Sedef Kabaş olayında Kılıçdaroğlu ve Akşener iki şey söyleyebilirdi

Sedef Kabaş’a tam destek verdiler.

*

“Ne var canım? Ne demiş ki? Atasözü söylemiş?” falan diyerek verdiler bu desteği.

“Sedef Kabaş Yalnız Değildir” sloganını paylaşmayı da ihmal etmediler.

*

Oysa... Oysa...

Her iki lider de...

Şu iki şeyi aynı anda söyleyebilirdi:

*

- BİR: Eleştiride nezaket sınırları aşılmamalı. İşi hakarete vardırmamak gerekir. Sedef Kabaş, ne yazık ki bu sınırları aşmıştır. Bu düzeysiz üslup kabul edilemez.

*

- İKİ: Hakaret suçu nedeniyle Sedef Kabaş’ın gözaltına alınması ve tutuklanması, yanlış olmuştur. Bu gerekçeyle tutuklama kabul edilemez.

*

Kılıçdaroğlu ve Akşener...

Bu iki şeyi aynı anda söyleyebilselerdi...

Gözümde birer sağduyusu abidesi gibi yükselmiş olacaklardı.

*

Fakat, heyhat!

TARAFSIZ BÖLGE’DE ŞÖYLE BİR ŞEY OLSA

TARAFSIZ Bölge’de...

Konuklardan herhangi biri...

Kemal Kılıçdaroğlu’na ya da Meral Akşener’e...

Veya herhangi bir siyasetçiye...

Sedef Kabaş’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ettiği hakaretin binde birini bile etmeye kalksa...

Anında uyarırım...

“Lütfen üslubumuza dikkat edelim” derim.

*

Benim durduğum yer tam olarak burasıdır.

BEREN SAAT’İN ELEŞTİRİ ÜSLUBUNA ON PUAN

CUMHURBAŞKANI Erdoğan’ı Sezen Aksu için söyledikleri nedeniyle eleştirmiş Beren Saat.

*

Bir metin kaleme almış.

Kaleme aldığı bu metinde...

- Nezakete aykırı tek bir sözcük bile yok.

- Hakaretin kıyısından bile geçmiyor.

- Kaba tek bir harf bile yok.

- Temiz, tertemiz bir üslup var.

- Aşağılamanın zerresi yok.

- Saygıdan hiç taviz vermiyor.

*

Ama söyleyeceğini söylüyor, eleştirisini yapıyor, itirazını ortaya koyuyor.

*

İşte budur!

*

Siyasi eleştiri dendiğinde...

Aklına sadece “ahır”, “büyük baş”, “hayvan” gibi hakaretler gelenlere kapak olsun.

LAF ARAMIZDA

LAF aramızda...

Sezen Aksu’nun kendisine yönelik hücumlara karşı yazdığı şiirsel sözleri...

Fazla kontrollü, fazla tıknefes, fazla zorlama, fazla okkasız buldum.

*

Ya kendini tamamen salmalıydı.

Ya da sessiz kalarak devleşmeye devam etmeliydi.

HAKARET DAVALARINDA TUTUKLAMA OLMAMALI

BİR arkadaşım dedi ki:

*

“Hakaret, suç olmamalı. Demokratik ülkelerde böyle bir suç yok.”

*

O da benim gibi Atatürk’e saygı konusunda hassastır.

*

Şöyle dedim kendisine:

*

“Hakaret, suç olmamalı dediğin anda bu iş Atatürk’e hakaret serbest olsun noktasına kadar gider.”

*

Şöyle bir durdu.

“Haklısın” dedi.

*

En sonunda şu konuda fikir birliğine vardık:

*

“Hakaret davalarında tutuklama olmamalı.”

İRİTE EDİCİ BİR ŞEY

- Nâzım Hikmet’ten Nâzım...

- Hrant Dink’ten Hrant...

- Sezen Aksu’dan Sezen...

Diye söz edildiğinde...

Ne yalan söyleyeyim.

Biraz irite oluyorum.

SANKİ PUTİN BEY VANAYI KAPAMIŞ GİBİ

RUSYA’yla azıcık aramız limoni olsa...

Uluslararası ilişkiler uzmanlarından hep şu sözü duyarız:

*

“Peki ya Putin vanayı keserse... Kışı nasıl çıkarırız?”

*

Bir haftadır, Putin vanayı kesmiş gibi yaşıyorum:

*

Önce evdeki kombi bozuldu. Üç kez servis geldi, sorun yine tam olarak giderilemedi. Dördüncüde düzeldi. Bu sefer de mahalledeki doğalgaz şebekesinde sorun çıktı. Tam o sorun düzeldi. Bu kez kombi yine arıza yaptı.

*

İstanbul’un en soğuk günlerinde evde paltoyla oturuyorum.

*

Putin vanayı keserse ne olur...

Yaşayarak öğrenmiş oldum yani.