Tarihiydi tarihi olmasına ama

DİYARBAKIR’da yaşananlar gerçekten tarihiydi:

Haberin Devamı

Erdoğan’ın “Dağdakiler inecek/Cezaevleri boşalacak” mesajı tarihiydi.
Erdoğan’ın Irak’ta var olan Kürdistan’dan “Kürdistan” diye söz etmesi tarihiydi.
Barzani’nin mesajları tarihiydi.
Erdoğan’ın Diyarbakır Belediyesi’ni ziyareti tarihiydi.
Şivan’ın 38 yıl sonra topraklarına dönmesi tarihiydi.

*

Diyarbakır’da oluşan havanın, Türkiye’nin batısında nasıl karşılanacağına aldırış edilmemesi, yani barış için risk alınması da pek mühimdi.
Üstelik seçime ramak kalmışken...

*

Şimdi yazacaklarımı, “Sadece övgü işitmek istiyoruz, başka da bir şey duymak istemiyoruz” diyenler okumasın.
Çünkü...
Biraz da “övgü dışı” şeylerden söz edeceğim.

*

Mesela şu tür şeylerden:
Barzani, “Suriye Kürtleri” konusunda Türkiye’deki “Kürt siyasi hareketi” gibi düşünmüyor: PYD’ye öfke kusuyor, Salih Müslim’e vize vermiyor, Suriye Kürtlerine kapıları açmıyor. İşte bu nedenle Türkiye’deki “Kürt siyasi hareketi”, pek açığa vurmasa da, Barzani’ye karşı son günlerde buruk, kırgın ve hatta öfkeli... Bu nedenle Barzani’nin Diyarbakır’a gelişi, Kürt siyasi hareketi üzerinde beklenen olumlu etkiyi yapmadı.
Peki Barzani’ye karşı öfke duyuyorlarsa bunu neden dışa vurmuyorlar? Bunun üç nedeni var: BİR: Kürtler Kürtlerle mücadele ediyor görüntüsü vermemek... İKİ: Barzani’ye bölgede duyulan saygıyı
dikkate almak... ÜÇ: Her şeye rağmen Barzani’nin devlet tarafından karşılanmasını bir kazanım olarak görmek...
Barış sürecinde tıkanmalar yaşanıyor... Diyarbakır’da yaşananlar, yani Barzani’nin gelişi ya da Şivan’ın İbo ile düet yapması falan... Bunların hiçbiri barış sürecinde yaşanan tıkanmaları aşacak, beyaz sayfalar açtıracak boyutta değil... Siz “Oldu da bitti maşallah” havası estirenlere bakmayın: Söylenen olumlu mesajlar, ancak sürecin devam etmesine yönelik umutları tazeleyebilir.
Neden? Çünkü barış, Barzani’yle yapılmayacak... Kuzey Irak’la yapılmayacak... Şivan’la yapılmayacak... Barış, Kürt siyasi hareketiyle yapılacak... Yani barış, İmralı’dan, BDP’den, Kandil’den, BDP’ye oy yağdıran Kürtlerden geçecek... Bu açıdan Diyarbakır buluşması güzeldi güzel
olmasına ama asla “işi bitiren” bir buluşma değildi.
Barzani’li ve Şivan’lı Diyarbakır buluşması, ancak kusursuz işleyen bir barış süreci içinde büyük anlam kazanabilirdi. Fakat gelin görün ki... Hem barış sürecinde yaşanan tıkanmalar, hem de Barzani’nin Suriye Kürtleri konusunda Kürt siyasi hareketiyle yaşadığı ihtilaflar nedeniyle bu buluşma yeterince anlam kazanamadı.

*

Sözün özü şudur:
Överken kendinden geçenlere ihtiyatla yaklaşmakta fayda var.

Haberin Devamı

Gülerim ben

ERTUĞRUL Özkök Butan’a gitmiş.
Gezmiş, yaşamış ve şimdi de yazıyor.
Yazdıkları ilgi çekici...
Fotoğraflar şahane...
Hele Özkök’ün Budist ayinlerinde yüzüne kondurduğu o aşırı ciddiyet yok mu?
Ben böylesi ciddiyete Dalay Lama’da
bile rastlamadım.
Umre ziyaretimizde bile bu denli uçmamıştı.
Tebrikler doğrusu.
Ben başaramazdım böyle bir şeyi...
Çünkü ne zaman yoga falan
yapmaya kalksam...
Olmuyor, bir gülme
geliyor ki sormayın.

Haberin Devamı

Av kim avcı nerede?

YER: Diyarbakır.
Tayyip Erdoğan ile Bülent Arınç kol kola...
Bazı “iktidar yancıları”, sosyal âlemde mesaj atıyorlar:
Yine başaramadınız kriz avcıları.”

*

Oysa olay neydi?
Olay şuydu:
Erdoğan, Arınç’ı yalanladı, Arınç sitem etti, araya dargınlık girdi ve Diyarbakır’da barıştılar.

*

Soralım o zaman “Yine başaramadınız kriz avcıları” diye laf çakan muhterem kardeşlerimize:
Avcı kim? Av nerede? Kim avlanıyor? Kim avlıyor? Kim avcıyken av oluyor? Kim avken avcı oluyor?
Ve siz neden lafı hep ama hep başkalarına çakıyorsunuz?

Şivan hakkında 5 şey

BİR: Doğan Bey’le konuştum. Doğan Hızlan’la... Dedi ki: “Ben Şivan’ı bilmiyorum”. Doğan Bey gibi bu topraklardan çıkan her sese kulak kabartan duyarlı bir aydının, bu toprakların sesi olmuş bir sanatçıyla tanışamaması, tanıştırılmaması bir anomali değil de nedir? Şivan’ın gelişi, işte bu anomaliye son verdi... (Doğan Bey, “Dinlemek istiyorum” dedi... Ben de kendisine en kısa zamanda Şivan albümleri gönderme sözü verdim.)

*

İKİ: Bazı okurlarımdan mesajlar aldım... Söyledikleri şu: “Senin göklere çıkardığın Şivan, bölücü şarkılar söylemiş, kandan baruttan söz etmiş, buna ne diyeceksin?”. Şunu diyeceğim: Tüylerimizi diken diken eden sözler söylemesine rağmen Fazıl Say’a “dünya çapında büyük sanatçı” diyorsak... Bir zamanlar devletimizin “vatan haini” dediği Nâzım’a “Türkçenin en büyük şairi” diyorsak... Bir zamanlar hapislere tıktığımız Necip Fazıl’a “şairlerin sultanı” diyorsak... Şivan için de aynı tutumu izleyebiliriz. Kısacası bir sanatçı söylediği bazı şarkılara indirgenemez...

*

ÜÇ: Şivan tek boyutlu bir sanatçı değildir. Sadece propagandist şarkılar söylememiştir. Aşk şarkıları da söylemiştir, gurbet şarkıları da söylemiştir, hüzün şarkıları da söylemiştir... Üstelik bu türden şarkıları çok daha fazla etkilemiştir dinleyicilerini... Ne yani? Söylediği bazı kabul edilemez şarkıları yüzünden, söylediği şahane şarkılara kulak mı tıkayacağız?

*

DÖRT: 38 yıldır topraklarına adım atamamış bir sanatçıdan söz ediyoruz... 38 yıl... Dile kolay... Memleketine gelemeyen bir sanatçıdır Şivan... Neden bırakıp gitmek zorunda kalmıştır? Neden gelememiştir? Bunlar üzerinde biraz olsun düşünmemiz gerekmez mi?

*

BEŞ: Şivan sadece devleti kızdıran, kızdırmış bir sanatçı değildir. PKK’yı da kızdırmıştır. Sadece devletin kara listesinde yer almamış, PKK’nın da kara listesinde yer almıştır. Hakiki sanatçılar böyledir zaten... Ele avuca sığmazlar... Yaramazlık yaparlar... Bir odağın adamı olmazlar, olamazlar... Şaşırtırlar... Tek bir hükümle açıklanamazlar.

Haberin Devamı

Hayrettin Hoca’nın fetvasını duymasınlar

HAYRETTİN Hoca yazıyor.
Diyor ki:
“Çoğunluğun hatırı için bazı özgürlüklerinizi gönüllü olarak kullanmayın... Eğer bunu yapmazsanız mahalle baskısına razı olun...”

*

Baskın Oran Hoca dünkü Radikal’de Hayrettin Hoca’ya şöyle seslenmiş:
“Hayrettin Hoca bu fetvayı yüzde 90’ı Budist, yüzde 4’ü Müslüman Myanmar’da verebilir mi? Bu fetvayı Myanmar’da duyarlarsa hepten yanmaz mı
o gariban
Müslümanlar.”

*

Baskın Hoca’ya katkı sunuyorum:
Bu fetvayı Almanya’da da duymasınlar, Fransa’da da...
Hele ABD’de hiç duymasınlar...
Sınırlarımızdan dışarı çıkarmayalım bu fetvayı...
Hayrettin Hoca’yı oralara konferansa falan göndermeyelim mümkünse...
Aman... Aman...

Haberin Devamı

Geceleri yapılan şeyler

TWITTER’dan Instagram’a... Oradan WhatsApp’a anlamsızca geçişler...
Kimselerin yüz vermediği kanalların stüdyo programlarına dakikalarca
ve boş gözlerle bakmak...
Buzdolabını açıp bakmak,
bakmak, bakmak... Ve hiçbir şey
almadan kapatmak...
Balkona çıkıp etrafı kesmek...
Kitaplıktan rasgele bir
kitap çekmek...
Evin arkasındaki Şişli Öğretmenevi’ndeki düğünden
yükselen “Angara’nın bağları”
türküsünü dile dolamak...
Sırf kıllandırmak için bazı
arkadaşlara telefon mesajıyla “gülücük işareti” göndermek.
Her filme 10 dakika şans verme esasına göre DVD izlemek.
Aile albümündeki siyah-beyaz fotoğraflara dalmak...

Yazarın Tüm Yazıları