Paylaş
Bir süre önce epey popüler olmuştu.
*
“Popülerliği geçsin, izlerim” demiştim.
Geçti ve izledim.
*
Diziyle ilgili söyleyeceğim tek bir şey var:
*
Sanki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sponsorluğunda çekilmiş gibi.
*
Çünkü bu dizi...
“Parlamenter sistem” adı verilen sistemin rezaletlerini anlatıyor.
*
- Bir türlü kurulamayan hükümetler...
- Hükümet ortaklarını mutlu etsin diye oluşturulmuş uyduruk bakanlıklar...
- Hükümetlerin her an düşme tehlikesi içinde kıvranmaları...
- Bitmek tükenmek bilmeyen koalisyon görüşmeleri...
Falan...
*
Yanlış anlaşılmasın!
Danimarka yapımı dizinin amacı, parlamenter sistem karşıtlığı yapmak değil.
Danimarka politikasını yürütenlerin öyküsünü anlatıyorlar, hepsi bu.
*
Ama izleyenlerde ister istemez “Şu parlamenter sistem amma beter bir sistemmiş” hissi uyanıyor.
*
Dizi için şunu söyleyebilirim: Gerçekten üst düzey bir dizi...
İnce alaycılığıyla, harika anlatımıyla, şahane oyunculuklarıyla, oya gibi işlenmiş senaryosuyla...
Su gibi akıp gidiyor.
*
Dizilere merak duyduğunu tahmin ettiğim Meral Akşener’e hararetle tavsiye ederim.
MAKSİMUM RİSK
JEAN-CLAUDE Van Damme abimizin böyle bir filmi vardır.
Aksiyonun şahikasıdır.
*
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, son günlerde benim gözümde Jean-Claude Van Damme gibi.
*
Son günlerde şöyle şeyler yapıyor Kılıçdaroğlu:
- İmamoğlu’na olmaz diyor.
- Mansur Yavaş’a kapıyı kapatıyor.
- İmamoğlu ve Mansur Yavaş diye inleyen kitlesinin tersine gidiyor.
- Ve büyük ihtimalle kendisini adaylık koltuğuna yerleştiriyor.
*
Var ya...
Eğer aday olur da kaybederse...
Vay ki vay haline.
*
Kısacası...
Öyle bir risk alıyor ki...
Maksimumun da maksimumu!
AFGAN DÜŞMANLIĞINI KÖRÜKLEYEN AFGAN
KENDİSİNİ “Afganistanlı gazeteci” olarak tanıtan bir adamın densiz videolarına denk geldim.
*
Şöyle bir bakınca...
Şu sonuçlara vardım:
*
- Bu adam kesin uluslararası bir şebekenin elemanı.
- Bu adam kesin bir operasyon yürütüyor.
- Bu adam kesin tekin olmayan işlerin bir parçası.
- Bu adamın altından kesin bir şeyler çıkacak.
BİR HAYVANI SEVMEKLE BAŞLAYACAK HER ŞEY
BENİM kişisel maceram şöyle gelişti:
*
- Bir kedim oldu, kedimi çok sevdim.
- Ardından bütün kedileri çok sevdim.
- Sonra köpeklerin bakışındaki hüznü keşfedip bütün köpekleri çok sevdim.
*
Kedi ve köpeklerden sonra da...
Müthiş bir hayvan sevgisiyle dopdolu oldum.
*
Mesela...
Orman yangınlarında kıyıda köşede kalan ve bir yudum suya muhtaç hale gelen kaplumbağalara karşı müthiş bir empati hissettim.
*
Mesela...
Tıkır tıkır işleyen kovanları yangında tarumar olan Marmaris’in çam balı üreten çalışkan arılarının haline çok üzüldüm.
*
Kişisel deneyimimden yola çıkarak hükmü veriyorum:
*
Bir hayvanı sevmekle başlayacak her şey ve tabii ki dünyayı güzellik kurtaracak.
METİN AKPINAR BELGESELİ
METİN Akpınar’ı severdim.
*
Belgeselini izleyince daha çok sevdim.
YENİ MİLLİ EĞİTİM BAKANI’NDAN BİR RİCA
LÜTFEN ama lütfen...
“Artık yeni bir eğitim sistemine geçiyoruz” diyerek yeni bir sistem açıklaması yapmayın.
*
Test edilip onaylanmıştır ki...
Eğitimde her gelen bakanımız, yeni bir sistem arayışına girmiş ve fakat bu arayıştan bir sonuç çıkmamıştır.
*
Siz daha iyi bilirsiniz ama benim gördüğüm kadarıyla...
Bu eğitim denilen olgunun...
Sonu da başı da... Anası da babası da... Önü de arkası da...
Öğretmendir.
*
Eğitimin kalitesini yükseltmek, öğretmenin kalitesini yükseltmekten geçiyor galiba.
Paylaş