Neden kimse Obama'ya 'Sen kimsin ya' demiyor

Muhalifler de bekliyor ki...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Obama ile görüşemesin.

Erdoğan/Obama görüşmesi gerçekleşse...
İktidar yanlıları “Gooool” diye bağıracak.

Erdoğan/Obama görüşmesi gerçekleşmezse...
Muhalifler “Gooool” diye bağıracak.

İktidar yanlıları ile muhaliflerin üzerinde anlaştığı ender konulardan biri şudur:
Obama’ya “Sen kimsin ya” falan denilemeyeceğine duyulan sarsılmaz inanç ve ön kabul.


MUHALİFLER İÇİN MÜCADELE REHBERİ

ASLA Amerika’dan medet umma! İki üs, üç ödün, dört pazarlık için öyle bir satar ki seni... Apışıp kalırsın.

Avrupa seni kurtarmaz, kurtaramaz! Tam kurtarıyor dediğin anda... On beş mülteciye satar seni... Hayallerin yıkılır.

Reza denilen adamın itirafçı olmasına bel bağlama! Satıcı bir sahtekârın kimi, ne zaman ve nasıl satacağı hiç belli olmaz... Satışa gelirsin.

Eğer...
Mertçe ve delikanlıca uğraşırsan!
Mazeretlere sığınmazsan!
Tökezlesin de kucağıma düşsün demezsen!
Umut verecek bir siyasi alternatifin çıkmasına zemin hazırlarsan...
Armut pişsin de ağzıma düşsün diye beklemezsen!
Elini taşın altına koyarsan!
Elin oğlundan ya da kızından gelecek katkılara bel bağlamazsan!
Elin sahtekârının Amerika’da ötüp burada hükümet düşürebileceğini sanacak kadar saf olmazsan!
Sabırla gayret edersen!
Göze alırsan, cesaret edersen!
Örgütlenirsen!
Demokratik mücadele bayrağını yükseltirsen...
Hayallerin asla yıkılmaz.


DİYANET'İN ŞEHİTLİĞİ ÖZENDİRMESİ

DİYANET İşleri Başkanlığı’nın çıkardığı “Diyanet Çocuk” dergisinde...

“Şehit olan cennette o kadar mutlu olur ki... On defa şehit olmak ister” gibi...

“Keşke ben de şehit olabilsem” gibi...

İfadeler var.

Bu coğrafya...

Üzerlerine bomba yerleştirip kendilerini patlatarak şehit olacaklarını ve cennete gideceklerini düşünen genç insanlarla dolu bir coğrafya...

Böyle bir coğrafyada...

Çocuklara “Hadi çocuklar, hep beraber şehit olalım, cennete gidelim” diye propaganda yapmak, çok ama çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir.

Diyanet, çocukları şehitliğe özendirmeden önce...

“Cihat” gibi, “Mücahit” gibi, “Şehitlik” gibi kavramların, dengesiz ve sekter tiplerin elinde nasıl iğdiş edildiğini anlatmalı.

Tabii bir de “Şehitlik bu kadar güzelse bu zırhlı Mercedes’ler falan nedir” sorusuna esaslı bir yanıt vermeli.


DİNİNE, İMANINA DOĞRU SÖYLE TRT

TRT’de yayınlanan bir belgesel...

Suriyeli küçük bir kız çocuğuna soruluyor:

“Savaşmak zorunda kalsan ne yapardın?”

Kız çocuğu cevap veriyor:

“Kontrol noktasında kendimi patlatırdım.”

Bu belgeselin yayınlanmasının ardından TRT’ye...

“Ama bu yaptığınız canlı bomba reklamı... Çocukları canlı bomba olmaya özendirdiğinizin farkında değil misiniz” falan diye eleştiriler getirildi.

Bu eleştirilere TRT’nin verdiği yanıt şöyle: “Belgesellerde kurgu yapılmaz, gerçekler çarpıtılmaz, duygusal tepkiler yönlendirilmez.”

Bu cevabı veren TRT’ye soruyorum:
PKK konulu bir belgesel yapıyor olsaydın...
Belgeselde adamın biri “Kendimi patlatırdım” deseydi.
Sen yine “Belgesellerde kurgu yapılmaz, gerçekler çarpıtılmaz abicim” diyerek söylenen o sözü olduğu gibi yayınlar mıydın?

Doğru söyle TRT.
Dinine, imanına doğru söyle.


BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ'NE ÇOK TEŞEKKÜRLER

BOĞAZİÇİ Üniversitesi’nin “Medya Ödülleri” dağıtıldı geçen akşam.

Üniversite öğrencilerinin verdikleri oylarla...

“Yılın Köşe Yazarı” seçildim.

Ödülü alırken yaptığım konuşmada şunları söyledim:
Son zamanlarda her kesimden en fazla eleştiri alan köşe yazarıyım.
Ne İsa’ya ne Musa’ya yaranıyorum.
Gelen vuruyor, giden vuruyor.
Kendimi çok ama çok korunaksız hissediyorum.
İşte tam da böyle bir ruh halindeyken...
“Boğaziçi Üniversitesi” gibi çok esaslı bir mevzi, çok esaslı bir siper kazandım.
Mesut ve bahtiyarım.
Bu ödül için Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine şükranlarımı sunuyorum.


NE OLDU ONA?
BİR “Analar ağlamasın” vardı... Ne oldu ona?

Bir “Artık şehit cenazeleri gelmesin” vardı... Ne oldu ona?

Bir “baldıran zehri” vardı... Ne oldu ona?

Bir “Öcalan yolumuzu aydınlatıyor” vardı... Ne oldu ona?