Paylaş
-Toplantı ve gösteri yapmak serbesttir. Ama valilikler izin verirse...
*
-Özgürlükler sağlanacaktır. Ama “büyük Türkiye” kurulduktan sonra...
*
-Hayat tarzını aşağılamak yasaktır. Ama sadece dindar hayat tarzını...
*
-Devlet törenlerine en üst düzey katılım sağlanacaktır. Ama Metin Feyzioğlu’nun konuşma yaptığı toplantılar müstesna.
*
-Eleştiri sonuna kadar serbesttir... Ama sadece CHP’yi eleştirmek...
*
-Telefon dinlemeleri kötüdür... Ama Almanya’nın dinlemesi hariç...
*
-Kamuda yükselmek için liyakat esastır. Ama Erdoğan’a liyakat...
*
-Abdullah Gül iyidir. Ama başkaldırmadığı sürece...
*
-Akreditasyon kötüdür. Ama AK Parti dışındakiler yapınca...
*
-Düşünce hürriyeti vardır. Ama fazla ifade etmemek kaydıyla...
FOTO-ANALİZ
Elini sıkmadı mı?
HABER şöyle yükseldi:
Flaş... Flaş... 30 Ağustos Zafer Bayramı törenleri sırasında Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elini sıkmadı. Cumhurbaşkanı’nın uzattığı el, havada kaldı.
*
Hiç işim gücüm yokmuş gibi:
-Görüntüleri 42 kere izledim.
-Fotoğraflara 38 kere baktım.
Ve bazı sonuçlara vardım.
O sonuçları takdim ediyorum:
*
-Cumhurbaşkanı Erdoğan, eşi Emine Erdoğan’la birlikte protokol bölümüne geldiğinde... O bölümde bulunanların tümü saygıyla ayağa kalkıyor. Ayağa kalkanlar arasında Kemal Kılıçdaroğlu da var.
-Cumhurbaşkanı Erdoğan, herkesle tokalaştıktan sonra Kılıçdaroğlu’nun bulunduğu tarafa doğru belli belirsiz bir hamle yapıyor. Tam olarak elini uzatmıyor, sadece minik ama çok minik bir vücut hamlesi yapıyor.
-Tam o sırada oturmakla oturmamak arasında tereddüt yaşayan Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın kendisiyle tokalaşıp tokalaşmayacağını tam anlayamadan yerine oturuyor ve tokalaşma gerçekleşmiyor.
*
Bir saniyede olup biten olay için şu iki cümleyi kurabiliriz:
-Erdoğan, Kılıçdaroğlu ile tokalaşmak için özel bir gayret içine girmiyor.
-Kılıçdaroğlu da Erdoğan ile tokalaşmamak için herhangi bir çaba sarf etmiyor.
*
SONUÇ:
Bu olay, “Tayyip Erdoğan elini uzattı, Kemal Kılıçdaroğlu da protesto maksadıyla uzatılan eli havada bıraktı” cümlesiyle özetlenebilecek netlikte değil.
Gül’ün eylemleri sürecek galiba
ABDULLAH Gül, ilk günden hızlı başladı:
-Önce Erbakan’ın Merkez Efendi Kabristanı’ndaki mezarını ziyaret etti.
-Ardından Necip Fazıl’ın kabri başında Fatiha okudu.
-Son olarak Taha Akyol, Gül’ün “Kayıp trilyon davası” ile ilgili olarak ifade vermeye gideceğini yazdı.
*
Bu üç olay da anlamlı mesajlar içeriyor.
Tabii anlayana...
*
İlk günden bu eylemlere imza atan Abdullah Gül’ün eylemleri, sanırım önümüzdeki günlerde sürecek.
Ama öyle bağıran, kafa çıkaran, olay haline gelen eylemler değil...
Sessiz, rahatsız etmeyen ve derinden eylemler.
Başbakan Davutoğlu, Yiğit Bulut’u istemedi
YİĞİT Bulut, “Cumhurbaşkanı danışmanı” olmasını “bir büyük terfi” olarak takdim etti kamuoyuna...
Olaya “başbakanlık danışmanlığından cumhurbaşkanlığı danışmanlığına geçiş” olarak bakarsak...
Doğrudur.
Yiğit Bulut terfi etmiştir.
*
Ama olaya şu açılardan da bakamaz mıyız?
-Ekonominin başına geçeceği söyleniyordu, geçemedi.
-Ali Babacan’ı hedef almıştı, Babacan koltuğunu korudu.
-Ahmet Davutoğlu kendisiyle çalışmak istemedi, Çankaya’ya gitti.
*
Olaya bu açılardan bakarsak...
Olup biten birazcık “maaşa zam/
işe son” gibi bir şey olmuyor mu?
Yükselen değerler
-Yeniden keşfedilen Tezer Özlü...
-Cihangir kafelerinde Sırrı
Süreyya ile Selahattin Demirtaş dedikodusu yapmak.
-Taraf’ta Hüseyin Özay haberleri...
-Tam bir mazlum konumunda bulunan Burhan Kuzu Hoca’yı
teselli etmek...
-“Fatıma’nın Eli” kolyesi.
-Nuri Pakdil’in üç ciltte topladığı muhteşem mektuplarını okumak.
-Hürriyet’te yayınlanan Selahattin Duman yazıları...
-Annesi ile lideri arasında kalan Mehmet Ali Ilıcak için üzülmek.
-Abdülkadir Selvi’den Ankara kulisleri.
-“Stratejik Derinlik” adlı kitabı koltuk altında gezdirmek...
-Karaköy’de “Colonie” adlı mekâna takılmak.
-Twitter yerine Instagram’a abanmak.
-Turgut Uyar / Tomris Uyar aşkına öykünmek.
-CHP’ye akıl vermek.
-İsmail Kılıçarslan’ın Yeni
Şafak’ta çıkan “Yeni Türkiye’den
çok sıkıldım” yazısı.
-Hüseyin Gülerce’nin Cemaat’ten kopuş serüvenini izlemek.
-Umrede romantizm.
-Balat’ta akşam gezintisi...
-Konya / İzmir mukayeseleri...
-“Bir Fenerbahçeli olarak Volkan’dan razı değilim” cümlesini kurmak.
-Üsküdar’daki “Şazeli”de
akşamları nargile tüttürmek.
-Sosyal medyada Ufuk Uras’a
laf sokmak...
Paylaş