Paylaş
Akif’ten laf işittim, Barlas’tan laf işittim, Haşmet’ten laf işittim, Başbakan’dan laf işittim, Hülya’dan laf işittim, Aslantuğ çiftinden laf işittim, Ruhat’tan laf işittim, Fehmi Abi’den laf işittim, hatta Lerzan’dan bile laf işittim.
Az buçuk “şerbetli” sayılırım yani...
Ama gelin görün ki...
Mehmet Ali Ağca’nın bana laf çakmasından fena halde korktum.
* * *
Lütfen yadırgamayın güzel beyler, hanımlar...
Türkiye’nin siyasi tarihinin önemli siyasi cinayetine imza atmış...
Film gibi sahnelerle hapislerden tüydürülmüş...
Roma’nın göbeğinde Papa’yı vurarak dünya çapında ün kazanmış...
Şöhreti neredeyse “Çakal Carlos”u sollamış...
“Karanlık bir katil”in laf saydırmasından tırsılmaz da ne yapılır?
Bir katilin laf çakmasının etkisi ile bir köşecinin ya da bir magazin figürünün laf saydırmasının etkisi bir olur mu?
Korktum, vallahi korktum.
Lütfen çok görmeyin cici beyler, cici hanımlar...
* * *
Peki ne demiş Mehmet Ali Ağca?
Yok, öyle bana laf saydıranların kahir ekseriyetinin yaptığı gibi...
“Bu Ahmet Hakan beyazlaşmaya çalışan bir siyah Türk’tür” ya da “Bu Ahmet Hakan eskiden dinciydi / Nişantaşı’na taşındı / Böyle oldu” türü hafif laflarla konuyu geçiştirmemiş.
Tam da “bir katile yakışır gibi” dalmış olaya...
Bir katile yakışır gibi... Yani etkili, öldürücü, hedef gösterici, saptırıcı, iş bitirici bir tarzda...
Şunlara işaret etmiş:
- Bu Ahmet Hakan Müslüman düşmanıdır.
- Dolarları kapıp Müslümanlara küfür etmektedir.
- Şeytani bir sistemin içine girmiştir.
Peki ne çıkar bu laflardan?
Ne çıkacak?
“Katli vaciptir” fetvası çıkar.
Bu fetvanın, “hedef gösterip adam vurdurtma” konusunda sabıkası olan sözde “İslami” gazetede yayınlanmasını da hesaba katarsak...
Bünyemde oluşan “Ben korkmayayım da kimler korksun?” sancısı, çok daha iyi anlaşılır.
* * *
Bütün bunların üstüne...
Sözde “İslami” gazetenin, yaptığı röportajı “Bir katilin anatomisi” havasında değil de, “Huzurlarınızda yeni İslami kanaat önderimiz Mehmet Ali Ağca” coşkusuyla sunmasını ekleyelim.
Ve ayrıca söz konusu gazetenin Mehmet Ali Ağca’nın...
- Ben davamla evliyim.
- Ben Allah’ın askeriyim.
- Kuran-ı Kerim’i yüzden fazla okudum.
- Müslüman insan, ilahi bir planın karşısında diz çöker, eleştirmez.
- Ülkücülük demek ‘Kanımız aksa da zafer İslam’ındır’ demektir.
Tarzı sözlerinin altını çizdiğini belirtelim. Söyleyin Allah aşkına?
Benim zavallı kimyam, Çakıcı’dan telefon alan Korkmaz Yiğit’in kimyasından bile daha fazla bozulmasın da ne yapsın.
* * *
Unutmadan...
İşin şu kısmı da kayıtlara geçsin:
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Lübnan’da yaptığı konuşmada İsrail için “Biz katile katil deriz arkadaş” dediği gün...
Bu “sözde” İslami gazete...
Bir tek satırında bile katile “katil” demiyordu.
Pardon!
Bırakın “katile katil” demeyi...
Sözde “İslami” gazete, alenen ve resmen “karanlık katil”e “büyük İslam mücahidi” muamelesi çekiyordu.
İşin daha vahim tarafı ise bu gazetenin adamının, Başbakan’ın uçağıyla Lübnan’a götürülenler arasında yer almasıdır.
Gandi’den ‘sus’ emri
TARAFSIZ Bölge’de CHP’liler birbirine girince...
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, dün Parti Meclisi üyelerine bir ültimatom gönderdi. Gönderdiği metinde söylediği şu Kemal Bey’in:
“Fikirlerinizi özgürce söyleyeceğiniz yer Parti Meclisi toplantılarıdır. Ekranda tartışmaya geçit yok. Bundan böyle ekrana çıkıp konuşmak için izin alacaksınız.”
* * *
AK Partililer susuyor.
MHP’liler susuyor.
Şimdi CHP’liler de susacak...
Peki söyler misiniz, biz ekranda kimi kapıştıracağız?
Ciğer buysa kedi nerede
- MEĞER 28 Şubat’ta herkes demokratmış da haberimiz yokmuş.
- Meğer herkes Ahmet Kaya’yı pek bir severmiş de haberimiz yokmuş.
- Meğer herkes Tayyip Erdoğan için “bir şiir okudu, hapse girdi, yazık oldu adamcağıza” diye içlenmiş de haberimiz yokmuş.
- Meğer “Hayata Dönüş” adı altında yapılan kanlı cezaevi baskınlarını herkes içi kan ağlayarak izlemiş de haberimiz yokmuş.
* * *
Peki ağalar, peki beyler...
Madem öyle...
Söyler misiniz?
O manşetleri kim attı, o sevinç çığlıklarını kim bastı, o kanlı yazıları kim yazdı, o tempoyu kim tuttu, o işbirliğini kim yaptı? Kedi buysa ciğer nerede, ciğer buysa kedi nerede?
Öfke kontrolümü zorlaştıran iki şey
- BİR- Eskiden eylem yaptıkları için gözaltına alınan üniversite öğrencilerine en küçük bir şefkat göstermeyenlerin, bugün birer şefkat abidesi kesilmeleri... Eskiden eylem yaptıkları için gözaltına alınan üniversite öğrencilerine tam destek olanların, bugün bu tür olayları görmezlikten gelmeleri...
- İKİ- Eskiden tutukluluğun cezaya dönüşmesine hiç ses etmeyenlerin bugün tutukluluğun cezaya dönüşmesine karşı geliştirdikleri isyan... Eskiden tutukluluğun cezaya dönüşmesine isyan edenlerin bugün sus pus olmaları...
General açığa almanın iyi tarafı kötü tarafı
İYİ TARAFI: Artık bu ülkede generallere ayrıcalık yok. Artık “general imtiyazı” diye bir şey yok. Artık generaller de açığa alınıyor, alınabiliyor. Hem de bakan kararıyla... Bu işin iyi tarafı...
KÖTÜ TARAFI: Açığa alma işlemi, tam da yargının generaller lehine verdiği bir kararın ardından gerçekleşti. Bu durum “yargı kararını, bakan işlemiyle etkisiz kılma” anlamına geliyor. Bu da işin kötü tarafı.
Paylaş