Paylaş
Nasıl bir tuhaf duruş?
Şöyle bir şey:
*
Sürekli “Gelen gelsin kardeşim, hepsine yerimiz var” havasındalar.
“Biz büyük bir milletiz, bizim tarihimiz şöyledir, böyledir” türü şeyler söylüyorlar.
*
Sanki Türkiye, “açık kapı politikası” izliyormuş gibi bir yaklaşım sergiliyorlar.
*
“Hepimiz bu topraklara sonradan geldik” falan türü anlatılara başvuruyorlar.
*
Mübadeleyle gelmiş soydaşlarımızla bugünün sığınmacılarını eşdeğer tutuyorlar.
*
İşte bu duruş...
Hem “Türkiye, yol geçen hanına döndü” diyenlere muazzam bir koz veriyor.
Hem de memnuniyetsizliğin ve kışkırtıcılığın daha da artmasına yol açıyor.
*
Oysa hükümetin politikası bu değil.
*
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylediği ortada.
*
“Burası yol geçen hanı değil, bilinsin” dedi Erdoğan.
*
Erdoğan, ayrıca Afgan sığınmacılar konusunda da Türkiye’nin net tutumunu ortaya koydu, açık kapı politikası izlenmediğini söyledi, sınır güvenliğinin altını çizdi.
*
Hükümete mensup bazı siyasetçiler ile hükümete yakın duran bazı yazar çizerlerin de acilen bu çizgiye gelmesi şarttır.
ALTINDAĞ OLAYINDAN SONRA YAPILMASI GEREKEN ŞEYLER
Kışkırtıcı ve sorumsuz üsluptan uzak durulmalı.
*
Galeyan halini sürekli canlı ve diri tutma sevdasından vazgeçilmeli.
*
Tansiyonu arttırıcı değil, tansiyonu düşürücü yaklaşımlar ortaya konmalı.
Eleştiriler sığınmacılara değil, sığınmacı politikalarına yöneltilmeli.
*
Suçun şahsiliği prensibi, asla akıldan çıkarılmamalı.
*
Kısacası...
Herkes aklını başına toplamalı.
YENİ 6/7 EYLÜLLER YAŞANMASIN
6/7 Eylül olayları...
Türkiye tarihinin utanç sayfalarıdır.
*
Kışkırtıcı bir manşetle gelmiştir ve önü alınamamıştır.
*
Yıllardır bu olayın sancısını yaşadık, yaşıyoruz.
Bu işler bir kıvılcıma bakar.
Hiç şakası yoktur.
Galeyana çabuk gelen kitleleri tutmak mümkün değildir.
*
Ankara Altındağ’da yaşanan galeyan halinin nelere mal olduğunu gördük.
*
Bir yanda...
İki sığınmacı tarafından öldürülen gencimiz.
*
Öbür yanda...
Bu alçak olayı gerekçe göstererek tüm sığınmacılara yönelen linç.
*
Cinayeti öne çıkaran linci unutuyor.
Linci öne çıkaran cinayeti unutuyor.
*
Ve bu unutuşlar arasında tehlikeli bir tırmanışa sürükleniyoruz.
*
Bir an önce sağduyu egemen olmalı.
Bir an önce şu galeyan ortamı dağılmalı.
*
Ve 6/7 Eylül utancı...
Hiç ama hiç akıldan çıkmamalı.
YEDİ KERE OKUDUM BİR YERE VARAMADIM
SAĞLIK Bakanı Fahrettin Koca, aynen şöyle demiş:
*
“Aşı konusu, bugüne kadar bir teşvik ve tercih konusuydu. Oysa artık eğitim ve iş hayatının devamı gayesiyle her bir vatandaşımız için tercihe bırakılamayacak bir toplumsal ödevdir. Çarkların dönmesi, okulların açılması için hiçbir adımı atmaktan çekinmeyeceğimizin bilinmesini isterim. Devir değişti. Artık aşı var.”
Bu açıklamayı...
Bir kere okudum, iki kere okudum, üç, dört, beş, altı, yedi kere okudum.
Bir yere varamadım.
*
Aşı zorunlu oluyor mu, olmuyor mu? Anlamadım.
*
Aşı tercihe bırakılmayacaksa ne yapılacak? Anlamadım.
*
Toplumsal ödev vurgusundan bir zorunluluk çıkar mı? Anlamadım.
*
Öğretmenlere, öğrencilere ve velilere özel bir zorunluluk mu söz konusu? Anlamadım.
*
Atmaktan çekinilmeyecek adımlar nelerdir? Anlamadım.
*
“Devir değişti” derken Çelik’in şarkısına gönderme mi var? Anlamadım.
Paylaş