Paylaş
2) FONLAMA: Fonlamanın kendisinde bir sorun yok. ABD’deki bazı vakıflar, Türkiye’deki bazı medya kuruluşlarını fonlayabilirler. Sorun, ABD’deki vakıf aracılığıyla fonlananların, “Biz acayip bağımsız bir medyayız, diğerleri şöyledir böyledir” diye hava basmalarındadır. “Biz de son tahlilde fonlanıyoruz, biz de o kadar bağımsız değiliz” deseler, mesele kalmayacak.
*
3) SIĞINMACILAR: Bu meselenin bir ortası olmalı. “Her önüne gelen, elini kolunu sallayarak Türkiye’ye gelsin” demek ile “Madem sığınmacıları seviyorsun, al evine besle” demek arasında bir yer olmalı. Ak/kara değil ki bu. Gayet çetrefilli, gayet karmaşık, gayet çok boyutlu bir konu. Her konuda saflaşıyoruz, bari bu konuda saflaşmasak. Sakince konuşsak şu mevzuyu.
HOUSE OF CARDS İZLEDİM ŞUNLAR OLDU
Canım sürekli kaburga istedi. Kaburga istedikçe de Develi ya da Başköşe’ye müracaat ettim.
*
Sırf tahtaya üst üste iki kere tıklamak için bir yüzük edindim. Olur olmaz zamanlarda tahtaya iki kere tık...
*
O yılan, hesapçı ve sinsi Frank Underwood gibi... Ben de arada sırada kameraya dönüp içimden geçenleri sansürsüz biçimde fısıldadım.
SURİYELİ KARŞITLIĞI OY GETİRİR Mİ?
BEN getireceğini düşünüyordum.
*
Tam da böyle düşündüğüm bir sırada...
Seçimler gelip çatmıştı.
Hangi seçimdi, şimdi tam hatırlamıyorum.
*
Hemen seçim sonuçlarına odaklanmıştım.
Gözüme kestirdiğim ilimiz Kilis’ti.
*
Çünkü Kilis, en fazla Suriyeli alan ilimizdi. Hatta Suriyeli nüfusu, kent nüfusunu sollamıştı.
Şöyle demiştim içimden:
“AK Parti, Kilis’te göçer.”
*
Seçim bitti.
Ben hemen Kilis sonuçlarına baktım.
Gözlerime inanamadım.
AK Parti, Kilis’te oylarını daha da arttırmıştı.
*
Bu da böyle bir politik maceradır benim için.
Ve bu maceradan bütün muhalefet partilerinin biraz ders çıkarmasında sayısız fayda vardır.
CANIMI SIKAN ŞEYLER
Kurban keserken sergilenen acemiliklere dair her şey.
*
Tam kaldırımda yürürken karşıma çıkan kaldırıma park etmiş bir araç.
*
“Herkes bunu konuşuyor” diyerek kimsenin konuşmadığı konuların masaya getirilmesi.
*
Hem yeni koronavirüs dalgasıyla milletin korkutulup hem de aşıdan kaçınılması.
TURGAY YILDIZ
POLİTİK mizah yapıyordu Turgay Yıldız.
Sosyal medyada siyasal parodileriyle dikkat çekiyordu.
*
Beğeniyordum. Gülüyordum. Gülümsüyordum. Başarılı buluyordum.
Hatta iktidar karşıtı parodilere imza atmasına rağmen iktidar taraftarları tarafından da gülümsenerek izlendiğine tanıklık ettiğim oluyordu.
*
Çok yetenekli bir sanatçıydı.
Bazen zorlama espriler yapmasaydı ve sadece iktidar karşıtı bir pozisyon almasaydı...
Toplumun sadece bir kesiminin değil, tüm kesimlerinin gözdesi olurdu.
*
Hasta olduğunu, durumunun ciddi olduğunu biliyordum. Ama hep bir umutla iyi bir haber bekliyordum. “İyileşti, yeniden skeçlere başladı” diye bir haber alacağıma yürekten inanıyordum.
*
Maalesef olmadı. Çok üzüldüm. Sürekli takip ettiğim biri olduğu için hayatımda bir eksilme oldu. Büyük kayıptır. Allah rahmet eylesin.
FIKRA BU KADAR
FOTOĞRAFA dikkat kesilelim:
*
İran’da “Dünya İslami Uyanış Kurultayı” yapılıyor.
*
Kurultaya Türkiye’yi temsilen Doğu Perinçek davet edilmiş.
*
Fıkra bu kadar.
Dağılabilirsiniz.
GELMİŞ GEÇMİŞ EN ÇAPSIZ DIŞİŞLERİ BAKANI
BU kulaklar duydu bu cümleyi.
Hem de bir kez değil, iki kez değil, en az seksen bir kez.
*
Hatta hatırlıyorum, bu cümleyi işittiğimde Kemal Kılıçdaroğlu’na şöyle demiştim:
“Siz ‘Stratejik Derinlik’ adlı kitabı okudunuz mu?”
*
Hay demez olaydım.
“Okumadım efendim. Niye okuyayım! Her şey ortada” falan diye laf ağzıma tıkılmıştı.
*
Sayın Kılıçdaroğlu! Geçenlerde bir yerde Ahmet Davutoğlu için “İyi hizmetler yaptı” demişsiniz.
Yapmayın böyle Kemal Bey! Allah’ınızı severseniz yapmayın.
Paylaş