Paylaş
Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman ya da Yavuz Sultan Selim, oracıkta durduğu halde...
Tutup Rusya’nın antidemokratik, sevimsiz ve suratsız lideri Vladimir Putin’e benzetmektedirler...
İki de bir şöyle diyorlar:
“Tayyip Erdoğan gün geçtikçe Putinleşiyor”.
Bunun ne denli haksız, ne denli tutarsız, ne denli insafsız bir itham olduğunu anlamak için, sanırım Putin’in Rusya’da ne türden fırıldaklar çevirdiğini öğrenmemiz gerekir...
Putin denilen aykırı seslere tahammülsüz adam, kendisine itaat etmeyen muhalif Rus medyasına savaş açmıştır...
Fakat açıkgöz Putin, bu savaşı, “muhabir kelepçelemece”, “Filistin askısına karikatürist yatırmaca”, “editörü gözaltında süründürmece”, “televizyoncuyu polis zoruyla susturmaca”, “yazarın kafasına kurşun sıktırmaca” türünden, zamanımızda hayli münasebetsiz kaçacak yöntemlere başvurmadan yürütmektedir.
Hinoğluhin Putin’in bu konuda bulduğu yöntem şudur:
Mahkemeler manipüle edilir...
Bürokrasi harekete geçirilir...
Denetim elemanları, raportörler, teftiş heyetleri falan, “İtaat etmeyen medya organları”nın üzerine salınır...
Böylece muhalifin ne akacak mecrası kalır, ne de “gözünün üzerinde kaşın var” diyecek dermanı...
Hepsi bu değil tabii...
Bir yandan “Muhalifin sesini gayet sinsi ve gayet ustalıkla kesme operasyonu” yürütülürken...
Bir yandan da... Eşzamanlı olarak...
“Kafa dengi” olan işadamlarına...
“Yürü ya birader” denilerek... Medya organları satın aldırılır...
Ve böylece bir “yandaş medya krallığı” oluşturulur...
Şimdi elinizi vicdanınıza koyup söyleyin bakalım:
“Cemiyetimizin vicdanı”, “kimsesizlerin kimi”, “Kasımpaşa’nın yiğidi”, “tahammül abidesi”, “hoşgörü anıtı” Tayyip Erdoğan’ımızın, Putin denilen şu tahammülsüz, suratsız, sevimsiz adamla ne ilgisi olabilir?
Şimdi Tayyip Erdoğan, bu türden benzetmeler yapanların üzerine ağırlaştırılmış vergi cezalarıyla giderse, bir haksızlık mı yapmış olur?
Lütfen elinizi vicdanınıza koyarak cevap verin...
Dikkat! Oray ekranda
ÇoktandIr Türk televizyonlarında yaratıcı işler yapılmıyor...
Bu yüzden popüler kültürün alışılmış dilinden uzak, zekice ve fırlamaca kotarılmış işlerin hasretiyle yanıp tutuşuyoruz.
Ve işte derdimize derman olacak bir program... Yarın gece saat 23.30’da Star’da başlıyor...
Adı: “Ya Şimdi Ya Hiç”.
Hazırlayıp sunan: Oray Eğin...
Programın tanıtım filmini izledim... Hakikaten şahane...
Vaatleri de tatmin edici...
Şunlar vaat ediliyor:
Hem izleyicilerin sohbet izleme hakkı, hem de haber alma hakkı korunacak...
Bu programda konuk kayırma, torpil, jest yok...
Sorulmayacak soru da, kontenjandan konuk da yok...
Sözün kısası şu: Acayip gaza gelmiş durumdayım ve cumartesi gecesi kimselere randevu vermeyi düşünmüyorum...
İyi ki iletişim uzmanı
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Edibe Sözen Hanımefendi’nin kırdığı potlara şöyle bir bakalım:
BİR: Gençlerin ahlakını korumak adına bir yasa taslağı hazırladı, ortalık karıştı. Ortalığın yatışması için bir süre ABD’ye gitmek zorunda kaldı...
İKİ: Balıkçı köşelerindeki uzun kulaklardan aldığı dedikoduları Başbakan’ına yetiştirmesiyle ün yaptı...
ÜÇ: En son Kevin Costner’ın Kürt açılımına destek verdiğini müjdeleyerek küçük çapta da olsa açılımı baltaladı...
Edibe Hanım üniversitede gençlerimizi “kusursuz bir iletişim” için eğiten bir iletişim profesörüdür... Ya olmasaydı?
Biraz da dincilik yapalım
EZHER’E DENKLİK: 28 Şubat’tan yadigârdır: Mısır’ın ünlü Ezher Üniversitesi’nin mezunlarının diplomaları Türkiye’de geçerli değil... Bu uygulama nice mağdurlar yaratmıştır... Madem bugünlerde Ezher Üniversitesi’nin Rektörü’nün “Peçe yasaktır” fetvası medyamızda “övgüye değer hareket” olarak yer buluyor... O halde kimse muhalefet etmesin de Ezher mezunlarının yıllardır süren mağduriyeti son bulsun...
KURAN ÖĞRENİMİ: Yine 28 Şubat yadigârı bir karar: 14 yaşından küçük çocuklar Kuran öğrenemez... 14 yaşından küçük çocuklar bale öğrenir, İngilizce öğrenir, klasik müzik öğrenir ama Kuran öğrenemez... Madem “Neden öğrenemez?” sorusunun yanıtını kimse vermiyor... O halde bu saçmalığa son veren yeni düzenlemeye destek olunmalıdır...
Paylaş