Paylaş
Konuşmasında...
“Popülizm, demokrasiyi çürütüyor” dedi.
“Popülizm, kuvvetler ayrılığını, adaletin bağımsızlığını hedef alıyor” dedi.
“Hesap verebilirlik, hür basın... Popülist ülkelerde geriliyor” dedi.
“Popülist liderler, bölgelerinde savaş çıkarırlar” dedi.
“Popülist liderler balık verirler ama balık nasıl tutulur öğretmezler” dedi.
“Bir gün balık bittiğinde sıkıntılar, felaketler çıkar ortaya” dedi.
Dedi oğlu dedi yani.
Örnekler vermeyi de ihmal etmedi ha! ABD’den örnek verdi. Avrupa’dan örnek verdi. Venezuela’dan örnek verdi. Asya’dan örnek verdi. Birçok ülkenin, birçok liderin adını verdi. Bir tek Türkiye’den söz etmedi. “Türkiye’yi kastediyorum” da demedi, “Türkiye’yi kastetmiyorum” da demedi. Sadece soğuk bir tebessümle yetindi.
Türkiye’nin bugünkü yönetimiyle ilgili düşüncelerini açıkça ve mertçe söyleyemeyecek kadar ÜRKEK.
“Sen Türkiye’yi mi kastediyorsun” dendiğinde “Ne münasebet canım” deme hakkını saklı tutacak kadar KURNAZ.
“Madem ürküyorum, madem net konuşamıyorum, bari susayım” demeyecek, diyemeyecek kadar HIRSLI.
İşte Abdullah Gül budur!
SERDAR ORTAÇ BANA DA 11 AĞUSTOS MARŞI YAZ!
BAŞAKŞEHİR’e bir marş yapmış Serdar Ortaç...
Nasıl samimiyetsiz. Nasıl çalakalem. Nasıl zorlama. Nasıl ruhsuz.
Anlatamam!
Serdar Ortaç kardeş!
Madem icabında samimiyetsiz, çalakalem, zorlama, ruhsuz marşlara imza atabiliyorsun... O zaman bana doğum günüm için şöyle cıstak cıstak bir “11 Ağustos marşı” yap.
Hadi. Hadi ama.
HEP BABALAR GİBİ
“DEVLET telefonculuk falan yapmaz” diyerek...
Telekom’u babalar gibi sattık.
“Devlet fabrika neyin işletmez” diyerek...
Kâğıt fabrikalarını babalar gibi sattık.
Şimdi ise “Devlet icabında manavlık da yapar kardeşim” diyerek...
Tanzim satış mağazalarında babalar gibi satış yapmaya hazırlanıyoruz.
PAZARCI, MANAV, KABZIMAL FALAN
AK Parti’nin pazarcı, manav ve kabzımal üçlüsüne karşı giriştiği ataklara bakıp da...
“Arkadaş! Pazarcıyı, manavı, kabzımalı karşına almayacaksın. Alırsan seçimi kaybedersin” diyenler var.
Seçim sonuçlarını bir de bu açıdan test edeceğim.
Bakalım manav, kabzımal, pazarcı falan o kadar da etkili mi değil mi?
KİTAP, GAZETE, DERGİ ADINA TEŞEKKÜRLER CUMHURBAŞKANI
ÖNCE şu iki ilkeyi kayda geçirelim:
İLKE BİR: Teşekkür etmesini bilmeyenin eleştirisi de kabul olmaz.
İLKE İKİ: Hiç eleştirisi olmayanın teşekkürünün bir kıymeti olmaz.
Bu iki ilke ışığında kitapta, dergide, gazetede KDV oranlarının sıfıra düşürüleceğini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkürler!
SON GÜNLERDE ÖYLE ÇOK DUYUYORUM Kİ
EN aklı başında... Komploculuktan en uzak... Düzgün bir muhalefete ihtiyaç duyan...
Hemen herkesten...
Son günlerde en çok işittiğim cümle şu:
“Ben artık CHP’nin ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir proje olduğuna kesin olarak inanıyorum.”
DÜŞÜŞTE/YÜKSELİŞTE
YÜKSELİŞTE: İlber Ortaylı... DÜŞÜŞTE: Celal Şengör...
YÜKSELİŞTE: Kış düğünü... DÜŞÜŞTE: Yaz düğünü...
YÜKSELİŞTE: Mustafa İslamoğlu... DÜŞÜŞTE: Cübbeli Ahmet...
YÜKSELİŞTE: Partiden istifa etmek... DÜŞÜŞTE: ‘Partimin neferiyim’ demek.
YÜKSELİŞTE: Binali Yıldırım... DÜŞÜŞTE: Ekrem İmamoğlu...
YÜKSELİŞTE: Tanzim satış... DÜŞÜŞTE: Kenevirden torba...
YÜKSELİŞTE: Ebru Gündeş... DÜŞÜŞTE: Hadise...
YÜKSELİŞTE: Ormanda ahşap ev... DÜŞÜŞTE: Sitede yazlık...
YÜKSELİŞTE: İslami nostalji... DÜŞÜŞTE: Kemalist nostalji...
YÜKSELİŞTE: Ulu Hakan... DÜŞÜŞTE: Kızıl Sultan...
YÜKSELİŞTE: Yaya... DÜŞÜŞTE: Araç...
YÜKSELİŞTE: Bizim hırsız... DÜŞÜŞTE: Her türlü hain...
BEN GALİBA ÇOK TALİHSİZ BİR İNSANIM
Tek kelime bile konuşmak istemediğimde telefonum hiç susmaz, muhabbete susadığım zamanlarda telefonum hiç çalmaz.
Hangi aday adayının aday olmasını istesem... Hiçbir parti o aday adayını aday yapmaz.
Dönse de benim olmaz, dönmese de benim olmaz.
Ne zaman havaalanına gitsem “pat” diye karşıma en son aleyhinde yazı yazdığım popçu ya da topçu çıkar.
Paylaş