Paylaş
Bütün bir seçim süreci boyunca...
- Kılıçdaroğlu’nun propaganda ekibinden daha fazla çalıştılar.
- Kılıçdaroğlu adına sağa sola cevaplar yetiştirdiler.
- Gazetelerinin birinci sayfalarını CHP afişi gibi hazırladılar.
- Kılıçdaroğlu güzellemesi yapmalara doyamadılar.
- Kılıçdaroğlu uğruna çeşitli manipülasyonlar yaptılar.
- “Kılıçdaroğlu aldı götürdü, bitti bu iş” diye güya haber verdiler.
*
Kılıçdaroğlu kazansaydı.
Bu büyük zafer destanından kendilerine muazzam paylar çıkaracaklar, zaferi sahiplenecekler, makamlardan makam beğeneceklerdi.
*
Kılıçdaroğlu kaybetti.
Bırakın yenilgiden kendilerine pay çıkarmayı; şimdi çıkmış, hepsi bir ağızdan “Kılıçdaroğlu başaramadı, istifa etmeli” diye haykırıyorlar.
*
Gazetecilik yerine siyasetçilik yapmanın bir bedeli vardır. O bedel de mağlubiyete ortak olmaktır.
*
CHP’nin ekran yüzleri... CHP’nin kalemşorları...
Mağlubiyeti anadan öksüz, babadan yetim bırakmamalılar. Mağlubiyeti tek başına Kılıçdaroğlu’nun sırtına yükleyip sıvışmaya kalkmamalılar.
*
“Başaramadık” diye medyadan istifa etmek, ekranlardan çekilmek bir yoldur mesela.
*
Bu yol zor geliyorsa...
“Siyaseti beceremedik, elimize yüzümüze bulaştırdık. Bırakın profesyonel mesafeyi, asgari mesafeyi bile unuttuk. Pişmanız. Nedamet getiriyoruz” falan diye esaslı bir özeleştiri verebilirler.
*
İkisini de yapamıyorlarsa hiç değilse “Kılıçdaroğlu istifa” derken biraz mahcup olmayı deneyebilirler.
DEMİRTAŞ OLAYI
HDP gibi bir partinin öncü isimlerinden birinin “Aktif politikayı bırakıyorum” demesi, çok ama çok zordur.
Nedenlerini sıralamaya gerek yok.
Bu açıdan Selahattin Demirtaş’ın “Aktif politikayı bırakıyorum” demesi çok önemli.
*
Gerçi “Bu aşamada bırakıyorum” diye bir açık kapı bıraktığını ve bunun da akla Teoman’ın müziği bırakma yöntemini getirdiğini de atlamamak lazım tabii.
ALİ KOÇ İLE KILIÇDAROĞLU ARASINDAKİ BENZERLİKLER
- İkisi de yenilgilere karşı bağışıklık kazanmış durumda.
*
- İkisi de her durumda önümüzdeki maçlara bakmaya teşne.
*
- İkisi de istifa etmeyi görevden kaçmak olarak görüyor.
*
- İkisinin de dağarcığında “istifa” diye bir kelime yok.
*
- İkisi de mazeret bulmakta çok mahir.
*
- İkisi de kendilerinden ziyade kazananı yorumlamaya meraklı.
BİR SEÇİM KAZANMA MAKİNESİ OLARAK TAYYİP ERDOĞAN
- Tek kişilik bir ordu gibi.
*
- Kitleyle arasında büyülü bir bağ var.
*
- Kalabalığı görünce bambaşka biri oluyor.
*
- Hiçbir boşluk bırakmamak gibi özelliğe sahip.
*
- Rakibinin açıklarını çok iyi fark ediyor.
*
- Tekrar etmekten asla kaçınmıyor.
*
- Toplumu çok iyi tanıyor.
*
- Kahvehane muhabbetlerini sezgisel olarak tahmin edebiliyor.
*
- Kimleri dışlayıp, kimleri sarıp sarmalayacağını çok iyi biliyor.
*
- Düşman edinmekten hiç çekinmiyor.
*
- Meydan okuma konusunda üstüne yok.
KAYBETMEYE İYİ GELECEK ŞEYLER
- İnkâr aşamasını hemen terk edip hızla kabullenme aşamasına geçmek.
*
- “Benim tuzum kuru”, “Ekonomi batacak” türü avuntularla vakit kaybetmemek.
*
- Öfke aşamasında hemen bir AK Partiliyle arkadaş olmak.
*
- Gaz verenlerden, umut pompalayanlardan uzak durmak.
*
- “Bir daha kendimi bu denli kaptırmayacağım” diye yemin etmek.
*
- Halk TV, Sözcü gibi depresyon aşılayan mecralara bir süre mesafe koymak.
*
- “21 yılda yapmadıklarını niye şimdi yapsınlar?” diye fikir yürütmek.
*
- Twitter’ın yüzüne bile bakmayıp Insta’ya yoğunlaşmak.
*
- Dombra’dan keyif alıp arada “Türkiye Yüzyılı Başlıyor” diye mırıldanmak.
ÖMER ÇELİK’TEN ÜZÜLENLERE
ŞÖYLE demiş AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik:
*
“Burası hepimizin vatanıdır. Hiçbir vatandaşımızın incinmesini, üzülmesini istemeyiz. Kendi düşüncesinin seçimlerde kaybettiğini düşünenler şunu unutmasın: Türkiye büyük ülkedir. Hiç kimse bir diğerinin hayat tarzının üzerinde baskı kuramaz. Hangi partiye oy vermiş olursa olsun, her vatandaşımızın desteğine, nefesine, gayretine ihtiyacımız var. Seçimlerde siyasi rekabet söz konusudur, husumet söz konusu değildir. Kaybeden adaylardır, hangi partiye oy verirse versin bütün vatandaşlarımız kazanmıştır.”
*
Tek kelimeyle muhteşem bir açıklama. İşte ihtiyacımız olan yaklaşım budur. Teşekkürler Ömer Çelik. Çok teşekkürler.
AK PARTİ İSTANBUL’U YENİDEN KAZANABİLİR Mİ?
- Ta en başından beri doğru dürüst bir Ekrem İmamoğlu politikasını bir türlü oluşturamadılar. Bunu başarabilirlerse kazanabilirler.
*
- İktidar diliyle değil, muhalefet diliyle olaya yaklaşmaları gerekiyor. Bu yaklaşımı inandırıcı biçimde hayata geçirirlerse kazanabilirler.
*
- Rakibi ciddiye alarak, rakibi küçümseme yanlışına düşmeyerek, rakibin doğrularını da yanlışlarını da ifade ederek yürürlerse kazanabilirler.
*
- İktidarda olmanın getirdiği avantajları, rakibe karşı orantısız ve haksız biçimde kullanmamaları gerekiyor. Yaparlarsa kazanabilirler.
*
- Vicdan sahibi insanlara, “Bunlar rakibe haksızlık yapıyorlar, bunlar rakiplerini mağdur ediyor” dedirtmezlerse kazanabilirler.
*
- Genç, dinamik, enerjik, projeci, çözüm odaklı bir adaya ihtiyaçları var. Kendi aralarında birlik olup böyle bir adayın arkasında dururlarsa kazanabilirler.
BUNDAN BÖYLE
- Bundan böyle... Dört küçük sağ parti, “Alacağımızı aldık” deyip CHP’nin kapısından bile geçmez.
*
- Bundan böyle... CHP’den her kim “Babacan’la, Davutoğlu’yla birlik olalım” falan dese... Resmen taşlanır.
*
- Bundan böyle... HDP, cısss bir parti. Kendisine yaklaşılması öyle kolayca alınacak bir karar olmaz.
*
- Bundan böyle... “Bakan olacağım, cumhurbaşkanı yardımcısı olacağım” diyerek milletvekilliği adaylığından feragat eden pek çıkmaz.
*
- Bundan böyle... Hiçbir aday, ittifakındaki partilerin olası oylarını alt alta koyup toplayarak yola çıkmaz.
Paylaş