Paylaş
Yukarıdan aşağıya doğru herkes başlar fırçalamaya...
-Başbakan fırçalarsa bakan da fırçalar.
-Bakan fırçalarsa milletvekili de fırçalar.
-Milletvekili fırçalarsa daire başkanı da fırçalar.
-Daire başkanı fırçalarsa genel müdür de fırçalar.
-Genel müdür fırçalarsa vali de fırçalar...
Ve bu böyle gider.
*
İşte bakın:
Fırçalama işine işadamları da dâhil olmaya başladı.
İstanbul’a son büyük AVM’yi bahşeden işadamı Ahmet Zorlu, gazetelere verdiği röportaj ve demeçlerde AVM’sini beğenmeyenlere bozuk üstüne bozuk çaldı:
-Dünyayı ayağınıza getirdik, yine de yaranamazsak daha ne yapacağız? Ya daha tam olarak bitmedi, tam mağazalar açılmadı ki! İki ay daha sabredin, bekleyin görün! (Habertürk’te Esen Y. Evran’a yaptığı açıklama.)
-(Zorlu Center’ın açılışının ertelenmesiyle ilgili iddiaların hatırlatılması üzerine) Bunlar külliyen yalan... Milletin boş dedikodusu... Ben dedikodu yapmam, iş yaparım. (Milliyet’te Songül Hatırasu’ya verdiği röportaj.)
Uyandırma Gezi’ciyi
İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi Trafik Danışmanı Prof. Mustafa Ilıcalı, Ha-
bertürk’e röportaj vermiş.
Soruluyor Ilıcalı’ya:
“Yoğun trafiğin arkasında Gezi’ciler mi var?”
Cevaplıyor Ilıcalı:
“Hayır, yok”.
Ardından da ekliyor:
“Trafikle Gezi’yi ilişkilendirirseniz, birileri de çıkıp ‘Şu trafiği biraz yavaşlatalım’ der alimallah”.
*
Yani Mustafa Bey diyor ki:
Uyandırma Gezi’ciyi/Yoğunlaştırır trafiği.
“Alimallah” yerine “hafazanallah” dese daha doğru mu olurdu ne?
Atatürk bizi izliyor
PAZAR günü... Öğleden sonra...
Teşvikiye’de müdavimi olduğum kafeye geldim.
Dışarıdaki masalardan birine oturdum.
Ve kendime bir kahve söyledim.
*
Oturduğum yerden kafayı hafifçe kaldırınca sokağa asılmış bir dizi pankartı fark ettim.
Şişli Belediyesi tarafından astırılan bu pankartlardan birinde Atatürk fotoğrafı vardı. Altında ise şu iki kelime yazıyordu: “Sizi İzliyorum”.
Bir an Atatürk’ün doğrudan bana seslendiğini ve gerçekten de Atatürk tarafından markaja alındığımı düşündüm.
*
Anında derlenip toparlandım tabii...
-Gelen kahveye iki şeker atacaktım, bire indirdim.
-Elimdeki telefonla süper gereksiz bir şekilde oynayacaktım, vazgeçtim.
-Garson arkadaşa laf sokup takılacaktım, boş geçtim.
-Instagram’a fotoğraf yükleyecektim, erteledim.
-Twitter’dan Melih Gökçek’e saydıracaktım, “neyse” dedim.
-Kreması bol bir pasta söyleyecektim, “Sonra söylerim” dedim.
*
Tecrübeyle sabittir: Atatürk’ün “Sizi izliyorum” dediği bir pankartın altında oturmak adamın kimyasını inceden de olsa bozuyor.
Yetkililerin dikkatine!
Kadınlar bunlardan kaçarsa elde ne kalır?
“MOR Çatı Kadın Sığınma Vakfı”, kadınları uyaran bir bildiri yayınlamış.
Bildiride deniliyor ki:
“Birlikte olacağınız adamlara şöyle bir bakın... Eğer ilişkinin başında adamda şu şu özellikler varsa arkanıza bakmadan kaçın...”
*
Neymiş o özellikler?
Kısaltarak ve kendimce özetleyerek sunuyorum:
-Adam hatasını kabul etmiyor, sorumluluk almıyor ve hep başkalarını suçluyorsa... Durmayın kaçın!
-Adam cinsiyetçi bir tavra sahipse, yani “Erkek adam şöyle olur, kadın böyle olur” falan diye racon kesiyorsa ve bu konularda kesin yargılara sahipse... Durmayın, kaçın!
-Adam denetleyici, baskıcı, kısıtlayıcıysa, gittiğin yeri, görüştüğün kişiyi falan kontrol etmek istiyorsa... Durmayın, kaçın!
-Adam istediği olmadığında küsüyorsa, surat asıyorsa, kendini acındırıyorsa, duygu sömürüsü yapıyorsa... Durmayın, kaçın!
-Adam dünyanın kendi etrafında dönmesini bekliyorsa, her zaman kendi isteklerini ön planda tutuyorsa... Durmayın, kaçın!
-Adam aşırı kıskançsa ve aşırı kıskançlığı normal bir şey gibi görüyor ve sunuyorsa... Durmayın, kaçın!
*
Bir şey soracağım:
Eğer bunlar gerçekten de “kadınlar için erkeklerden kaçış nedenleri” kabul edilecekse...
Bu topraklarda elde kaç adam kalır?
Bir başka açıdan pilotların öyküsü
Aslında olay şöyle cereyan etti:
-Suriye’de konuşlanmış El Kaide’ye bağlı “Kuzey Kasırgası Örgütü”, Lübnanlı Şii hacıları kaçırdı.
-Lübnan’da konuşlanmış ‘Hizbullah Örgütü’ne yakın “İmam Rıza Ziyaretçileri Örgütü”, buna bir karşılık vermek istedi ve Türk pilotları kaçırdı.
-“İmam Rıza Ziyaretçileri Örgütü” bildiri yayınladı: “Kuzey Kasırgası Örgütü bizim hacıları bırakırsa biz de Türk pilotları bırakırız”.
-Katar arabuluculuk yaptı: Kuzey Kasırga Örgütü’ne biraz koltuk çıktı falan.
-“Kuzey Kasırga Örgütü” hacıları, “İmam Rıza Ziyaretçileri Örgütü” de pilotları bıraktı.
-Ve “bizimkiler” bu öyküden kendilerine bir “zafer” çıkarıp kutlamasını yaptılar.
-Bu arada “Türkiye’nin cihanşümul bir devlet olduğunu gördünüz mü?” diye sormak da Yiğit Bulut’a düştü.
Haber değeri
BÜLENT Ersoy’un kostümüne her defasında şöyle bir bakıyoruz ve “Bundan daha tuhafı olamaz herhalde” diyoruz.
Ve fakat...
Bülent Ersoy’un kostümü, her defasında “çok daha tuhaf” olabilmeyi başarıyor.
*
Dikkat! Dikkat!
“Bülent Ersoy, kostümüyle yine şaşırttı” şeklinde bir haberin, artık bir “haber değeri” kalmamıştır.
Haber değeri taşıyan esas başlık şudur:
“Bülent Ersoy bu kez kostümüyle şaşırtmadı”.
9 günlük tatilden elimizde kalanlar
-BÜNYEYE yerleşmeye yüz tutmuş bir tembellik.
-Bozulmuş bir uyku düzeni.
-Küçük çapta bir akraba zehirlenmesi...
-Birkaç gün sürmesi muhtemel bir pazartesi sendromu.
-Yarısı dolu ev baklavası tepsisi...
-Acilen verilmesi gereken iki buçuk kilo...
-Acilen sağlanması gereken adaptasyon...
Paylaş