Kişisel tahminlerim: Neden aşı olmuyorlar?

Gel gelelim 23 milyona yakın vatandaşımız, inatla ve ısrarla aşı olmaktan kaçınıyor. Yani arz var, talep yok. Peki ama neden? Elimde bir veri yok nedenlere dair. Sadece tahminlerim var. Onları yazıyorum:

*

- ÇİP: Özellikle komplo teorisyenlerinin ortaya attığı tezlerin etkisinde kalanlar, ilk zamanlar “Çip takacaklar” diyorlardı. Ama gitgide daha çok alay konusu haline geldiklerini fark ettiler. Bu nedenle sayılarında müthiş azalma var gibi. En azından bana öyle geliyor.

*

- KISIRLIK: Özellikle bazı bölgelerimizde görece eğitimsiz vatandaşlarımızın içine sürüklendikleri girdap... 8 çocuklu, 28 torunlu 80 yaşındaki dedelerin, “Aşı kısırlık yapıyor yeğen” diye aşı olmaktan kaçındıklarına dair espriler gırla gidiyor. Sesleri pek çıkmasa da en kalabalık grup bu gibi geliyor bana.

*

- TURKOVAK: “Yerli ve milli” propagandasının aşırı etkisi altında kalan bazı yurttaşlarımız, yerli aşının piyasaya çıkmasını bekliyor galiba. Sayıları da az değil. “Elin aşısını olacağıma kendi aşımı olurum” diye bekleme içindeler galiba. Fakat koronavirüs denilen illetin beklemeye hiç niyeti olmadığını bilseler iyi olacak.

*

- TEMKİN: Tahminime göre sayıları en kalabalık grup bunlar. Bunlara “temkinliler” diyebiliriz. “Aşının ileride nelere yol açacağı belli değil, en iyisi ben hiç bulaşmayayım” yaklaşımında olduklarını sanıyorum. Aşı karşıtı bazı bilimsel şarlatanların bu kesim üzerindeki etkisi büyük ve galiba söylentilere en çok bunlar aldırış ediyor.

*

- İNKÂR: Bu kesimin görüşünü, “Kovid movid yok, hepsi yalan, hepsi numara, hepsi tiyatro” diye özetleyebiliriz. Büyük oyunu görenler bunlar. İnternette çok dolaşıyorlar. Orada işittikleri her türlü saçmalığa çabuk inanıyorlar. İkna edilmeye en kapalı kesim bunlar. Sayıları da az değilmiş gibi geliyor bana.

*

- SIVI: Aşı yerine, “sıvı” demeyi tercih eden bir grup var. Bunlar, “Ne olduğu belli olmayan sıvının vücuduma girmesine asla izin vermem” diyorlar. Ben bunların da bayağı bir kalabalık olduğunu düşünüyorum.

DALGALARI AŞMAK

KORONADA yeni bir dalga bekleniyormuş.

Korona dalgalarının, dalgakıranı aşıdır.

*

Dalgaları ancak aşıyla aşabiliriz.

AFGAN MÜLTECİLER VİYANA KAPILARINA DAYANMALIDIR

AVUSTURYA Başbakanı, Afgan mülteciler için Türkiye’nin en uygun yer olduğunu söylemiş.

Ayrıca...

Afgan mültecilerle ilgili genellemeler yaparak tüm Afgan mültecileri aşağılamış.

*

Bu faşiste verilecek cevap Viyana kapılarına dayanmaktan geçiyor.

*

Ama bu sefer biz Viyana kapılarına dayanmayalım.

Bir yolunu bulup Afgan mültecilerin Viyana kapılarına dayanmasını sağlayalım.

*

Çünkü bir faşiste verilecek en iyi ceza...

Nefret ettiğiyle yan yana yaşama cezasıdır.

TALİBAN

KAYITLARA geçsin diye yazıyorum:

*

Taliban’ın İslam’dan anladığı ile benim İslam’dan anladığım arasında...

Yüce dağlar, engin denizler, derin uçurumlar, aşılmaz doruklar, uçsuz bucaksız gökyüzü kadar fark var.

GANNUŞİ

TUNUS’UN Gannuşi’si...

- Bilgedir, ılımlıdır, zariftir.

- Diyaloğa fazlasıyla açıktır.

- Aşırılıktan kaçınır.

- Şiddete her zaman mesafelidir.

- Özgürlükçü bir yaklaşımı vardır.

- Entelektüeldir.

- Doğuyu da bilir batıyı da.

- Her zaman uzlaşı arar.

*

İslam dünyasında ender görülen bir lider tipidir yani.

Tunus’taki darbe işte böyle bir liderin başkanı olduğu Tunus Meclisi’ne karşı yapıldı.

*

Yapımda ve yayında emeği geçenlerin tümüne yazıklar olsun.

BU FOTOĞRAF BİR YANITTIR

- Kadınların zaferine gölge düşürmeye kalkışanlara.

- Kadınlara ayrımcılık yapanlara.

- Kadının kılık kıyafetiyle kafayı bozanlara.

- Kadınların tercihlerine saygısız olanlara.

- Kadınları küçümseyenlere.

- Kadınları toplumdan dışlamaya çalışanlara.

- Kadının büyük zaferini hor görenlere.

- Kadınların asla başaramayacaklarına inananlara.

Karşı verilmiş muazzam bir yanıttır Kaptan Eda’nın bu fotoğrafı.

ACAYİP RADİKAL BİR İMAJ DEĞİŞİMİ

BODRUM denilince benim aklıma ilk gelen isimlerdendir Mehmet Kocadon.

Şimdiden Bodrum’un efsane başkanı sıfatını hak etti gibi geliyor bana.

*

Sabah’ta Mehmet Kocadon’la yapılmış bir röportaj gördüm.

Fotoğrafına baktım Kocadon’un, tanıyamadım.

Bir daha baktım, bir daha baktım, bir daha baktım.

Yok, yok, yok. Alakası yok.

*

Bir imaj değiştirilir de bu kadar mı değiştirilir?

DAHA KÖTÜSÜ

- Pazartesi sendromundan daha kötüsü... Upuzun tatil sonrası ilk pazartesi sendromudur.

*

- Askeri darbeden daha kötüsü... Tunus’ta olduğu gibi kravatlı sivillerin yaptığı darbedir.

*

- Darbeye tiyatro diyenden daha kötüsü... 15 Temmuz’un büyük kahramanı Ömer Halisdemir’e dil uzatandır.