Paylaş
RIZA TÜRMEN: İyiydi, bilgiliydi, kültürlüydü, kibardı, sosyaldi, demokrattı... Tek kusuru vardı: Biraz fazla kaliteliydi... Cemal Süreya, Edip Cansever’in ardından “Her şeyin fazlası zararlıdır ya / Fazla şiirden öldü Edip Cansever” demişti. Ben de kendisi için “Fazla kaliteden gitti Rıza Türmen” diyorum.
*
HÜSEYİN ÇELİK: Uzun konuşmalarını, hep kendini haklı çıkaracak bir mantık örgüsü kurmasını, “şimdi bakın arkadaşlar” deyişini, tarihi anekdotlara meraklı oluşunu falan çok özleyeceğim. Merak etmeyin: Yerine gelenleri görünce... Siz de özleyeceksiniz.
*
CEMİL ÇİÇEK: Lisedeydim... Cemil Çiçek vardı. Üniversitedeydim... Cemil Çiçek vardı... Kanal 7’de 10 yılım geçti... Cemil Çiçek vardı. Hürriyet’te 10 yılım geçti... Cemil Çiçek vardı. Şikâyetçi falan değilim, sakın yanlış anlaşılmasın. Sadece benim için artık “Cemil Çiçek’siz günler” başlamış durumda ve buna alışabilecek miyim, bilmiyorum.
*
ÖZCAN YENİÇERİ: Saf, temiz ve bakir Anadolu çocuğuydu... En şahin fikirleri, şahinmiş gibi ifade ederdi ama dinleyende nedense güvercin etkisi bırakırdı. Aniden celallenir, aniden yumuşardı. İtimat eden telkin eden bir tarafı vardı... “Naber abi” denebilirdi kendisine... Gerekçesiz.
*
GÜLDAL MUMCU: Eşinin hunharca katledilmesinin ardından sergilediği abidevi duruşla dikkat çekmişti. Aradan onca zaman geçti... Parlamento’ya girdi... Meclis Başkanvekilliği yaptı... Ve tüm bu süreçte abidevi duruşundan milim ödün vermedi.
*
BEKİR BOZDAĞ: Hemşerimdir kendisi... Bozok Yaylası’nın evladıdır... Keşke keskin bir cepheleşme ve olaylı bir boşanma döneminin adalet bakanı olmasaydı... Belki iyi bir izlenimle ayrılabilirdi siyaset sahnesinden.
*
AYSEL TUĞLUK: Bazı Kürtler ona “eşbaşkan yenge” dermiş... Bunu hep şefkatli bir gülümsemeyle anımsayacağım...
*
AYDIN AYAYDIN: Kemal Kılıçdaroğlu’nun hep yanındaydı... Ama hep yanında... Bunu gören herkes “Aydın Ayaydın garantidir canım” diyordu... Fakat o da ne! Listede adı yok... Böylece eskilerin bir sözü daha kanıtlanmış oldu: “Kurb-us Sultan/Ateş-i Suzan”... (Türkçesi: Sultana yakın olanı ateş yakar.)
*
BÜLENT ARINÇ: Ağladı, kızdınız... Özür diledi, kızdınız... Bayrak açtı, kızdınız... Geri adım attı, kızdınız... “Parsel parsel” dedi, kızdınız.... İğneledi, kızdınız... Vicdanlı çıkış yaptı, kızdınız... Size tek bir şey söyleyeceğim: Çok arayacaksınız.
*
ALİ BABACAN: Üç koca dönemdir çok az konuşarak, çok az renk vererek, çok az tutum alarak... Koca bir hükümetin istikrar unsuru olmayı başardı ya... Her şeyi çözdüm ama bunu çözemedim.
*
HASİP KAPLAN: “Kürt” demese, “emperyalizm” demese, “halkların kardeşliği” demese... Şöyle uzaktan bakınca eski Adalet Partili milletvekillerine benziyordu. HDP’nin halk dilini en iyi konuşan ismiydi. Reytingi yüksekti. Yazık oldu bizim gibi televizyonculara...
*
KAMER GENÇ: Meclis’in tadıydı, tuzuydu, biberiydi, isotuydu, hardalıydı, ketçabıydı... Ama bazen kıvam aşımı olurdu... Çok acı, çok tatlı, çok hardallı falan yani...
*
BENGİ YILDIZ: Dini duyarlılığı yüksek Kürt illerinden birinin HDP’li milletvekili olarak Bodrum’da ramazan ayında o son birayı içmeyecekti.
*
ENGİN ALAN: MHP’den seçildi... Milletvekilliği süresinin neredeyse onda dokuzunu hapiste geçirdi... Buna rağmen tek bir gün bile ağlaşmadı. Helal olsun vallaha.
*
BURHAN KUZU: Bazı insanlara kızılamaz. Bazı insanlara hasım olunamaz. Bazı insanlara kin duyulmaz. Bazı insanlara sonsuz kredi açılır. Hoca, işte bu tür insanlardandır. Özleyeceğiz kendisini.
*
GÖKHAN GÜNAYDIN: Tarım politikalarına vâkıf ve Arkadaş Zekai Özger gibi bir şairin meftunu... İkisini de bünyesinde barındıran bir politikacıydı... İkisini de bünyesinde barındıranları, politika bünyesinde barındırmadı. CHP’de liste dışı kaldı. Öyleyse biz de göğe bakalım.
*
SABAHAT AKKİRAZ: Otantik sesiyle söylediği deyişlerin hastasıydım... Milletvekilliğini kendisi için “beş yıllık bir reklam arası” olarak görüyordum. Reklamlar bitti çok şükür... Gelsin artık o güzelim deyişler...
*
ABDÜLKADİR AKSU: Abdülkadir Aksu’nun yeni Meclis’te yer almayacağını işiten bir dostum şöyle dedi: “Oğlum bu sefer gerçekten bir devir kapandı lan”.
*
HÜSEYİN AYGÜN: Milletvekilliğinin ilk döneminde Dersim Katliamı’nı televizyon ekranında öyle etkili, öyle hesapsız, öyle acıklı, öyle mazlumca anlattı ki... Sonra yaptığı onca hatanın kefaretini en baştan ödemiş oldu.
*
EGEMEN BAĞIŞ: Onunki talihsiz bir hikâye: Çevirmendi prens olmuştu. Milletvekiliydi Bakan olmuştu. Bakandı İstanbul’a başkan olmak istiyordu... Fakat işte görüyorsunuz durumunu... En iyisi annem gibi söyleyeyim: “Bu hayatta ne oldum demeyeceksin evladım”.
*
NUR SERTER: Bunca siyaset ve Meclis deneyiminin ardından bir daha hiç kimseyi ikna odasına çekip ikna etmeye çalışmayacaktır. Buna ikna olmuş durumdayım.
*
FARUK ÇELİK: Bakanlığı döneminde en iyi yaptığı şey “Alevi Çalıştayı” oldu. Fakat o da sadece çalıştay olarak kaldı... Ne hazin!
*
BİNNAZ TOPRAK: CHP bugün sola doğru geldiyse, Kürt sorununa sekter yaklaşımını bir tarafa bıraktıysa, din konusunda daha özgürlükçü bir çizgiyi savunmaya başlamışsa... Bunda Binnaz Hoca’nın payı büyük... Minnettarız kendisine...
*
GALİP ENSARİOĞLU: AK Parti’nin Güneydoğu’daki en uzlaşmacı, en diyaloğa açık, en sosyal isimlerindendi... İyi konuşuyordu, iyi temsil ediyordu, iyi tartışıyordu. Hepsinden önemlisi partiye önemli bir katkı sunuyordu. Ne düşündüler, neyini beğenmediler... Anlayabilmiş değilim.
*
KUTALMIŞ TÜRKEŞ: Alparslan Türkeş’in AK Parti’de milletvekilliği yapan oğlu... Fakat ses tonunu duymamız bile nasip olmadı. Allah’tan abisi Tuğrul Türkeş, MHP’de gümbür gümbür konuştu da... Sessizlik bozulmuş oldu.
*
TANER YILDIZ: “Trafo” ve “kedi” ikilisini ülke gündemine vazgeçilmez bir biçimde sokan isim olarak anılacak olması ne talihsizlik! Keşke o açıklamayı yapmasaydı da... En azından Soma’da çıkarmadığı gömleğiyle anılsaydı.
*
FAİK TÜNAY: Konuşmalarıyla, yaklaşımlarıyla, fikirleriyle AK Parti’yi en rahatsız eden CHP’liydi... Neyse ki listeye konmadı da AK Parti biraz olsun kurtuldu.
*
ÖMER ÇELİK: Gözü dışişleri bakanlığında olan kültür ve turizm bakanı... Son dönemi için söylenebilecek en kısa ve en doğru cümle sanırım budur.
*
ALİ ÖZGÜNDÜZ: Dosya çalışan, dosya üzerinden muhalefet yapan ender milletvekillerindendi... CHP, kendisini listeye almadığına göre... Dosya çalışacak başka isimler bulmuştur umarım... Daha doğrusu kendileri adına ummak isterim. Yoksa halleri yaman olur.
*
ERDOĞAN BAYRAKTAR: Malum dörtlü içinde “beni Yüce Divan’a gönderin” demeye cesaret gösteren tek isim oldu ya... Sırf bu bile onun hep başka biçimde değerlendirilmesine yetip de artacaktır.
*
HURŞİT GÜNEŞ: O mu CHP yönetimine ters geldi, CHP yönetimi mi ona ters geldi? Yoksa yerel dinamiklere mi kurban gitti? Yoksa başka bir iş mi var işin içinde? Yoksa hepsi mi? Bilemedim, bilemiyorum.
Paylaş