Paylaş
Ses kayıt cihazını açtım.
Sorular sordum, önyargısızca, anlamaya çalışarak ve kendisini en iyi şekilde ifade etmesini sağlamaya çalışarak.
O da verdi cevaplarını.
*
Verilen cevapları biraz kısalttım.
Tabii ki anlam değişimine ve anlam kaymasına yol açmamaya azami ölçüde özen göstererek.
*
“Çarşamba Sohbetleri” dün yayınlandı Hürriyet’te.
*
Yavuz Bingöl, dün sabah bana mesaj attı.
Mesajında şöyle diyordu:
“Berkin’in annesinin yuhalatma işinin ‘insani bir şey’ olarak bağlanması iyi olmamış.”
*
Ben de kendisine “Bu konuda bir açıklama gönder, derhal yayınlayayım” dedim.
*
Gönderdi açıklamasını.
Açıklama “bana özel” değildi.
Geneleydi.
Buna rağmen o açıklamayı, noktasına virgülüne dokunmadan yayınlıyorum.
İşte Yavuz Bingöl’ün yazılı açıklaması:
*
-Yavuz Bingöl’den açıklama.
-3.12.2014 tarihinde Hürriyet gazetesinde çıkan söyleşiye dair...
-İlk ve son kez “kendi cümlelerimle” konuşmak ve asla yeterli olmayan bu alanda sesimi “doğru” duyurmak istedim.
-Çünkü ahlakın her alanda çöktüğü bir sistemde sesimi sadece kendi içimde duymaktan yoruldum.
-Tarihin ya da zamanın tam da burasında, kalbiyle, duygusuyla yaşayanlardan biri olarak ne kadar hoyratça örselensem de selamımı verip görmek istediğinizi değil, “ben”i görün.
-Ben iktidarın ne olduğunu hiç bilmem. Çünkü hayatımda böyle bir hiyerarşim ve pusulam hiç olmadı diyorum.
-Herkesin/medyanın taammüden kirletme cüretkârlığına rağmen tertemiz kalacağım.
-Bir sanat insanı olarak gözümü bağlayıp ortada ebe yapanları da bunu izleyenleri de gördüm.
-Boyum kadar evladımın tanıklığında babası aynı baba, “Türkü” tadında, aynı Yavuz.
-Bu linç kolaycılığıyla hayatın hiçbir derdine deva olmayanlar, acıtanlar, kanatanlar, sabah uyanıp bugün kimi yağmalayalım diye güne başlayanlar...
-Sakin olun arkadaşlar! Benden size ve bu güzelim insanlığa halel gelmez.
-Son olarak... Ahmet Hakan sözlerimi olduğu gibi yayınlayıp beni sizlere doğru taşısaydı bir daha asla bu sütunlarda olmayacaktım.
-Gülsüm Anne’yi ellerinden, beni doğru algılayan tüm insanları kalplerinden öperim.
-“Öldükten sonra değil, yaşarken doğru anlaşılabilmek” umuduyla...
*
Yavuz Bingöl açıklamasında “Ahmet Hakan sözlerimi olduğu gibi yayınlayıp beni sizlere doğru taşısaydı...” diyor.
*
Peki.
O zaman...
Hiçbir kısaltmaya, hiçbir düzeltmeye başvurmadan...
İfade bozukluklarına, cümle yanlışlarına hiç müdahale etmeden...
Söz konusu bölümü “ses kaydından canlı” yayınlayalım.
*
İşte Yavuz Bingöl’ün sözleri...
Kelimesi kelimesine...
*
“Şöyle söyleyeyim: Mesela Tayyip Bey’in ölmüş anasına küfür edildiği zaman, ertesi gün o zaman Berkin Elvan’ın annesi yuhalattığı zaman... İşte o zaman sonuç ne? Yani bu çok insani, işte duygusunu işine karıştırmak! Şimdi buna önce sol değerlere inanan insanlar bu kadar aymazlık içine girip de, ilk bir haftası Gezi’nin ilk bir haftası benim için önemliydi, ondan sonra başka bir noktaya gitti, yani işte ne bileyim biliyorsun işte o köprünün adını değiştirmek bilmem ne... Bunlar şimdi sol değerlere inanan insanların söyleyeceği cümleler mi? Ya da ölmüş bir annenin peşinden edilen küfür ne kadar yakışabilir? Ne kadar ayıp bir şey! Hiç farkı kalmıyor ki işin... O zaman o da öyle yapıyor. Peki tamam... Güzel... Ben de yani o yüzden saf tutmak istemiyorum. O kadar kötü bir noktaya gitti ki iş”.
*
Yavuz Bingöl, bu aktardığım bölümle ilgili de itiraz ederse...
Bana düşen söz konusu bölümün “ses kaydı”nı “hurriyet.com.tr”de yayınlamak ve yukarıdaki cümlelerin Yavuz Bingöl’ün sesinden tüm Türkiye’nin dinlemesini sağlamak olacak.
*
Neyse...
Meseleyi uzatmak niyetinde değilim.
Takdir sizin.
Tamam, Haşim Abi yapmasın, siz yapın
YÜZDE 10 seçim barajı...
-Darbeciler tarafından getirilmiştir.
-Avrupa’da örneği yoktur.
-Antidemokratiktir.
-“Temsilde adalet” ilkesini çiğnemektedir.
-Milli iradenin Meclis’e tam olarak yansımasının önündeki engeldir.
-Oy hırsızlığıdır.
Kısacası...
Savunulacak bir tarafı yoktur.
*
Diyorlar ki:
“Haşim Abi’nin bu barajı kaldırmaya yetkisi yok. O kaldırırsa milli iradeyi hiçe saymış olur.”
*
Peki. Tamam. Anladık. Kabul.
*
O zaman...
Siz kaldırın şu antidemokratik uygulamayı.
Siz son verin şu oy hırsızlığına.
Siz kaldırıp atın darbecilerin barajını.
Siz sona erdirin milli irade gaspını.
*
Siz yapın ki...
Biz de Haşim Abi’den medet umar duruma düşmeyelim.
Gençlerimiz Neşet Ertaş dinlemekten utanıyor mu?
CUMHURBAŞKANI Erdoğan gençlerimizin Neşet Ertaş dinlemekten utandığını söylemiş.
*
Gençlerimizin eleştirilecek çok yönü var.
Fakat takdire şayan bir özellikleri varsa...
O da Neşet Ertaş’a karşı sergiledikleri kadirşinaslıktır.
*
Genelleme yapmaktan hiç kaçınmadan söylüyorum:
Sağcısı...
Solcusu...
Muhafazakârı...
Gezicisi...
Ulusalcısı...
Hiç fark etmiyor.
Gençlerimiz Neşet Ertaş’ın kıymetini biliyor.
*
Bu denli ayrıldığımız, koptuğumuz, cepheleştiğimiz, düşmanlaştığımız bir ortamda...
Neşet Ertaş gençlerimizin ortak paydası.
*
Cumhurbaşkanı’na “Gençlerin Neşet Ertaş’tan utandığı” bilgisini veren kimse...
Doğruyu söylememiş.
Paylaş