DENİZ Baykal’ın gönlünü alarak yürüyüşe başlamak istiyorsun. Yakışır.
Aç kurtlar gibi koltuğa saldırmak istemiyorsun. Müthiş. Fırsatı ganimet bilenlerden olmak istemiyorsun. Muhteşem. Alçakların sunduğu malzemenin üstüne basarak yükselmek istemiyorsun. Süper. ¡ ¡ ¡ Ve fakat... Ey Gandi Kemal! Unutma ki: Bunların hepsinin bir sınırı, bir kıvamı, bir ölçüsü vardır. Eğer “Deniz Baykal’ın gönlünü almalıyım” diye kapı aşındırmaya devam edersen, “İcazetle lider mi olunurmuş” derler. Eğer “Aç kurtlar gibi koltuğa saldırmamalıyım” diye işi uzatırsan, “Sünepe” derler. Eğer “Fırsatı ganimet bilmemeliyim” derken kıvamı kaçırırsan, “Risk almaktan bile aciz” derler. Eğer “Alçakların sunduğu malzemenin üstüne basarak yükselmek istemem” diye yürüyüşü başlatmayı ertelersen, “Bu adam düpedüz korkuyor” derler. ¡ ¡ ¡ Demem o ki ey Gandi Kemal... Çok az vaktin kaldı... Kıvamı tuttur, ölçüyü ayarla, sınırı kolla ve bir yürüyüş eyle... Yoksa... Bir de bakmışsın ki, “Gandi” iken, “yandaş medya”nın deyişiyle “Çakma Gandi” oluvermişsin.
Ben de centilmenlik yapıyor sanmıştım
ULAŞTIRMA Bakanı’na “O video internet sitelerinden hemen kaldırılsın” diye talimat verince... “Ayıptır” dediği fısıldanınca... “Söyleyin o Vakitçilere terbiyesizlik yapmasınlar” dediği yayılınca... Yandaş medyaya “Konuya dalmayın” emrini çaktığı söylenince... Partililerine “Kimse tek kelime etmesin” talimatı verince... Ben de sanmıştım ki: Başbakan centilmenlik yapıyor... ¡ ¡ ¡ Şimdi “kasetten vuruş” yapmakta hiçbir sakınca görmediğine göre... İşin aslının şu olduğunu düşünüyorum: Meğer Başbakan Tayyip Erdoğan, o kasette yer alan görüntülerin gerçek olmadığını sanıyormuş... Meğer aldatma olmadığını düşünüyormuş... Meğer bir katakullinin çevrildiğini zannediyormuş... Sanırım en başta görüntülerin gerçek olduğunu düşünseydi... Şöyle diyecekti: Bu ahlaksızlıktır... Toplumumuz bunu affetmez... Vurun kellesini... Yayın görüntüyü...
Hasan Fehmi’nin bitmeyen çilesi
NE zaman siyasette “ihanet”, “aldatma” gibi alengirli bir konu ortaya çıksa... Ya da... Ne zaman CHP’li Hasan Fehmi Güneş, siyasette bir yerlere gelmeye kalkışsa... Hiç şaşmaz... Hemen Aynur Aydan ekranlara çıkıp gözyaşları içinde, “Ben Hasan Fehmi’yi çok sevmiştim” der. Hasan Fehmi Bey’in 30 küsur yıllık bitmeyen çilesidir bu... ¡ ¡ ¡ 30 sene evvel... Hasan Fehmi Güneş İçişleri Bakanı iken... Şeytana uymuş yapmış bir hata... Eşini aldatıp Aynur Aydan’la bir macera yaşamış... Hatasının bedelini de bakanlıktan istifa ederek ödemiş... Aynur Aydan da “bakan düşüren kadın” olarak tarihe adını yazdırmış. Benim anlamadığım şu: Bu iş neden bu kadar uzatılıyor? Hasan Fehmi Bey’in çilesi ne zaman bitecek? Ya da şöyle sorayım: Aynur Aydan ne zaman “Ben Hasan Fehmi’yi çok sevmiştim” türü açıklamalardan vazgeçecek?
İkisini de çok tuttum
? BİR: Başbakan Erdoğan, karşısında Türk gazeteciler olduğunu zannederek Yunan gazetecilere “Öyle yapmayın, böyle yapmayın” deyince... Yunan gazeteciler şöyle demişler: “Siz bize işimizi nasıl yapacağımızı öğretmeye mi çalışıyorsunuz?” ? İKİ: Cem Özer-Nurgül Yeşilçay çifti Bebek Kahve’de yüksek sesle kavga ederken... Nurgül Yeşilçay, bilmişliğiyle bilinen Cem Özer’e bağırarak tarihi bir ayar vermiş: “Her şeyi de sen bilemezsin.”
Uçarı günlük
? SALI: Meslektaşımız Asu Maro’nun “Off Pera” denilen küçük ve dar mekânda çaldığı eski şarkılara eşlik edenlerin coşkusunu görünce şunu öğrenmiş oldum: 70’lerin naifliği, bugünün karmaşasına acayip iyi geliyormuş. ? ÇARŞAMBA: Galatasaray’dan Tünel’e doğru gidişteki pasajlardan birinde “Mandabatmaz” diye bir mekân vardır. Orada Türk kahvesinin en hasının yapıldığını herkesin bilmesi gerekir. ? PERŞEMBE: Postadan Refik Halit çıktı... Türk edebiyatının en şakrak, en bilge, en vurdumduymaz, en misyonsuz yazarının İnkılap Yayınları’ndan çıkan son kitapları... Hepsini koklayarak sevdim. ? CUMA: “El Ele” dergisi için Göksel’le röportaj yaptım... Son iki hafta içinde Göksel’le yapılmış 43 röportajın varlığına rağmen özgün bir sonuç çıktı... Dikkat: Göksel o kadar da naif, o kadar da kırılgan, o kadar da hanımefendi değildir.