Hürriyet yükseldikçe yalancılar azıyor
Hürriyet, pandemi döneminde şu üç şeyi başardı:
- BİR: Salgına karşı yeni bir çalışma modeline çok hızlı geçmesini başardı.
*
- İKİ: Sokağa çıkma yasaklarının olumsuz etkisine rağmen tirajını arttırmayı başardı.
*
- ÜÇ: Salgın sürecinden etkisini arttırarak ve güçlenerek çıkmayı başardı.
*
Şu anda hem kâğıtta hem de dijitalde sektörün öncüsüdür Hürriyet.
*
Hürriyet’in öncülüğünden rahatsız olanlar da bu süreçte hiç boş durmadılar.
*
Önce... “Hürriyet düşsün, Hürriyet bitsin, Hürriyet tükensin” diye beklentiye girdiler. Sonuç? Avuçlarını yaladılar.
*
Ardından... Tamamen yıpratmaya dayalı bin türlü kampanyaya başvurdular. Sonuç? Yine avuçlarını yaladılar.
*
Baktılar ki Hürriyet’le mertçe, şereflice, delikanlıca mücadele edemiyorlar.
En son çare olarak... Kalleşçe yalanlara, palavralara, uydurmalara başvurmaya başladılar.
*
Hürriyet kâğıttan vazgeçecekmiş... Hürriyet küçülecekmiş... Hürriyet şöyle olacakmış... Hürriyet böyle olacakmış...
*
Bu azılı Hürriyet düşmanlarına acı bir haberim var:
*
Hürriyet asla vazgeçmeyecek... Hürriyet hep büyüyecek... Hürriyet hep sağduyunun sesi olacak... Hürriyet hep her tarafa seslenmeye devam edecek.
*
Size de hep avucunuzu yalamak düşecek.
CHP MİLLETVEKİLLERİ MUHARREM İNCE’YE NEDEN DESTEK VERMEDİ
CHP tabanından Muharrem İnce sesleri yükseldi iki gün boyunca.
Muharrem İnce’nin paylaşımlarına büyük destek verdi taban.
*
Peki ya CHP milletvekilleri?
Onlar da tabandan gelen bu coşkulu desteğe katıldılar mı?
*
Şöyle bir baktım:
Sadece üç CHP milletvekili, Muharrem İnce’nin paylaşımlarına destek vermiş.
Gerisi ölü taklidi yapmış.
*
Taban ile tavan arasındaki bu uyumsuzluğun nedeni nedir acaba?
Taban gümbür gümbür Muharrem İnce’ye destek verirken, tavandaki bu ürkme halinin temelinde ne yatmaktadır?
*
Tavandan birileri bu sorulara cevap verebilir mi acaba?
Yoksa parti komiseri Tuncay Özkan...
Muharrem İnce’ye destek verenleri boykot mu ettiriyor?
TATİL PLANIMI AÇIKLIYORUM
- Sürekli “Acaba iki şezlong arası kaç santim” diye kafayı yemek yerine... Evimin mis gibi balkonunda kendimi güneşe bırakacağım.
*
- Maske ve mesafe derdiyle Alaçatı sokaklarında tedirgin bir şekilde dolaşmak yerine... Evimin alt katındaki kafede geleni geçeni seyredeceğim.
*
- Kurallı açık büfe, ateşölçerli otel, mesafeli hamak yerine... Serin salonumda dizi üstüne dizi bitirmeye devam edeceğim.
*
- Bodrum’un kalabalıklarına dalıp trafik sorunu yaşamak yerine... Bir parça sakinleyen İstanbul sokaklarında özgürce dolaşacağım.
BİLAL ERDOĞAN GÖZALTISI YALANI
“ROTA” takma adlı rap’çi Bulut Alpman, sırf gündem olmak için “Şarkımda Bilal Erdoğan’ın adı geçtiği için gözaltına alındım” diye bir paylaşım yaptı.
*
Sonra ne mi oldu?
Önüne arkasına bile gerek duymadan bir sürü gazetenin internet sitesi, bu bilginin üzerine atladı. Haber yaptılar bunu.
*
İyi ama bilgi palavra çıktı!
Cumhuriyet Savcılığı, “Böyle bir gözaltı yok” diye açıklama yaptı.
*
Yalanı büyütüyorlar. Yalanı “haber” diye veriyorlar. Yalanın üzerinde tepiniyorlar. Yalandan kendilerine meşgale çıkarıyorlar. Yalanla eğleniyorlar. Yalanı dolaştırıyorlar.
Fakat hiç utanmıyorlar. Hiç ama...
PEKİ BU KİMİN OYUNU?
SIRA dışı olayları yorumlarken...
“Bunlar hep Amerika’nın oyunu” diyenler var.
*
Son günlerde Amerika’da sıra dışı olaylar yaşanıyor.
Alev alev yanıyor Amerika.
*
“Bunlar hep Amerika’nın oyunu” diyenlere soruyorum:
Peki bu kimin oyunu?
BEREN SAAT’İN SON METNİNİ OKURKEN MIRILDANDIKLARIM
- Yine imge bırakmamış... Bütün imgeleri hunharca yağmalamış.
*
- Aforizma olmasa... Tek bir cümle bile yazamayabilir.
*
- Üç cümlesini okuyunca yarım saat dinlenmek istiyorum.
*
- Sanırım biri, “Anlaşılmaz yaz, işin sırrı bu” diye öğüt vermiş kendisine.
*
- “Birbirimize ilham perisi olduk” yerine “Birbirimize muse olduk” yazmış. Te Allah’ım ya...
*
- “Harmoni” kelimesini yazarken dudaklarında kesin entel bir kıvrım oluşmuştur.
*
- Sözüne güvendiği biri kendisine “Kasma bu kadar, değmez” demiyor mu acaba?
HARARETLE TAVSİYE EDİYORUM
- BİR FİLM: “Kaçış Yok” (No Escape) adlı filmi ne yapıp edin izleyin. Yok böyle gerilim. Başından sonuna kadar gerildim. Bir ara koltuğun tepesine bile tırmandım. Bir uzak Asya ülkesinde halk devriminin ortasında kalan Amerikalı bir ailenin başına gelenlerin anlatıldığı bu filmi hararetle tavsiye etmekteyim.
*
- BİR ŞARKI: “Ayva çiçek açmış yaz mı gelecek” diye bir şarkımız vardır. Hani gönlün bu sevdadan vazgeçip geçmeyeceğinin merak edildiği meşhur şarkı... İşte bu şarkıyı Gaye Su Akyol seslendirmiş. Hiç öyle eğip bükmeden... Şarkının hakkını vererek... Eski usulü koruyarak... Tabii arada “Hey! Douglas”ın yaptığı güzel yaramazlıkları saymazsak... Bulup buluşturun ve dinleyin.
