Paylaş
CHP’li ne kadar medyacı varsa sırf Taha Hüseyin Karagöz’le görüştü diye Özgür Özel’e saydırıyor da saydırıyor.
*
Saydırırken de Taha Hüseyin’le ilgili ipe sapa gelmez yalan bilgiler veriyorlar.
- Taha Hüseyin’e trol falan diyorlar.
- Taha Hüseyin’in Atatürk’e hakaret ettiği iftirasını atıyorlar.
- Taha Hüseyin’i genellemelerine kurban ediyorlar.
*
Madem öyle... Taha Hüseyin’le ilgili gerçekleri anlatayım:
*
Evet, Taha Hüseyin Karagöz, hükümete yakın bir gazetecidir.
Ama sadece böyle tanımlanamaz. Bu tanımlama onu anlatmaya yetmez.
*
Şöyle özellikleri de var Taha Hüseyin’in:
*
Trol gibi davranmaz. Diyalog yanlısıdır. Nefret kusmaz. Küfür, hakaret bilmez. Düşmanlıktan uzak durur. Medenice tartışır. Hakkaniyeti elden bırakmaz. Muhalefete mensup siyasilerle diyalog kurmaya özen gösterir.
*
Atatürk’le ilgili çirkin bir paylaşım yaptığı iddiasına gelince...
Bu apaçık bir yalandır.
Bu apaçık bir iftiradır.
Sosyal medyada önüne arkasına bakmadan dolaşıma sokulan o çirkin paylaşımla Taha Hüseyin’in zerre kadar ilgisi yoktur.
Taha, bu tür çirkinliklere imza atacak karakterde biri değildir.
*
Taha Hüseyin, Özgür Özel’le ya da muhalefete mensup siyasilerle ilk kez diyalog kurmuş bir gazeteci de değildir.
Seçimden önce Özgür Özel’e ekranını açmış, kendisiyle gayet güzel bir program yapmıştır.
Özgür Özel’i seçim başarısından sonra keşfetmemiştir yani.
*
Neyse... Neyse...
Asıl gelmek istediğim nokta şurası:
*
Sırf Taha ile görüştü diye Özgür Özel’in nasıl bir saldırı altında gördüğüm andan itibaren...
Ben artık Özgür Özel’in siyasette yumuşama sürecini sürdürmesinin çok zor olduğunu düşünüyorum.
Özgür Özel, bu kitleyle bırakın yumuşamayı sürdürmeyi, “hem müzakere / hem mücadele” stratejisini bile sürdüremez.
*
Yani Kemal Kılıçdaroğlu’nun “müzakere edilmez / mücadele edilir” doktrini, kısa bir süre içinde CHP’ye egemen olursa hiç şaşırmayacağım.
KATLEDİLEN OKUL MÜDÜRÜNÜN VİDEOSUNU İZLEDİĞİMDE
- İşine odaklanmış naif bir eğitim bilgesini gördüm.
- Öğrenim hayatım boyunca karşıma çıkan bütün iyi öğretmenleri hatırladım.
- Eğitim ve öğretime adanmış bir hayatın izlerini fark ettim.
- Bir büyük deneyimden süzülmüş insancıllığa tanık oldum.
- Öğrencilerine örnek olmaya çabalayan bir eğitimci örneğini izledim.
- Öğretmeye saygıyı öğütleyen bir eğitim kahramanını gördüm.
FİYATTA KAYSERİLİ YAPIMDA KALİTELİ
DEPREM bölgesindeki konutlar meselesi unutuldu. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı kaynaklarına sordum. “Hangi aşamadasınız, son durum nedir” diye. Aldığım cevaplara göre son durum şöyleymiş:
*
- Şu anda 1240 şantiyede 110 bin kişilik bir işçi ordusu harıl harıl çalışmaktaymış.
- Dört bini aşkın köyde klasik ya da çelikten köy evleri inşa ediliyormuş.
- Şehir merkezlerinde 174 ayrı alanda inşa faaliyetleri sürüyormuş.
- Yıl sonuna kadar toplamda 200 bin konut, hak sahiplerine teslim edilecekmiş.
- An itibarıyla inşaatı süren konut sayısı 395 bin 220 imiş.
- An itibarıyla inşaatı süren ticari alan sayısı 36 bin 244 imiş.
- Şehirlerin altyapıları için 64 milyar lira hibe veriliyormuş.
- Şehir merkezlerini ve ana caddeleri bakanlık yapıyormuş.
*
Bir de işin ilkesel boyutu var.
Malum Bakan Mehmet Özhaseki Kayserili.
Ayrıca belediye başkanlığında engin bir deneyimi var.
Mottosu şuymuş Bakan Bey’in:
Fiyatta Kayseri usulü pazarlık / Kalitede sıfır taviz.
Yani kaliteden ödün vermeden en ucuza mal etmek gibi bir motivasyonla hareket ediyormuş Bakan Özhaseki.
Mehmet Özhaseki
ESTETİK GARİBESİ
ACAYİP, garip ve tuhaf bir şeyle karşılaştığımızda “hilkat garibesi” derdik eskiden.
*
Kim Kardashian’ın Met Gala fotoğrafındaki neredeyse az sonra kopacakmış gibi görünen ince belini görünce...
“Ama bu hilkat garibesi gibi olmuş” dedim.
*
Sonra “hilkat” kelimesinin “yaradılış” anlamına geldiğini hatırlayınca...
“Estetik garibesi” diye değiştirdim yargımı.
EN SEVDİĞİM SORU: SENİN MEMLEKET NERE
PROF. Dr. Besim Dellaloğlu, şu sözleri nedeniyle çok tartışıldı:
*
“Ortalama bir Türk’ün tanıştığındaki ilk sorusu nerelisin sorusudur. Bu taşralılık işaretidir. Sorbonne mezunu, Boğaziçi mezunu bunu sormaz. Nerelisin sorusuyla aslında Türk mü, Kürt mü, Alevi mi, Sünni mi anlamaya çalışılıyor. Direkt Alevi misin diyemez.”
Prof. Dr. Besim Dellaloğlu
*
Her cümlesi nasıl da yanlış:
*
- Nerelisin sorusu ortalama bir Türk’ün tanıştığındaki ilk sorusu değildir. İzlediğim Amerikan filmlerinin çoğunda barda tanışılan kişiyle muhabbete “Neredensin sen” diye başlanıyor.
*
- Ben de pek severim “Nerelisin” sorusunu. Ama bu soruyu “Kürt mü, Alevi mi, Sünni mi” merakımı gidermek için sormam. Öyle bir merakım olduğunda doğrudan sorarım “Alevi misin? Sünni misin? Kürt müsün?” diye.
*
- Benim de Boğaziçi mezunu arkadaşlarım var. (Hep böyle bir cümle kurmak istemiştim. Hahaha). Vallahi onlar da “Nerelisin sen” diye soruyorlar. Hatta bazıları “İçinden mi” falan bile diyor.
*
- Tanıdığı Sorbonne mezunu olan var mı aramızda. Onlardan da “Hemşerim memleket nere” diye soran oluyor mu? Sorbonne mezunu arkadaşları olanlar yazabilir mi bana?
ATLARIN AŞKI KAÇ AYDIR
“ATLAR gibi âşığım” demişti İrem Derici.
*
Altı ay sonra ayrıldı aşkından.
*
Buradan “Atların aşkı altı aydır” sonucu çıkar mı acaba?
Paylaş