Paylaş
Dün aradı Kemal Bey.
“Eleştirmişsiniz ama benim çok sağlam gerekçelerim var” dedi ve başladı o gerekçeleri saymaya:
SARAY’DA OLMAZ: Yasama, yürütme ve yargının ayrı olması gerekir. Yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanı’nın Sarayı’nda adli yıl açılışı olmaz. Bu durum güçler ayrılığı ilkesiyle bağdaşmaz.
ORASI TARTIŞMALI: Açılışın yapılacağı yer, tartışmalı bir yer. Maliyeti bilinmiyor. Burayla ilgili çeşitli mahkeme kararları var. Saydamlığı savunması gereken yargı için uygun değil.
SEMBOLLER ÖNEMLİ: Yargıçların cüppelerinde düğme yoktur, kimsenin karşısında düğme iliklemesinler diye. Yargıçlar alkışlamazlar, ayağa kalkmazlar. Yargı bağımsızlığını gösteren sembollerdir bunlar ve semboller çok önemlidir. Sembolik açıdan da orada olmamalı açılış.
GÜVENLİK BAHANE: Bize önce beş yıldızlı otel için davetiye gelmişti. Biz de kabul etmiştik. Sonra değiştirdiler, Saray’da yapmaya karar verdiler. Neden? Güvenlik gerekçesiyle... Beş yıldızlı bir otelde güvenlik sorunu varsa bu ülkeye turist nasıl gelecek? Koskoca devlet, bir otelde bile güvenliği sağlayamayacak durumda mı? Böyle şey olabilir mi?
GELENEĞE AYKIRI: Bir devleti devlet yapan temel unsurlardan biri de geleneklerdir. Yargıyla ilgili gelenekler, evrensel çapta geleneklerdir. Bu gelenekler darbe döneminde bile değişmedi. Şimdi niye değişiyor?
ATMOSFERE DİKKAT: Türkiye’de bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan farklı düşünene “FETÖ’cü” muamelesi yapılıyor. Böyle bir atmosferde yargıçların doğru dürüst karar vermesi beklenebilir mi?
ALKIŞLAYACAKLAR MI: Çok merak ediyorum: Adli yıl açılışına katılacak olan yargıçlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan içeri girdiğinde ayağa kalkacaklar mı, alkışlayacaklar mı? Bunu dikkatle izleyeceğim.
YOZGAT BAŞKOMUTAN'A GİDİYOR
BÜYÜK kentlerdeki askeri birlikler, küçük şehirlere taşınıyor.
İşte böyle bir ortamda Yozgatlılar, “Yozgat’a askeri birlik istiyoruz” diye ayağa kalkmış durumda.
Yürüme engelli Davut Bayram adlı bir Yozgatlı, bu talebi dile getirmek için Yozgat’tan Ankara’ya bir yürüyüş başlattı.
“Yozgat Başkomutan’a Yürüyor” adlı bu yürüyüşün sonunda katılımcılar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşecekler ve taleplerini iletecekler.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milli gelirden en düşük payı alan Yozgat’ın bu talebini karşılar umarım.
BAŞÖRTÜLÜ POLİS FOTOĞRAFLARI
BAŞÖRTÜLÜ kadın polislerin fotoğraflarına bakıp...
“Vah vah vah” diyenler.
“Ne hallere düştük” diyenler.
“Başımıza taş yağacak” diyenler.
Size sesleniyorum:
Başörtüsüne vahlanmak yerine vahlanmanız gereken asıl şeylere vahlansaydınız...
Bugün siyasi açıdan bu kadar yenilgi üzerine yenilgi yaşamayacaktınız.
ŞAŞIRTTIN BENİ İDRİS ŞAHİN
“AK Partili eski vekil gözaltında” başlığını görünce...
“Tamam, operasyon başladı, sıra AK Parti’de galiba” dedim.
Fakat gözaltına alınanın kim olduğunu görünce resmen dumur oldum.
Eski AK Parti Çankırı milletvekili İdris Şahin (Naim’siz olan), ekranların en gözde ve en hızlı AK Parti yanlısı yorumcusuydu.
Bizim programda da sayısız kere konuk olmuştu.
İnşallah aklanıp da çıkar İdris Şahin.
Yoksa kendimi fena halde aldatılmış hissedeceğim.
ADNAN HOCA'NIN ÇİFTLİĞİ
SİLİVRİ’de bir çiftlik yapmış Adnan Oktar.
Süper lüks, süper büyük, süper konforlu, süper ihtişamlı bir çiftlik...
Yani tam maşallah hocam, inşallah hocam tarzı...
Fakat bir kusurcuğu var bu çiftlik evinin:
Evin her tarafını yaldızlarla, altın varaklarla, oyma işçilikleriyle falan öyle bir bezemiş ki Adnan Hoca, bir kır evini değil de sanki Dolmabahçe Sarayı’nı dekore eder gibi davranmış.
Hoca’ya sesleniyorum:
Her şeyin bir yeri var hocam! Osmanlı türü debdebenin bile!
AĞIR GIYBET
İKTİDAR cenahında üç grup oluşmuş: Erdoğancılar, Tayyipçiler ve Reisçiler... İşe bakın: Aralarındaki ihtilaf bile Tayyip Erdoğan’la ilgili.
Son günlerde yazılarına “Sana diyorum Oktay kardeşim, bana bak Nihat kardeşim, iyi ama Tuğçe kardeşim” diye başlıklar atan Ertuğrul Özkök, basınımızın yeni Ahmet Vardar’ı olma yolunda hızla ilerliyor.
Bu işlerden çakan bir uzman dostum kulağıma fısıldadı: Fetullah’ı iade etme ihtimalleri yüzde 1 bile değilmiş.
İsmail Kahraman’ın sevenlerinden ricamdır: Lütfen kendisine 1960’lardan sonra meydana gelen siyasal gelişmelerle ilgili bilgiler veriniz. Çok ihtiyacı var.
FETÖ’cü polis ve savcıların kışkırtıcılığıyla nam salan Türk Solu dergisine neden dokunmadığını hep merak ederdim. Meğer Gökçe Fırat denilen şahıs, az buçuk şakirtmiş... O zaman sol kesime seslenelim: Her gördüğün sakallıyı Marx sanma!
Atilla Taş’ın gözaltına alınması... Meseleyi gerçekten sulandırmakta...
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün FETÖ ile mücadeleyi kastederek... “Kimse şu benim akrabamdır demesin” diye bir açıklama yapınca... Benim aklıma hemen Kadir Topbaş geldi.
Villasının üçüncü katının penceresinden havuzuna atlayan, atlayışını sosyal medyaya servis eden ve bu yüzden ayağından yaralanan Kenan Sofuoğlu: Hem sevimli bir sersem hem de naif bir görgüsüzsün.
Fetullah Gülen kendisinden “kıtmir” diye söz eder. “Kıtmir”, Kuran’da geçen mağara arkadaşlarının kutsal köpeğinin adı... Adama bakın! Ne kadar mütevazı olduğunu göstermek için seçtiği köpek bile kutsal!
Paylaş