Paylaş
Evlerimizin kapılarına kırmızı çarpı işaretleri mi koyacağız?
Diyarbakırlı Yozgatlı avına, Yozgatlı da Diyarbakırlı avına mı çıkacak?
Büyük kentlerdeki Kürt mahallelerine gece baskınları mı yapılacak?
“Klu Klux Klan”cılık mı oynanacak bu saatten sonra?
El Salvador’a mı çevrilecek ülke?
* * *
Peki söyler misiniz?
Nasıl ayıracaksınız Türk’ü Kürt’ten...
Babası Türk, anası Kürtleri ya da babası Kürt, anası Türkleri ne yapacaksınız mesela?
Kafatası mı ölçeceksiniz? Doğum yerlerine mi bakacaksınız?
Söyler misiniz?
Sokaklarda eli silahlı milis güçlerine hazır mısınız?
Peki ya bacak kadar çocukların ellerindeki kaleşlerle geleni geçeni mi taramasına hazır mısınız?
Peki ya sokakların her gün kanla yıkanmasına?
Sırf Türk doğduğunuz ya da sırf Kürt doğduğunuz için ayrı kamplarda yer almaya, insanlığınızdan çıkmaya, kana doymamaya hazır mısınız?
Ne de kolay “iç savaş” diyorsunuz öyle?
Hani Türk ile Kürt etle tırnak gibiydi?
Hani Kürt’ü sevmeyen Türk’e Türk; Türk’ü sevmeyen Kürt’e de Kürt denemezdi?
Ne çabuk unuttunuz o parlak repliklerinizi de şimdi kaygılı ifadelerle “iç savaş” demeye başladınız?
* * *
Unutmayın:
Savaşların en kalleşi, en alçağı, en gaddarı, en haini “iç savaş”tır...
Ve bir “iç savaş”ın hiçbir zaman galibi olmaz.
Kısacası: Akılları başa toplamanın vakti geldi de geçiyor bile...
Çiğ bir adam
CHP Milletvekili Bayram Meral, Ankara Oran’da sabah yürüyüşü yaparken köpeklerin saldırısına uğramıştı...
Çankaya Belediyesi’nin CHP’li Meclis Üyesi Atanur Göncü, bir televizyon kanalında, “Eskiden Bayram Bey bizimle yürürdü, sonra bizden koptu. Sürüden ayrılanı kurt kapar, Bayram Bey’i de köpekler ısırmış” diye latife yapmış.
Vay sen misin bunu yapan?
Bayram Meral, Meclis’te yakaladığı Atanur Göncü’yü yumruklamış.
Bakar mısın şu nobranlığa? Bakar mısınız şu çiğliğe?
“Melali anlamayan nesle aşina değiliz” der gibi “Latifeden anlamayan Meral’e aşina değiliz” mi diyeceğiz?
İfrattan tefrite: TRT
TRT’nin protokol haberciliğiyle az dalga geçilmemiştir bu ülkede...
Memleket yansa Cumhurbaşkanı birinci haberdi, Başbakan ikinci haber... TRT yönetimi, protokol haberciliğinden vazgeçti...
Bence çok iyi de yaptı...
Fakat ne yazık ki...
Bazen ifrattan tefrite savrulma söz konusu oluyor...
Mesela özel televizyon kanallarında bile yapılmayacak türde komik komplo teorileri, TRT’de haber olabiliyor...
İşte bir örnek...
Tokat’ın Reşadiye İlçesi’nde 7 askerin şehit edilmesiyle ilgili haber verilirken şu yorum yapılmış:
“Reşadiye, Ergenekon’un suikast timinin buluşma yeri... Reşadiye, eski Özel Harekat Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin’in memleketi... Ergenekon sanığı
Albay Dursun Çiçek’in de Reşadiyeli olması dikkat çekici ayrı bir husus...”
TRT’nin protokol haberciliği gerçekten komikti...
Ama bence bu tür yorumlar daha da komik...
Türkler neden sinema yapamıyor
BİR: Bizde “günah çıkarma” olgusu yok... Bu nedenle “hikaye anlatma” yeteneğimiz gelişmemiş... İyi roman da yok, iyi sinema da yok...
İKİ: İyi de yapsa, kötü de yapsa sinema yapan herkese “Aferin” denmesi bekleniyor. Bu nedenle kötünün iyiye evrilmesi söz konusu olamıyor.
ÜÇ: Akla gelen ve çok parlakmış gibi görünen hikayeyi, sinemaya aktarmakta zerre kadar tereddüt edilmiyor... Böylece “bir gece üstüne yatılsa belki
vazgeçilecek” türden hikayeler, hemen filme dönüşebiliyor...
DÖRT: Biz şiire yaslanan bir gelenekten geliyoruz. Bu nedenle Nuri Bilge Ceylan ve müritlerinin şiirsel filmleri başarılı oluyor...
BEŞ: Eldeki imkanlar ile çekilecek film arasında doğru bir bağlantı kurulmuyor. Milyarlarca dolara çekilebilecek bir tarihi filmin, az bir bütçeyle çekilebileceği sanılıyor...
ALTI: Gösterişçi bir millet olduğumuz için hep büyük oynamayı seviyoruz. Yönetmen büyük oynuyor, oyuncu büyük oynuyor, hatta hikaye bile büyük oynuyor...
Paylaş