Evet, türban bir simgedir

TÜRBAN bir simgedir...

Emekliliği yaklaşan üst düzey görevlinin, görev süresini biraz daha uzatmak amacıyla çaktığı bir işaret fişeğidir türban...

Türban karşıtı patlatılmış bir demeç, o görevlinin emeklilik durumunun yeniden gözden geçirilmesine vesile olabilir.

Durumun ruhunu kavramış üst düzey görevli, son bir hamle yapar:

Patlatır demecini ve bekler.

Emeklilik uzarsa ne álá...

Uzamazsa da mesele yoktur, gönlü rahattır.

Çünkü yapılması gereken yapılmıştır.

Yani türban, bazen ‘görev süresini uzatmak’ için simge olarak kullanılır...

* * *

Türban bir simgedir...

Üniversitede yükselmek isteyen bilim adamı, girdiği tüm bilimsel yeterlilik sınavlarından çakınca, kurtuluşu ‘türban’da bulur.

Günler ve geceler boyu kütüphanelerin tozlu raflarında ‘doktora tezi’ yazmak için uğraş vermek ya da dil sınavından geçmek için zorlu çabalar harcamak yerine, üniversitenin türban karşıtı duyarlılığını kaşıyan bir çıkışla iş bitirilir.

Türbana karşı ödünsüz tutumun mükáfatı, üniversitede var olmanın ve tutunmanın garantisidir.

Türbana karşı ödünsüz tutum izleyenlerin üniversiteden kapı dışarı edilme olasılığı, türban yandaşı tutum izleyenlerin üniversiteden kapı dışarı edilme olasılığından her zaman daha fazladır.

Yani türban, üniversitede geçer akçedir ve bir tür var olabilme simgesidir.

* * *

Türban bir simgedir...

Önemli bir pozisyona gelmek isteyen adam, biraz da ‘kifayetsiz muhteris’ ise, önce karısının başını açtırarak işe koyulur.

Başın açılmasıyla birlikte en önemli aşama geçilmiş olur.

Artık ‘hedeflenen pozisyon’ için uygun hale gelinmiştir, ‘İyi ama senin eşin türbanlı’ bahanesi ortadan kalkmıştır.

‘Makam için kılık değiştirmek’ diye özetleyebileceğimiz bu tutumla, kişilik ve onur gider ama ne gam! Önemli olan ‘pozisyon’dur ve ‘pozisyon için her şey feda’dır.

Bu o kadar böyledir ki, eşleri başörtülü olanların iktidarında bile kural değişmez.

Yani türban, bazen ‘hedeflenen pozisyon’ açısından bir simge olur.

Kaparsın başı yükselemezsin, açarsın başı yükselirsin...

* * *

Türban bir simgedir.

Kurum için yükselme mekanizmalarına kendilerini adayanlar, ‘Filanca benden daha iyi değil, o yükselmesin ben yükseleyim’ demek yerine, mücadeleyi ‘türban’ üzerinden yaparlar.

Ve ‘Kim hangi makama gelecek’ kavgası, ‘Kim daha çok türban karşıtı’ yarışına dönüşür.

Aslında yapılan bal gibi de bir makam, mevki yarışıdır.

‘Ben türbana karşıyım’ demek, aslında ‘O göreve ben layıkım’ demektir.

Ya da ‘O adamın evine türbanlılar geliyor’ demek, aslında ‘O adam o göreve layık değil’ anlamına gelir.

Yani türban üzerinden özel bir dil oluşturulur ve ‘makam, mevki mücadelesi’ o özel dille yapılır.

Türban, bu anlamda da gerçek bir simgedir.

* * *

Türban bir simgedir.

Sınıfsal köken ve konum, türbanla tayin edilir.

Kafadaki türbanı gördün mü, karşındakinin yaşam tarzını bir çırpıda anladığını düşünürsün. Çünkü bütün türbanlılar aynıdır ve zaten bir türbanlının hayatı ne kadar karmaşık olabilir ki?

‘Türbanla gidilecek yerler’ vardır, ‘Türbanla gidilemeyecek yerler’ vardır...

Bizim gibi ‘şekil şartlar’ın her şeyi belirlediği aşırı kompleksli ülkelerde, başınızdaki türbanınız sizi ele verir.

Türbanı taktın mı ‘Beyazların yöresinde nasibiniz kalmamıştır’.

Evdeki türbanlı karısını köşe bucak kaçıran nice ademoğlu vardır bu topraklarda...

Türban yüzünden iktidar olursun ama muktedir olamazsın.

İşin içinde türban konusu varsa, yarış bittikten sonra da iki tur koştururlar adamı...

Yani türban, çok tuhaf, müthiş ‘kullanışlı’, acayip işe yarar, ilginç bir simgedir...
Yazarın Tüm Yazıları