Paylaş
Çalıştay falan düzenlenmedi.
“Şak” diye son verildi ayıba.
*
Siyer dersinin seçmeli olarak okutulması için...
Çalıştay falan düzenlenmedi. “Şak” diye kondu o dersler.
*
Kamuda türban yasağının son bulması için...
Çalıştay falan düzenlenmedi.
“Şak” diye verildi hak.
*
Kısacası...
Muhafazakâr kesimin tarihi sorunlarını çözmek için...
Çalıştay falan düzenlenmiyor.
“Şak” diye çözülüyor tüm sorunlar birer birer.
*
Fakat... Ama... Lakin...
Söz konusu “Alevi yurttaşlarımızın hakları” olduğunda...
Akla ilk gelen şey çalıştay oluyor.
*
Muhafazakârın hakkı söz konusu olduğunda...
“Şak” diye ver.
Alevinin hakkı söz konusu olduğunda...
“Çalıştay malıştay” diye ipe un ser.
*
Senin adaletin bu mu ey adaletin ve kalkınmanın partisi?
Bir klişeyi canlandıralım: El âlem uzaya çıkarken
- EL âlem uzaya çıkarken... Biz bin odalı sarayın koridorlarında kayboluyoruz.
*
- El âlem uzaya çıkarken... Biz işçisini öldürmeyen işadamına ödül veriyoruz.
*
- El âlem uzaya çıkarken... Biz hâlâ Fatih Terim’e mahkûmuz.
*
- El âlem uzaya çıkarken... Biz ağaçları kesiyoruz.
*
- El âlem uzaya çıkarken... Biz kimin kime hangi algı operasyonunu çektiğini bulmakla uğraşıyoruz.
*
- El âlem uzaya çıkarken... Biz alt dudak/üst dudak tartışması yapıyoruz.
*
- El âlem uzaya çıkarken... Biz IŞİD’in kestiği kelleleri seyre dalıyoruz.
*
- El âlem uzaya çıkarken... Biz birbirimizden nefret etmekle meşgulüz.
*
- El âlem uzaya çıkarken... Biz kaçak kat çıkıyoruz.
‘9’u 5 geçe’nin bana öğrettiği 5 şey
- BİR: Kimse yazıyı okumuyor, kimse “adam ne demek istemiş” diye iki dakika çaba sarf etmiyor, kimse anlamak istemiyor. Başlığı okuyor ve dalıyor yoruma...
*
- İKİ: Saygı ve sevginin zorlama ile olmayacağına kimsenin aklı kesmiyor... En değerli saygı ve sevginin zorlama olmaksızın sergileneceğine kimse inanmıyor.
*
- ÜÇ: Hoşgörüsüzlük ve farklı fikre tahammül konusunda Atatürkçü kesim ile iktidarcı kesim birbiriyle yarışabilir ve ikisi de birinciliğe oynar.
*
- DÖRT: Hem “tabii ki kalkacaksın ayağa aslanım” diye racon kesip hem de demokrat olunabileceğine inanabilen çok insan var.
*
- BEŞ: En başta Atatürkçüler, Atatürk’ün istediği “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesiller yetişmesini istemiyor.
Birinin yolu açık olsun, diğeri aramıza hoş geldi
CÜNEYT ÖZDEMİR: Çok izlenen televizyon kanallarında habercilik, uzun süredir büyük rekabet alanı olmaktan çıkmış, geçiştirilen bir alan haline gelmişti. Cüneyt Özdemir’in CNN Türk’teki programını bırakıp Kanal D Haber’i sunmaya başlaması, dikkatlerin yeniden televizyon haberciliğine çevrilmesine yol açacak bir gelişme... Cüneyt Özdemir bunu sağlayacak yetkinlikte bir habercidir. Kendisine yolun açık olsun diyorum.
*
MİRGÜN CABAS: CNN Türk’te Cüneyt Özdemir’in bıraktığı bayrağı Mirgün Cabas devraldı. Televizyon haberciliğinin deneyimli isimlerinden Mirgün Cabas’ı yakında CNN Türk ekranlarında izleyeceğiz. Mirgün Cabas’ın yeniden ekranlara dönmesi, iyi habercilerin hiçbir zaman unutulmayacağının bir göstergesi... Mirgün Cabas’a aramıza hoş geldin diyorum.
Ve CHP, nihayet Dersim için özür diledi
SEZGİN Tanrıkulu, Tarafsız Bölge’de şöyle dedi:
- Ben CHP Genel Başkan Yardımcısı olarak Dersim kat-
liamı için özür diliyorum.
- CHP adına özür diliyorum.
- Özür dilemekle yetinmiyor, Meclis’in bu konuyu araştırmasını istiyorum.
*
Bu durumda...
CHP’ye şu soruları sormamız kaçınılmaz olmuştur:
*
- Madem sonunda bu cümleleri söyleyecektiniz, neden ilk başta söylemediniz?
- Neden Erdoğan’dan sonra Davutoğlu’nun bu konuda size yüklenmesine fırsat verdiniz?
- Bu kadar basit bir duruşu en başta ortaya koysaydınız, Dersim sizin için yumuşak karın olur muydu?
- Erdoğan’a ve Davutoğlu’na Dersim üzerinden yürüme imkânını neden verdiniz?
Çaptan düşmeyi nereden anlarsın?
BİR ünlünün çaptan düştüğünü nereden anlarsın?
*
Cevap veriyorum:
Kendisinden daha ünlü hale gelmiş olan yeni ünlü hakkında...
“Benim hikâyemi çalıp film yaptı” diye iddiada bulunmasından...
*
Bakınız: Levent Kırca’nın Cem Yılmaz için, “Pek Yakında filminin hikâyesini benim Son adlı filmimden çaldı” diye açıklaması.
Paylaş