Paylaş
MÜJDE AR: UTANGAÇLIKLA KARIŞIK ÇAPKIN BİR EDA
1970’lerin ortası. Televizyon siyah beyaz. Ve de tek kanal.
O dönemin Bihter’ini Müjde Ar canlandırmış.
Hayal meyal bile hatırlamıyorum.
Çünkü o dönem ben sadece Tom ve Jerry tarzı şeyler izliyordum.
Ama sonradan izledim Müjde Ar’ın Bihter performansını.
Şahane!
Olmuş, hem de tam olmuş.
Utangaçlıkla karışık çapkın bir edayı mükemmel yansıtmış Müjde Ar.
Büyük aşktan doğan büyük kıskançlığı oynamamış, resmen yaşamış.
Zaaf desen var, karanlık taraf desen gırla, hırs desen muazzam, kıskançlık desen acayip yakışmış.
Benim Bihter Ziyagil’de şampiyonum Müjde Ar’dır.
BEREN SAAT: DESİSE ÇEVİRECEK BİR TİP YOK ONDA
İKİNCİ Bihter’imiz Beren Saat oldu.
En meşhur Bihter’imiz de o.
Başka Bihter tanımadığımız için hepimiz Bihter’in Beren Saat gibi biri olacağını düşündük.
Oysa Beren Saat’in “Dünya ahiret bacım olsun” diyebileceğimiz türden bir havası, bir görüntüsü, bir edası vardır.
Desise çevirecek tip yok ki onda.
Sonsuz mahcup olabilir ama desiseci bir çapkın asla.
Yanlış anlaşılmasın.
Beren Saat, sevdiğim saydığım bir oyuncudur.
Sadece ‘Bihter’liği pek yakıştıramıyorum kendisine.
FARAH ZEYNEP ABDULLAH: MASUMİYETİN İÇİNE GİZLENMİŞ MÜTHİŞ ZAAF
ŞİMDİ üçüncü Bihter’imiz geliyor:
Farah Zeynep Abdullah.
Yeni Aşk-ı Memnu’da Bihter Ziyagil’i o canlandıracakmış.
Bihter’e Müjde Ar’dan biraz daha az, Beren Saat’ten ise çok daha fazla yakışacağını düşünüyorum.
Çünkü onun görünüşünde masumiyetin içine gizlenmiş müthiş bir zaaf var.
Arsız olmayan bir çapkınlık ile göze pek batmayan bir mahcubiyeti dengeleme potansiyeli yüksek.
Üstelik janjanlı edasına rağmen karanlık yönleri olduğuna hepimizi kolaylıkla ikna edebilir.
Kıskanınca gözünün döneceğine, gerektiğinde acayip desiseler çevireceğine falan... Hepimiz anında inanıveririz.
Yani henüz nasıl canlandıracağı belli olmasa da...
Benim ikinci Bihter’im kendisidir.
AHMET DAVUTOĞLU REİS’E ÇALIŞIYOR
AHMET Davutoğlu son günlerde acayip şeyler yapıyor.
*
Mesela şöyle şeyler:
*
- Henüz seçimi kazanmadan “Kazandığımızda şöyle olursa kriz çıkar, böyle olursa kriz çıkar” deyip duruyor.
*
- Ülkeyi altı kişi birden yöneteceklerini söyleyerek iktidar tarafının eline eşsiz bir propaganda malzemesi verip duruyor.
*
- “Altı lider imza atmadan önemli kararlar alınmayacak” diyerek seçilecek cumhurbaşkanını kukla gibi tarif edip duruyor.
*
Ve susmuyor. Hem de hiç susmuyor. Konuştukça da Halk TV’ye bile saç baş yolduruyor.
Kısacası şimdiden yüzde 1’in altındaki oy oranıyla, yüzde 99’luk bir yük haline gelmiş durumda.
*
Olay öyle bir yere vardı ki insan ister istemez Ahmet Davutoğlu’nun “Gizli Reisçi” olabileceğini düşünmeden edemiyor.
*
Sanki Erdoğan, Ahmet Davutoğlu’na...
“Ahmet. Sen şimdi bizim partiden istifa et. Aleyhimize konuşmaya başla. CHP’ye yaklaş. Güvenlerini kazan. Altılı Masa’ya gir. Sonra da masayı allak bullak edecek şeyler yap. Hadi aslanım. Göreyim seni” demiş ve Davutoğlu da görevi almış, kabul etmiş gibi.
*
Tamam. Tamam. Abartmış olabilirim.
Ama ne yapayım? Olaya başka hiçbir rasyonel izah bulamıyorum.
EKREM İMAMOĞLU’NUN UMREYE GİTMESİYLE İLGİLİ MIRILDANDIKLARIM
- Önce dans, sonra umre... Bütün tuşlara birden basma olayının bitmesi için seçimin bitmesi şart.
*
- Umredeyken İstanbul’a kar bastırırsa... AK Parti iktidarı ne der acaba? Umreye gitmek, balıkçıya gitmeye benzemez ki.
*
- Altılı Masa’ya “Beni aday yapın. Dans ederim, Kuran okurum, umreye giderim. Benim gibisini bulamazsınız” mesajı mı bu?
*
- ‘Erdoğan’ı ancak Erdoğan’ın bir benzeri yenebilir’ algısına mı oynuyor acaba? İyi ama Erdoğan’a benzemek için umre yeter mi?
KILIÇDAROĞLU KENDİSİNİ YÜZDE BİRLİK PARTİLERE NEDEN MAHKÛM HİSSEDİYOR
YÜZDE birlik partiler, Altılı Masa’yı resmen rehin almış durumdalar.
*
Yaptıkları açıklamalarla...
CHP’lileri çıldırtıyorlar.
İYİ Partililerin moralini bozuyorlar.
*
Kılıçdaroğlu ise onların her nazını, her kaprisini çekmeye hazır gibi.
Onları üzecek hiçbir şey söylemiyor. Hiçbir açıklamalarına itiraz etmiyor. Düzeltme bile yapmıyor.
*
Peki ama neden?
Çünkü Kemal Kılıçdaroğlu, bu partilerle ittifak yaparak muhafazakâr kesimlere önemli bir güvence verdiğini düşünüyor.
*
Bu partilerle yaptığı ittifakla ahaliye şunları söylemeye çalışıyor Kılıçdaroğlu:
*
Ey ahali! Ben CHP’nin Genel Başkanı’yım. Bana ve benim partime güvenmiyor musunuz? O zaman işte bakın: Karamollaoğlu yanı başımda, Davutoğlu yanı başımda, Babacan yanı başımda. Hoşuna gitmeyecek bir şey yapmaya kalkarsam onlar bana engel olurlar. CHP’ye alerjin varsa bu üç parti, senin alerjini gidermeye yeter de artar bile. Ben sizin için daha ne yapayım ey ahali.
*
Davutoğlu ve Babacan’ın masadan atılmasını bekleyenler, daha çok beklerler yani.
BURHAN ÇAÇAN’I NASIL DA UNUTMUŞUZ
BURHAN Çaçan denilince benim aklıma “Yaradana kurban yaradana” diye söylediği türkü gelir.
*
Bir ara nasıl da meşhurdu. Magazin programlarında olanca neşesiyle nasıl da karşımıza çıkardı. Nasıl da hayatımızın bir parçasıydı.
*
Biz mi unuttuk, kendisi mi unutulmayı tercih etti? Bilmiyorum. Ama hayatını kaybettiğini işittiğim andan itibaren üç kere dinledim “Yaradana kurban yaradana” türküsünü. Rahmetler dileyerek tabii.
Paylaş