cem Yılmaz gibi Türk Bayrağı çekebilir. Evet; şahıs olsun, şirket olsun, başka bir ülke bayrağı taşıyan yatını, Türkiye’ye ithal edip kayıt ve tescil ettirebilir. Üstelik KDV’de yok, ÖTV’de yok, Gümrük Vergisi de yok. Yalnızca ‘bağlama harcı’ bedeli ödeniyor… Türk bayrağı çekilecek yat için; “hangi kazancınla bu yatı aldın?” şeklinde soru da sorulmayacak, vergi incelemesi de yapılmayacak.

27 Ocak 2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 6770 sayili yasa ile tanınan vergi avantajının detaylarına da göz atalım...

- Yalnız yatlar değil; kotra, tekne ve gezinti gemileri de aynı şekilde bu avantajdan yararlanabiliyor. (Türk Gümrük Tarife Cetvelinin 8901.10.10.00.11 ve 8901.10.90.00.11 numaralarında yer alan mallar ile 89.03 tarife pozisyonunda yer alan mallardan yat, kotra, tekne ve gezinti gemileri)

- 27 Ocak 2017 tarihinden önce edinilmiş olan, yurt dışında bulunan veya yabancı bayrak çekilmiş olan gemi, yat, tekne ve kotralar yararlanabiliyor.

- Türkiye’deki gerçek veya tüzel kişilere bedelsiz olarak intikal sağlanabiliyor. Veraset ve İntikal Vergisinden de istisna tutuluyor.

- Türkiye de tescil olacak bu araclar; gümrük vergisi dâhil her türlü vergi, resim, harç, fon ve paylardan istisna tutuluyor. Yalnızca bağlama kütüğü ruhsatname harcı ödeniyor.   (492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı ‘8’ sayılı tarifede yer alan) Motorlu deniz taşıtları için; Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) odeme yükümlülügü de, 30 Haziran 2009 tarihinden itibaren zaten kalkmış durumda.

- Söz konusu araçları; ithal edenler veya adlarına kayıt ve tescil ettirenler hakkında bunların ediniminden kaynaklı vergi incelemesi veya tarhiyat yapılmayacağı da yasada açıkça belirtiliyor. Yasa metninde ayrıca; “daha önce yapılmış olan tarhiyatlardan varsa açılmış davalardan feragat edilmesi kaydıyla vazgeçilir, tahakkuk eden tutarlar terkin edilir” şeklinde güvence de sağlanıyor.

Yazının Devamını Oku

Devlet hangi madalyaya ne kadar ödül veriyor?

6 Eylül 2017
HERKES futbolu ve basketbolu konuşuyor... Son günlerde Milli Futbol takımı da Milli Basketbol takımı da kritik maçlar oynuyor. Futbol takımımız 2018 Dünya Kupası’na katılmak için, Basketbol takımımız ise Avrupa Şampiyonası’nda grubundan çıkabilmek için mücadele ediyor.

Üzerinden bir ay geçmedi henüz... Ağustos ayında dünya şampiyonasına katılıp madalyalarla dönen milli sporcularımız da var. Hak ettikleri kadar konuşulmadı başarıları da... Ağustos ayında; atletizm ve güreşte önemli başarılar elde edildi.

Atletizm’de bir ilk yaşandı... Londra’daki Dünya Atletizm Şampiyonası’nda Ramil Guliyev 200 metre erkeklerde altın madalya kazandı. Ramil Guliyev, Türkiye’ye atletizmdeki ilk dünya şampiyonluğunu getirdi. Yasmani Copello Escobar'da erkekler 400 metre engellide gümüş madalya kazandı.

Güreşçilerimiz de Dünya Şampiyonası’ndan madalyalarla döndüler. Yasemin Adar (75 kg.), Türkiye tarihinde dünya şampiyonluğu kazanan ilk kadın güreşçimiz oldu. 48 kiloda güreşen milli sporcu Evin Demirhan da bronz madalya kazandı. Erkekler serbest güreşte Taha Akgül (125 kg.) gümüş, Soner Demirtaş (74 kg.) bronz madalya kazandı.

Greko Romen’de; altın madalya sayımız iki... Rıza Kayaalp (130 kg.)  ve Metehan Başar (85 kg.)  altın madalya kazandılar. Atakan Yüksel’de (66 kg.) bronz madalya kazandı.

HANGİ MADALYAYA NE KADAR ÖDÜL VERİLİYOR?

Ağustos ayındaki başarılarından dolayı kürsüye çıkan tüm sporcularımızı kutluyor ve başarılarının devamını diliyoruz. Diğer yandan bu başarıların ödüllendirilmesi de gerekecek.

Hangi sporcuya devletin ne kadar ödül verebileceği yönetmelikle belirlenmiş durumda. “Spor Hizmet ve Faaliyetlerinde Üstün Başarı Gösterenlerin Ödüllendirilmesi Hakkında Yönetmeliğe” göre (Md. 6) ;

Dünya şampiyonalarında; 

Yazının Devamını Oku

Çalışanın tatilini şirketi karşılayabilir mi?

30 Ağustos 2017
ÖNCE devlet memurları için bayram tatili 10 güne çıkarıldı. Ardından işlerin olumsuz etkilenmeyeceği düşünülen özel sektör işyerlerinde de bayram tatili 10 güne çıkarıldı. Özel sektördeki kayıp işgünleri için; ya ilerideki bir tarihte telafi çalışması yapılacak veya çalışanların yıllık izinden düşülebilecek.

Özel sektördeki işverenler; tatili 10 güne çıkarırken en çok ‘çalışanlarının motivasyonunu’ düşündüler. Çalışanların büyük çoğunluğu tatilde iken işlerde aksamayacaksa kendi çalışanları için de tatili 10 güne çıkardılar. Dolayısıyla çalışanlarından tatil dönüşünde verim artışı beklentisi de olacaktır.

Motivasyon amaçlı işyerlerinde başka uygulamalar da olabiliyor... Çalışanlarının tatil masraflarını karşılamak gibi... Peki; yasal olarak şirketler çalışanlarının tatil masraflarını karşılayabilir mi? Ulaşım, konaklama, yemek gibi masrafları-faturaları şirket tarafından ödenebilir mi? Karşılanmak istenirse şirketlere vergi ödeme veya SGK prim ödeme yükümlülüğü doğuyor mu?

Öncelikle İş Yasası açısından bakalım... İş Yasası; çalışan lehine olan uygulamalara engel çıkarmayacaktır tabii ki... SGK mevzuatı açısından da ayni (nakdi olmayan) yardımlar için sigorta prim ödenmesi gerekmiyor. Vergi mevzuatına göre ise durum biraz farklı. Çalışana sağlanacak bu menfaat (tatil masraflarının karşılanması) ücret kabul ediliyor. Net maaş üzerinden nasıl vergi hesaplanıyorsa, tatil masraflarının şirketçe ödendiği durumda da ilave bir vergi hesaplanması gerekiyor.

ÜCRET SAYILINCA GİDER DE YAZILABİLİR

Şirketlerin çalışanlarının tatil masraflarını karşılaması başarı primi olarak da uygulanabiliyor, motivasyon amaçlı da olabiliyor. Her durumda Maliye bu uygulamanın vergiye tabi olduğunu belirtiyor. Yani bordroya dâhil edilmesi gerektiğini, diğer ödenen net maaş ve birçok yan hakta olduğu gibi üzerinden vergi hesaplanması gerektiğini belirtiyor. Ancak bu durumda vergilendirilmiş ücret olarak gider yazılabiliyor. Şirketin karşıladığı (çalışanın faydalandığı) tatil masraflarının direkt (ücret sayılıp vergi hesaplanmadığında) gider olarak kaydı uygun bulunmuyor.

ÇALIŞANLARIN İŞ AMAÇLI SEYAHAT MASRAFLARI

Çalışanların otel ve ulaşım masrafları ‘iş amaçlı’ olarak da yapılabiliyor. Şirketin satış-pazarlamacısı, satınalmacısı, yöneticisi, servis görevlisi gibi çalışanları olağan faaliyetleri yürütürken seyahat etmesi gerekebiliyor. Müşteri veya tedarikçi ziyareti, fuar ve seminerlere katılım, iş takibi gibi çeşitli amaçlarla bu seyahatler yapılabiliyor. Ve bu seyahatlerin; konaklama, ulaşım, yemek vb. masraflarının kaçınılmaz olarak şirket tarafından ödenmesi de gerekiyor.

Sayılan masrafların tümünün ticari kazancın elde edilmesi için gerçekleşeceği tartışmasız olduğundan gider yazılmasında da bir sakınca olmayacaktır. Ancak burada da kriterler var ve işletmelerin bu kriterleri de dikkate alması gerekiyor. Yasada yer aldığı haliyle ifade edecek olursak

Yazının Devamını Oku

Özel sektörde idari izin nasıl uygulanabilir?

23 Ağustos 2017
“EKONOMİYİ olumsuz mu etkiler, iç turizm geliri ne kadar artar?” gibi sorularla bayramın bir ay öncesinden tartışma başlamıştı...

Devlet memurları için konu geçen hafta çözüldü. 2.5 gün “idari izin” kararı alındı ve bayram tatili 10 güne çıktı. Memurlar; haftaya pazartesiden, (28 Ağustos) sonraki haftanın salısına (5 Eylül)  kadar tatildeler. Önümüzdeki hafta ‘pazartesi, salı tam gün’ ve ‘perşembe yarım gün’ (arife günü) ‘idari izinli’ sayıldılar, aradaki çarşamba da zaten resmi tatil. (Çarşamba, 30 Ağustos Zafer Bayramı) Cuma günü Kurban Bayramı’nın 1’inci günü: Resmi tatil. 4 Eylül Pazartesi günü bayramın 4’üncü günü: Resmi tatil. Peki; özel sektör çalışanları ne yapacak? İşverenin kararına bağlı tabii ki... 2.5 günlük süreyi işletmeleri için kritik bulan işverenler çalışılmasına karar verebilir. Veya özel sektör işverenleri de bayram tatili süresini toplamda 10 güne çıkarabilir. Henüz kararını çalışanlarına duyurmamış bulunan işverenler de, kararlarını bugün yarın açıklayacaklardır...

Çalışanlarına 10 gün bayram tatilini müjdeleyen işverenler; arada kalmış çalışma günleri için çalışanlarını ‘yıllık ücretli izinli’ sayabilir. Veya sonradan bu arada kalan çalışma günleri kadar çalışanlarından ‘telafi çalışması’ yapılmasını isteyebilir. Her iki durumun detaylarına da bakalım...

TELAFİ ÇALIŞMASI

İşverenler, iki ay içinde çalışılmayan süreler için telafi çalışması yaptırabilir. (İş Yasası Md.64) Telafi çalışmaları, günlük en çok çalışma süresini aşmamak koşuluyla gün de üç saatten fazla olamıyor. (Günlük çalışma süresi her ne şekilde olursa olsun 11 saati aşamıyor. ) Ayrıca tatil günlerinde telafi çalışması yaptırılamıyor. Çalışması karşılığı çalışana normal ücreti ödeniyor.

Telafi çalışması yapılması yerine; işverenin sağladığı ilave iznin, yıllık ücretli izinden sayılmasına da (düşülmesine de) karar verilebilir. İş Yasası’na göre yıllık iznin koşullarını da hatırlayalım: 

- İşyerinde en az bir yıl çalıştıktan sonra yıllık izin hak edilebiliyor.

- Çalışma süresine bağlı izin süreleri şöyle:

a) Bir yıldan beş yıla kadar (beş yıl dâhil) olanlara

Yazının Devamını Oku

Kayıt dışı geliri olan teşvikte daha avantajlı

16 Ağustos 2017
BORDRODA görünen maaş, gerçekte ödenen maaştan düşükse tabii ki bu çalışanın aleyhine...

Emeklilik için SGK’ya ödenen sigorta primi daha az yatıyor bir defa... Çalışana ödenecek tazminatlar da, işsizlik ödeneği gibi birçok hak ediş de, düşük gelirli için daha düşük hesaplanır... Peki; o zaman başlıkta da yer alan ‘kayıt dışı gelir’ nasıl avantaj yaratabilir?

Çünkü eleme kriterlerinde düşük gelirli avantajlı. Gelir ne kadar düşükse, teşvikten yararlanma imkânı da o kadar yüksek. Teşvik kişi başına yıllık 3.060 lira ile 4.280 lira arası değişiyor. Yani; vatandaşa hatırı sayılır bir katkı sağlanmakta. Uzatmayayım... Özel okulda öğrenci okutanlar için ödenecek devlet desteğinden bahsediyorum. (Uygulamaya yönelik tebliğ, 4 Ağustos 2017 tarihinde Resmi Gazete’ de yayımlandı.)

Tabii ki teşvikten düşük geliri olan yararlanmalı... Ama sonuçta; maaşı gerçek değerinden bordroda görünen ve dolayısıyla daha çok vergi ödeyen çalışanlar, maaşı düşük görünen çalışanlara göre haksız rekabete uğruyor, özel eğitim teşvikinden yararlanamıyor.

Evet; bu çarpıklıktan, bordrosunda gerçek ücreti görünenler kaybedecek, bordosunda düşük ücret görünenlerse kazanacak.

Hemen çözümden de bahsedelim... Kesin çözüm; kayıt dışı ile etkin mücadele... İdeal durum; herkesin bordrosu, vergi levhası gerçeği göstersin, kayıt dışı olmasın. Peki; şu anda bu hemen sağlanamıyorsa... Onun da çözümü var... Eğitim faturalarının vergiden düşülebilmesine imkân tanınsın. Böylece; kayıt dışındakiler değil kayıt içindekiler avantajlı hale gelecektir. Çocuğunun eğitim faturalarını-ödeme belgelerini işverene veren çalışanlar; her ay net maaşının, bu faturalardan dolayı arttığını görecektir. Aynı; özel sağlık ve hayat sigorta poliçelerinin işverenlere verildiğinde olduğu gibi… (Her ne kadar indirim yapılabilecek poliçe tutarları; hali hazırda ücretin yüzde 15’lik kısmı ve asgari ücretin yıllık tutarı gibi kısıtlara tabi olsa da... Hayat sigorta primlerinin ancak yarısı vergi matrahından indirilebiliyor. Eğitim faturalarına vergide indirim hakkı tanınması durumunda bu kısıtlar, veli lehine esnetilebilir. )

Ayrıca; halen uygulanan teşvik zaten veliye de ödenmiyor, okula nakden ödeniyor. (Okul, devletten aldığı teşviki sonradan sezon içinde veliye ödüyor.) Mevcut teşvik uygulamasında; özel okulların yıllık ücretlerine yaptıkları zamla, desteğin öğrenci velisine yansıtılmama riski de var... Eğitim faturalarının, çalışanın vergi hesabında dikkate alınması durumunda ise veliye yansımayan teşvik riski de bertaraf edilmiş olacaktır.

İŞLETME SAHİPLERİ DE KAYIPTA

Eğitim desteğinden yararlanmak için yalnız çalışanlar başvurmayacak. İşletme sahibi veliler de destekten yararlanmak için gelir beyanında bulunacaklar. Bu beyan sırasında da; kayıt dışı geliri olanlar avantajlı olacak, geliri olduğu gibi-gerçek değerinden görünenler ise haksız rekabete uğrayacak, teşvikten yararlanma şansları oldukça düşük olacak.

Yazının Devamını Oku