Sevdim bu buluşmayı: Büyük Kudüs Mitingi

*

Saadet Partisi’nin düzenlediği dünkü “Büyük Kudüs Mitingi” gösterdi ki...

Muhalefet de duyarlı.

*

Mitinge katılan isimlere bakalım:

- Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu...

- CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu...

- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu...

- Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal...

- Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu...

*

Bu buluşmanın sembolik anlamı şudur:

Türkiye, iktidarıyla muhalefetiyle topyekûn...

- Filistin’in yanındadır.

- Kudüs’e sahip çıkmaktadır.

- “Barış planı” denilen tepeden tırnağa haksızlık planına karşıdır.

*

Ben sevdim bu buluşmayı, hem de çok sevdim.

Gündelik siyasi tartışmaları, çekişmeleri, gerginlikleri, polemikleri falan bir tarafa bırakıp...

Siz de sevin bence.

- Kudüs için sevin!

- Filistin için sevin!


KÜNEFE NEREDE YENİR?

NE zaman İstanbul’da tantuni yemeye kalksam...

“Hakiki tantuni Mersin’de yenir” diye iştahımı keserler.

Ne zaman İstanbul’da lahmacun yemeye kalksam...

Hemen beni Gaziantep’e yollamaya kalkarlar.

*

Ne zaman İstanbul’da künefe yemeye kalksam...

“Künefe Antakya’da yenir azizim” derler.

*

Hep sinir olurdum bu sözlere.

“Ne kadar farklı olabilir ki” diye aksileşirdim.

Geçen gittim Antakya’ya...

Bizi Kurşunluhan’da “ASİ” adlı künefeciye götürdüler.

Önümdeki künefeden bir çatal aldım.

Ve ilk tepkim şu oldu:

“Künefe buysa... Bizim İstanbul’da yediklerimiz ne?”

*

Bundan sonra ben de “Künefe Antakya’da, tantuni Mersin’de, lahmacun Gaziantep’te yenir” diyenler kervanına katılmış bulunmaktayım.

Hadi hayırlı olsun.


DEMİŞ

- “Mücadele eden yenilgiye uğrayabilir. Mücadele etmeyen zaten yenilmiştir” demiş Brecht...

- “Hayatta yapılacak o kadar çok hata var ki... Aynı hatayı yapmakta ısrar etmenin ne anlamı var” demiş Sartre...

- “Aramakla bulunmaz ama bulanlar arayanlardır” demiş Beyazıd-ı Bistami...


SEN AĞA BEN AĞA İNEKLERİ KİM SAĞA

DÜNKÜ Hürriyet’te okudunuz:

Herkesin üniversite mezunu olmak için çabaladığı bir ortamda ara eleman ihtiyacının nasıl karşılanacağı meselesini şöyle anlattı Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk:

“Sen ağa ben ağa/Bu inekleri kim sağa.”

*

Tamam ama bu durumda şu iki sorunun da cevabını vermek gerekmez mi?

*

- BİR: Temel mesele inekleri sağacak kişi bulamamaksa... Neden her yere üniversite açılıyor?

*

- İKİ: Herkes ağa olmayacak, birileri de inekleri sağacaksa... İnek sağma işini biraz cazip hale getirmek gerekmez mi?

MAKAM ODASINDA ABDÜLHAMİD TABLOSU

SAĞLIK Bakan Yardımcısı Halil Eldemir’in makam odası burası...

- Odanın en münasip yerinde Atatürk fotoğrafı var.

- Yanında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğrafı...

- Onun yanında da Abdülhamid tablosu...

Abdülhamid tablosu nedeniyle tartışılıyor bu makam odası.

*

Bir sakıncası var mı, yok mu?

Bu konuda söyleyeceklerim şunlardır:

- Ben ne aşırı Abdülhamid hayranıyım ne de karşıtı...

*

- Abdülhamid’e karşı yürütülen operasyonların tabii ki farkındayım. Tarihteki önemini de biliyorum. Eğitime yaptığı büyük katkıyı her zaman takdirle anıyorum.

*

- Ama Abdülhamid’in müthiş bir vesvese içine girerek hafiyeciliği yükseltmesini de iki Türkiye büyüklüğünde toprak kaybetmesini de unutmam, unutamam.

*

- Abdülhamid ne ulu hakandır benim gözümde, ne de kızıl sultan... Ulu hakan olduğu tarafları da vardır, kızıl sultan olduğu tarafları da...

*

- Eğer “bakan yardımcısı” olsaydım... Çok sevsem bile bu tartışmalı yönlerini göz önünde bulundurarak asmazdım Abdülhamid tablosunu...

*

- İlle de asacaksam... Evimdeki çalışma odama, yani mahrem alanımdaki bir duvara asardım. Böylece lüzumsuz bir tartışmaya da meydan vermemiş olurdum.

İLKER BAŞBUĞ’DAN AÇIKLAMA VAR

İLKER Başbuğ’un avukatı İlkay Sezer aradı. Dünkü yazımla ilgili olarak 25 Temmuz 2017 tarihinde yaptıkları açıklamayı iletti. O açıklamayı aynen yayınlıyorum:

*

“Bazı basın yayın organlarında İzmir Milletvekili Tuncay Özkan tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na bir flash belleğin teslim edildiğine dair haberler yer aldığı ve söz konusu haberlerde müvekkilimiz Sayın İlker Başbuğ’un da adının geçtiği görülmüştür.

Kamuoyu ve soruşturma makamlarını doğru bilgilendirmek amacıyla aşağıdaki açıklamanın yapılması gerekli görülmüştür:

1- Tuncay Özkan, 2007 yılında bir flash belleği dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ’a teslim etmiştir.

2- Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda yapılan ön incelemede flash bellekteki bilgilerin Hava Kuvvetleri Komutanlığı personeline ait olduğu görülmüştür.

3- Konu hakkında Genelkurmay Başkanlığı’na bilgi sunularak vakit geçirmeksizin flash belleğin incelenmek üzere Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na gönderilmesi sağlanmıştır.”