Paylaş
Şöyle şeyler oluyordu:
*
Kemal Bey, aday olmayı göze almış destansı konuşmalar yapıyordu.
*
Meral Hanım, başbakanlığı garantilemiş havasındaydı.
*
Ayşenur abla, dolara bakıp fenalıklar geçiriyor rolü yapıyordu.
*
Millet İttifakı, “Ceketimizi koysak kazanırız” havasına giriyordu.
*
Sosyal medyada “Kemerleri bağlayalım” esprisi yapılıyordu.
*
Muhalifler, kimleri yargılayacakları konusunda yarışa girişiyordu.
*
Hükümet karşıtları, “Söylem üstünlüğü bize geçti” diyordu.
*
Ali Babacan, kendisini kurtarıcı mehdi gibi pazarlıyordu.
*
Bu hava o kadar etkili bir havaydı ki...
Bazı AK Partili yöneticilerde bile “Bu iş bitti... Buraya kadarmış...” havası peyda olmuştu.
*
Dolar 18’leri görmüştü, 12’lere düşeceği hayal bile edilmiyordu.
*
Ansızın, hiç beklenmeyen bir anda, küt diye geldi plan...
Ve dolar 12’lere gerileyiverdi.
*
Muhalefetin sadece söylem üstünlüğünü değil, aynı zamanda moral üstünlüğünü de gerileten... Bütün ekonomi üstatlarını ne diyeceklerini bilemez hale getiren... AK Parti saflarında seçim gecelerine özgü bir sevinç dalgası yaratan... Vatandaşta “Bunlar bu işi düzeltecek galiba” duygusuna yol açan...
Bir plandı bu.
*
Hakkında söylenebilecek çok şey var.
Fakat kabul edelim ki çok zekice bir hamleydi.
ÖFKELENMEK DE NEYİN NESİ BİRADER?
DOLARIN düşmeye başlamasıyla birlikte...
Muhalefette bir öfke hali görülmeye başlandı.
*
Gizlenemeyen bir asap bozukluğu, örtülemeyen bir kızgınlık, saklanamayan bir öfke...
Bir huzursuzluk, bir moralsizlik, bir kötümserlik kapladı her taraflarını.
*
Neden böyle oldu?
*
Nedeni gayet basit:
*
Bütün yükseliş umutlarını doların yükselişine bağlamışlardı da ondan.
*
Propaganda makinelerinin dişlilerini çalıştıran en temel unsur doların yükselişi olunca...
Doların düşüşü sırasında söyleyecek söz bulamadılar.
*
Ben danışmanları olsam...
Cümlelerinin en başına...
“Doların düşmesinden biz ancak memnuniyet duyarız” cümlesini koymalarını isterdim.
DOLARIN DÜŞÜŞÜNE DAİR KISA KISA DEĞİNMELER
“Ama bu örtülü faiz yükseltmesi” diyenlere sesleniyorum: E hani siz faizin yükseltilmesini istiyordunuz?
*
Faiz dediğin... Şartsız şurtsuz belirli bir para için belirli zamanda belirli bir parayı ödemektir. Burada şart da var şurt da... Nasıl oluyor da bu faiz olabiliyor?
*
“Aradaki farkı, devlet yani halk ödeyecek” diye ortalığı kasıp kavuranlar var. İyi ama kurda bir artış olmaz ve kur istikrar kazanırsa bir ödeme söz konusu olmayacak! Planın bütünüyle bunun üzerine kurgulandığı net değil mi?
*
Bu olay, ekonomideki tüm sorunların giderildiği anlamına mı geliyor? Tabii ki hayır. Ama öyle ya da böyle önemli bir itimat telkin etmiş gibi görünüyor. Soruyorum: Ekonominin kaçta kaçı psikolojiydi?
*
Seçimi kimin kazanacağını bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var. O da şu: Dolar kuruna bakıp düştüğünü gördükçe üzülenler varsa... Onların önümüzdeki seçimde kazanma şansları yok.
*
Tabii ki doların 10 lira olması bile yeterince olumsuz bir gelişmeydi. Tabii ki doların 12’lere çekilmesi yetmez. Peki bu durumda nasıl oluyor da doların 12’lere çekilmesi, bir bayram havası doğuruyor? Nedeni basit: Çünkü günlerdir “Dolar 20 lira olacak, batıyoruz, bunun geri dönüşü yok” diye haykırılmış. Propaganda, bunun üzerinden yapılmış. Dolar 12’lere gerileyince doğan bayram havasında bunun payı büyük.
NEBATİ OLAYINDAN ÇIKARDIĞIM TEK DERS
HAZİNE ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, bir pozitiflik aşılama makinesi gibi.
*
Gülüyor, gülümsetiyor, neşe saçıyor, şaşırtıyor, gözlerine bakmamızı istiyor, “Ekonomi gözlerdeki ışıltıdır” türü alengirli cümleler kuruyor, ele avuca sığmıyor, diyaloğa sonsuz açıklığıyla dikkat çekiyor.
*
Nureddin Nebati’nin bu halinden benim çıkardığım tek ders şudur:
*
Eğer işler kötü gidiyorsa...
Nebati’nin bu hallerine bakıp...
Bin türlü laf saydırmak mümkün olabiliyor.
*
Eğer işler iyi gidiyorsa...
Nebati’nin bu hallerine bakıp...
“Adam amma da kalender, amma da tatlıymış yahu” dedirtiyor.
*
Kıssadan Nureddin Nebati’nin çıkarması gereken hisse ise şudur:
*
“Dikkat edeyim de işler iyi gitsin, yoksa halim yaman.”
JET VE PARAŞÜT
İSTANBUL Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç’in bir demeci var bugün Hürriyet’in manşetinde.
*
Avdagiç, şöyle diyor:
*
“Fiyatlar roket hızında çıkıp paraşüt hızında inmemeli. Üyelerimize açık çağrıda bulunuyorum; fiyatlara acilen güncelleme yapılmalı.”
*
Bayıldım bu jet ve paraşüt metaforuna. Gerçekten de yapılan tam da bu... Paraşütü jete çevirmenin vakti geldi de geçiyor.
Paylaş