Paylaş
Deniz Baykal’ın da desteğiyle bu garabet ortadan kalktı.
*
Bazıları sırf bu yüzden Deniz Baykal’a öfke kusuyor.
“Ne güzel yasaklı olacaktı. Senin yüzünden her girdiği seçimi kazandı” diyorlar Baykal’a.
Hatta bunu diyenlerin başını da pek demokrat geçinen Zülfü Livaneli çekiyor.
*
Dün de İYİ Parti Milletvekili Aytun Çıray, tıpkı Baykal’a karşı gösterilen öfkeye benzer bir öfkenin hedefi haline geldi.
*
Niye?
Çünkü Aytun Çıray, şöyle bir açıklama yaptı:
*
“Meral Akşener akıllarda tereddüt kalmaması ve seçime girebilseydim kazanırdım diyememesi için, demokrat tavrı nedeniyle Sayın Erdoğan’ın adaylığının önünü açmak için çalışacaktır.”
*
Her zaman demiştim, yine diyorum:
*
Deniz Baykal, Erdoğan’ın siyasi yasağının sonuçlarının ortadan kaldırılmasına verdiği destekle kişisel siyasi tarihinin en demokrat ve en doğru tavrını ortaya koymuştur.
*
Aytun Çıray da hiç aldırmasın gelen tepkilere.
Demokrat geçinen antidemokratların tepki gösterdikleri o açıklamasını kişisel tarihinin altın levhası olarak duvarına assın.
BELLA HADİD KALP KALP KALP
İSTANBUL’da Filistin’e destek vermek kolay.
Hiçbir bedel ödetilmiyor bunun için.
*
Ama küresel sanat, moda, magazin oligarklarının dünyasında Filistin’e en küçük bir destek vermek bile...
Mangal gibi yürek ister.
*
O yürek Bella Hadid’de var.
Ödeyeceği bedelleri göze alarak her fırsatta Filistin’e destek veren Bella Hadid, en son “Kimsenin güzel Filistin’imizi unutmasına izin vermeyeceğim” diye bir paylaşım yaptı.
*
Kalp. Kalp. Kalp. Diyorum. Başka da bir şey demiyorum.
DOĞAÇLAMA DANS MANİFESTOSU
HİÇ aldırmayın doğaçlama dans konusunda yukarıdan yukarıdan konuşanlara.
*
Sakın etkilenmeyin “Doğaçlama dansa saygı duyacaksınız” diye ayar çekenlerden.
*
Zerre kadar takmayın tek kaşını kaldırıp sıkıcı doğaçlama dans vaazları verenlere.
*
Doğaçlama dans denilen sanat türünü...
Saçma bulma, beğenmeme, kökten itiraz etme, dalga geçme, burun kıvırma, sanat olarak kabul etmeme hakkınız vardır.
Hiç kimse bu hakkı elinizden alamaz.
*
Mademki bu sanat sizin için icra ediliyor.
O zaman...
Gürül gürül kafa bulun, inatla ve ısrarla saçma bulun, radikal bir şekilde itiraz edin, üstten üstten burun kıvırın.
*
Boş verin şu sanat zaptiyelerini.
Bırakın sıkıcı sıkıcı ahkâm kessinler.
MUHALİF OLDULAR AMA YİNE DE YARANAMIYORLAR
ALİ BABACAN: Öteki tarafa geçti. Oranın adamı oldu. Ama bir türlü yaranamıyor. Kafayı çıkardığı anda “Sen daha düne kadar AKP’deydin” diye yiyor sopayı. En sert eleştiriyi yapıyor, yine olmuyor. Ekonomiyle ilgili sözlerine bile kulak asan yok. “AK Parti’yi tırtıkla, yeter, gerisine karışma” deniyor kendisine.
AHMET DAVUTOĞLU: Muhaliflerin nefret objesi. Sığınmacı denildiğinde akla onun ismi geliyor. Suriye sorunları denildiğinde akla onun ismi geliyor. Babacan’dan daha antipatik bulunuyor. Halk TV’de biraz itibar görüyor, o kadar. Adı geçtiği anda yüzünü buruşturan buruşturana.
TEMEL KARAMOLLAOĞLU: En eski muhalif o. AK Parti iktidarıyla hiç işi olmadı. Hep ayrı bir partideydi. Buna rağmen ona bile tam olarak itimat edilmiyor. İktidar hinterlandının içinde olarak algılanıyor. “Dışarlıklı” muamelesi görüyor. Katlanılıyor. İdare ediliyor.
BÜLENT ARINÇ: Muhaliflerin işine yarayacak nutuklar atsa bile olmuyor, olamıyor. “Kral çıplak diyelim” dese bile kabul görmüyor. “İktidara vuruyor, yararlanalım” bile denmiyor. Kapılarından santim girmesine bile tahammül etmiyorlar. İstemiyorlar. Bir türlü şirin olamıyor yani. Ne yapsa nafile.
ABDULLAH GÜL: Çoktandır sesi çıkmıyor. Köşesine çekilmiş durumda. Etliye sütlüye pek karışmıyor. Fakat buna rağmen ne zaman adı geçse bütün muhaliflerin yüzünde öfke çiçekleri açıyor. O kadar ki... Aday olarak ismini telaffuz eden bile kalmadı.
Paylaş