Paylaş
- YILMAZ BÜYÜKERŞEN: “Muhalefetin cumhurbaşkanı adayı olacak kişinin sağdan da oy alması gerekir” diyenlere hemen cevap veriliyor: “Yılmaz Büyükerşen Eskişehir’de sağdan da oy alıyor.” Eskişehir ölçeğinde sağlanan bu başarı, tüm Türkiye’de geçerli olabilir mi? Emin değilim. CHP açısından eldeki en başarılı ismi “cumhurbaşkanı adayı” diyerek gündeme getirmek doğru bir taktik mi? Emin değilim. CHP’nin üzerinde durabileceği başka bir isim var mı? Emin değilim. Kısacası: Yılmaz Büyükerşen’in adaylığı konusunda hiçbir şeyden emin değilim.
*
- METİN FEYZİOĞLU: İmajından bir şeyler kaybetti gibi... Adı geçtiğinde potansiyel taraftarları arasında bile eskisi kadar heyecan yaratamıyor. Son süreçte fazla öne atıldı galiba... Ya da adını dolaşıma sokma konusunda biraz fazla atak davrandı. Bu da beraberinde yıpranmayı getirdi tabii. Üstelik sağdan oy alma konusunda Yılmaz Büyükerşen kadar bile potansiyeli yok... Genç oluşu, enerjik oluşu, ağzının iyi laf ediyor oluşu artı değerleri... Ama tabii ki yetmez. Halk dili ve edebiyatı konusunda daha çok yol kat etmesi gerekiyor.
*
- MERAL AKŞENER: Tek soru şu: “CHP’liler oy verir mi?” Cepheleşme o kadar sert ki... Eğer CHP’liler kazanacağını bilseler kesinlikle oy verirler. CHP’lilerin eksiksiz oy vermesi durumunda bir şansı olabilir. Üstelik artıları da fazla: 28 Şubat’a yiğitçe direnmesi, “sözünün arkasında duracak bir siyasetçi” imajına sahip olması, milliyetçi–muhafazakâr kesime sıcak gelebilecek bir isim olması, anne olması, kadın olması... Adı geçenler arasında en şanslısı o... Ama görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler.
*
- MEHMET BEKAROĞLU: İnsan haklarına sahip çıkmak, adil olmak, her durumda özgürlükleri savunmak, vicdanlı olmak, dürüst olmak, tarafgir olmamak... Eğer sandıktaki tek ölçüt bu değerler olsaydı... Tartışmasız en büyük aday o olurdu... Fakat sandıktaki tek ölçüt bu değerler değil... Bin türlü iş var işin içinde ve o işlerin 999’u uymaz Bekaroğlu’na... Bu nedenle şansı sıfır... Bir de şu var: Daha Rize belediye başkanlığını kazanamamış bir isim, nasıl olacak da cumhurbaşkanlığını kazanacak, kazanabilecek?
Benim iddialı tezlerim
- ADRIANA Lima’nın bile aldatıldığı bir dünyada her şey mümkündür.
*
- Futbolda ne kadar centilmensen siyasette de o kadar centilmen olabilirsin.
*
- Yedi Güzel Adam’ın tartışmasız en güzel artisti Cahit Zarifoğlu’dur.
*
- Nisan yağmurlarında Ferdi Tayfur’un “Yine mi nisan yağmurlarında ıslanacağız” şarkısını hatırlayandan kimseye zarar gelmez.
*
- Malcolm X bugünlerde buralarda yaşasaydı 1 Mayıs’ta Taksim’e kesin çıkardı.
*
- “En etkin yüz” listesine Gül’ü alıp Erdoğan’ı es geçen TİME dergisine “fitneci” demeyi aklına getirmeyen bir iktidar yandaşı çaptan düşmüştür.
‘Kasedi var’ diyene sorulacak sorular
DİYOR ki:
“Onun kasedi var, bunun kaseti var...”
*
Böyle diyene sorulması gereken bir soru var:
Siz nereden biliyorsunuz bütün bunları beyefendi?
*
Bir soru daha var:
Eğer biliyorsanız söyleyin bakalım beyefendi...
O kasetlerde ne var?
Açlık sınırı, yoksulluk sınırı
TÜRK-İŞ’in araştırmasına göre...
Dört kişilik bir ailenin nisan ayı...
- Açlık sınırı: Bin 167 lira.
- Yoksulluk sınırı: 3 bin 801 lira.
*
Şimdi hükmü verebiliriz:
Bir ülkede açlık sınırının ve yoksulluk sınırının altında yaşayanlar oylarını iktidar partisine veriyorlarsa...
Bu durum o ülkede açların ve yoksulların mazoşist olduklarının değil, muhalefetten ne denli umutsuz olduklarının bir delilidir.
Mısır için ayağa kalkma çağrısı
MISIR’da 683 kişi hakkında idam kararı verildi.
*
Türkiye’ye düşen bu insanlık ayıbına karşı ayağa kalkmaktır.
AK Parti, CHP, MHP, BDP...
Hepsi bu gidişe “Dur” demeli.
Meclis’te bütün partilerin ortak katılımıyla Mısır’daki idamlara karşı bir bildiri yayınlanmıştı.
Bu güzel, anlamlı ve bütünleştirici tepki, etkisi daha büyük olacak yöntemlerle geliştirilmeli.
Yeni bildiriler yayınlanmalı, yeni tavırlar konmalı, yeni politikalar geliştirilmeli.
*
Mısır’daki idam kararı, bir insanlık ayıbıdır.
Bu insanlık ayıbına karşı parti farkları bir tarafa bırakılarak insanca bir tutum alınmalı.
Erdoğan, Boğazlıyan’a neden gitti
YOZGAT’ın “aykırı” ilçelerinden biridir Boğazlıyan.
İlçede belediyeyi genellikle CHP kazanır.
Daha doğrusu kazanır idi.
Çünkü son seçimde Boğazlıyan’ı AK Parti kazandı.
*
Bunca belediye kazanmış Tayyip Erdoğan, bu duruma çok sevindi.
Ve seçimden önce verdiği sözü tutarak Boğazlıyan’a gidip teşekkür konuşması yaptı.
*
Başarının sırrı biraz da burada galiba:
16 bin nüfuslu bir kasabadaki küçük bir zaferi bile kutlamaya değer bulmak ve bundan sonra gelebilecek benzer zaferleri teşvik etmek.
*
“Muhalefet için ibretlik bir ders” diyerek bitirelim.
Muhalifin yapmaması gereken yedi şey
- BİR: Herhangi bir ismi takıntı haline getirmek... (Bakınız: Tayyip Erdoğan takıntısı.)
*
- İKİ: İktidara her çakana “işte yeni kahramanımız” muamelesi çekmek... (Bakınız: Haşim Kılıç olayı.)
*
- ÜÇ: İktidara güç yetiremeyince iktidarın kendi içinde bölünüp parçalanmasını sağlayacak atışlar yapmak... (Bakınız: Abdullah Gül’ün isyanına bel bağlanması.)
*
- DÖRT: Karamsarlığa kapılıp umutsuzluk girdabında boğulmak... (Bakınız: Son seçim yenilgisinin iktidar karşıtlarında yarattığı o hava.)
*
- BEŞ: Halktan, sandıktan uzaklaşıp yargıca falan sığınmak... (Bakınız: Son günlerde olup bitenler.)
*
- ALTI: Özeleştiri yapmak yerine mazeret üretmek... (Bakınız: Neşet Ertaş’ın “Hata bende, günah bende, suç bende” türküsünün unutulması.)
*
- YEDİ: “Hep aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlara ulaşılmaz” hükmünü unutmak. (Bakınız: Esaslı, radikal ve keskin bir farklılaşma sinyalinin ortalarda gözükmemesi.)
Paylaş