Paylaş
Eğer bu cümleyi “Müslüman soykırım yapamaz, yapmamalı... Çünkü bu İslam’la bağdaşmaz” anlamında söyledi ise...
Mesele yok...
Acayip haklıdır.
Zaten yaklaşım bu ise, “Yahudi soykırım yapmaz” da denmelidir, “Hıristiyan soykırım yapmaz” da...
Ama eğer Başbakan Erdoğan, “Müslüman soykırım yapmaz” diyerek, “Bana sağcılar suç işliyor dedirtemezsiniz” benzeri bir söz söylüyorsa...
İşte o zaman...
“Portakal / Orada kal” denir.
Çünkü...
Müslüman katliam da yapar, soykırım da yapar, zulüm de yapar, işkence de yapar, küfür de eder, haksızlık da yapar, kalleşlik de yapar, çocuk tacizi de yapar...
* * *
Hatta bazen sofistike yöntemlere falan itibar etmeden, müthiş bodoslama yapar bu işi...
Mesela...
Suriye’nin Hama kentinde küçük bir isyan çıkınca, isyanı bastırmak için çetrefilli yolları ya da incelikli yöntemleri denemek yerine, kentin etrafına dizilen tanklarla
Hama kenti yerle bir edilmişti...
Bunu yapan adam da Müslüman idi...
Mesela...
Halepçe’deki yoksul Kürtleri yok etmek için öyle “gaz odası” falan türü masraflı işlere hiç bulaşılmamış, 7 yaşındaki kız çocuğundan 77 yaşındaki ak saçlıya kadar nefes alan her canlının üzerine kimyasal gaz püskürtülmüştü.
Bunu yapan adam da kendisine Müslüman diyordu...
Mesela...
Tarihi çevirdiğimizde de rastlarız katliamlara...
Hepsi İslam’ın “mutluluk çağı”nda yaşamış, yani Peygamber’i görmüş nice ulu zat, mızraklarının ucuna Kuran sayfaları takarak birbirine girmişti...
* * *
“İslam” ile “Müslüman”ı ayırmak...
Bir adam “zalim” ise, isterse kendine Müslüman desin, ona “Sen zalimsin” diye haykırabilmek boynumuzun borcudur...
Bir adam “mazlum” ise, isterse kopkoyu bir inançsız olsun, onun yanında saf tutmak biricik vazifemizdir.
Hem böyle yaparak sadece İslam’ın değil, insanlığın gereğini de yerine getirmiş oluruz.
Bravo Ezgi
HÜRRİYET ’in genç ve istidatlı kalemi Ezgi Başaran, Türk basınında epey bir süredir rastlanmayan bir iş yaptı:
Bir vakanın izini dedektif gibi sürdü, macerasını kaleme aldı... Ve okurunu o heyecana ortak etti...
“Uluslararası bestseller” ya da “28 dilde 40’tan fazla ülkede yayınlanan bir başyapıt” diye takdim edilen “Kayıp Gül” adlı roman, benim de ilgimi çekiyordu...
Ezgi Başaran işte bu kitabın peşine düşmüş...
Yüz binlerce satmasını, başka dillere çevrilmesini, büyük başyapıtlara benzetilmesini... Hepsini ama hepsini sorgulamış...
Öyle atarak, sallayarak değil... İzini sürerek, takip ederek, bıkmayarak...
Ve sonuçta “Bir bestseller nasıl yoktan var edilir” başlıklı harika, su gibi akıp giden, dedektif macerası kıvamında şahane bir metin çıkarmış ortaya.
Dünkü Hürriyet Pazar’da heyecanla okudum...
Bravo Ezgi... Hem bir balonu söndürdüğün, hem de çoktandır unuttuğumuz türden bir gazetecilik çalışmasına imza attığın için...
Haftanın en’leri
EN SEVİNÇLİ GAZETECİ: Başbakan Tayyip Erdoğan ile son bir ay içinde iki kez yakın temas kurma fırsatı bulması nedeniyle FEHMİ KORU...
EN AYKIRI İSLAMCI: Ayşe Arman’a verdiği röportajdaki sözleri ve çarpıcı fotoğraflarıyla ESRA ELÖNÜ...
EN POLİTİK TÜRKÜCÜ: AK Parti savunuculuğunu her platformda ve büyük bir ciddiyetle dile getirmekten kaçınmaması nedeniyle NİHAT DOĞAN...
EN PAHALI MİSAFİR: Daha gelmeden Batı dünyasının Türkiye’ye tavır almasına neden olduğu için Sudan Devlet Başkanı ÖMER EL BEŞİR...
Paylaş