Erdoğan’ın Suriye tutumu: Temkinli ve maceradan uzak
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son bir haftalık Suriye tutumuna şöyle bir bakalım:
- Az konuşuyor, öz konuşuyor.
- Konuştuğunda sürekli yapıcı bir yaklaşım sergiliyor.
- Suriye’de sükunetin sağlanması gerektiğini söylüyor.
- “Suriye’nin istikrarı / Suriye’nin toprak bütünlüğü” dışında bir vurgusu yok.
- “Siyasi çözüm” diyor. “Adil ve kalıcı barış” diyor.
- Esad’ın müzakere masasına oturmasını istiyor.
*
Bu yaklaşımda...
Fırsatçılık yok. Muzaffer kahkahalar yok. Sorumsuzluk yok. Macera arayışı yok. Temkinden milim uzaklaşma yok. Ağırbaşlılığı elden bırakma yok. Haykırış yok. Bağırma yok. “Bakın nasıl da haklı çıktım” deme bile yok.
*
Bu soğukkanlı yaklaşım, bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bana umut veriyor.
DÜNYANIN EN MASUM ÜÇ BEKLENTİSİ
SURİYE’de olup bitenlerle ilgili olarak Türkiye’nin üç beklentisi var.
Dünyanın en masum üç beklentisi:
*
- BİR: Sınırımda bir teröristan istemiyorum.
- İKİ: Sınırımdan terör saldırılarını kabul etmem.
- ÜÇ: Sığınmacıların onurlu dönüşü sağlansın.
FATMA ŞAHİN ANAOKULU YAPMIŞ AMA NASIL YAPMIŞ
BİR süredir şöyle haberler dolaşıyor ortalıkta:
*
“Madem belediyeler anaokulu yapamazlar. Madem yasa buna engel. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı anaokullarına neden bir şey denmiyor.”
*
Bu sorunun cevabını Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin veriyor.
Bu cevaba göre...
Gaziantep’teki sitelerin, toplu yerleşim alanlarının donatı alanlarından uygun yer gösteriliyormuş.
Belediye de oraya anaokulu yapıyormuş.
Belediyenin bu anaokulunu işletmesi yasal olarak mümkün olmadığı için anaokulu hemen Milli Eğitim Bakanlığı’na devrediliyormuş.
*
Yani Fatma Şahin tüm belediyelere diyor ki:
“Siz de benim gibi anaokulu yapın, sonra da Milli Eğitim’e devredin... Hiç sorun yaşamazsınız.”
YILDIRIM BEY’İN BEŞİKTAŞLILIĞI HEM DEDEDEN HEM BABADAN
Bugünlerde Beşiktaş’taki kaos, en çok Yıldırım Demirören’i üzüyor.
Mehmet Aslan’ın dünkü Hürriyet’teki Yıldırım Demirören röportajının her kelimesinden bunu anlamak mümkün.
Beşiktaş’a yeniden başkan olmak istemiyor Yıldırım Bey. Tek arzusu: Kaosun bitmesi, güçlü bir başkanla Beşiktaş’ın toparlanması.
*
Yıldırım Demirören hasta Beşiktaşlı. Çocukken maçlardan sesi kısılarak gelirmiş eve. İki dedesi de Beşiktaşlı imiş. Anneannesi de babaannesi de Beşiktaşlı imiş. Babası merhum Erdoğan Bey ise Beşiktaş’ta oynamış. Gazete kupüründe Erdoğan Demirören’in Beşiktaş’a transferinin öyküsü şöyle anlatılıyor:
*
“Sağ ve sol bek olarak aynı randımanı vermeye muktedir olan bu genç futbolcu, zayıf bünyesine rağmen bir müdafaa elemanı olarak kendisine itimat edilecek bir tekniğe sahip.”
Erdoğan Demirören hem Beşiktaş hem de milli formayı terletmişti.
Bu arada rahmetli Erdoğan Bey’in Genç Milli Takım’da da top koşturduğunu söyleyeyim ve bir kez daha kendisine Allah’tan rahmet dilediğimi belirteyim.
BU ZİRVELER GENÇLERE İLAÇ GİBİ GELİYOR
Bankalar, özellikle de kamu bankaları, sadece kâr etmeye odaklanmamalı. Toplumsal sorumluluğunu yerine getirmeli.
Mesela Halkbank’ın dün Volkswagen Arena’da gerçekleştirdiği “HALKBANK GENÇİZ” programı, bu açıdan örnek bir çaba.
*
Programın öne çıkan başlıkları şunlar: Kariyer ve kişisel gelişim, inovasyon ve teknoloji, Yapay zekâ ve gençlik, sürdürülebilirlik, finansal okuryazarlık...
*
Konuşmacılara baktım: İlber Hocamız orada... Acar Baltaş gibi bir kıymet orada. Acun Ilıcalı orada.
Mehmet Fatih Kacır, Mahinur Özdemir, Murat Kurum, Mehmet Şimşek gibi bakanlar da orada.
*
Katılan gençlerle konuştum. Hepsi “müthiş faydalandık” diyorlar.
