Paylaş
Evde para istiflemek... Villalar peşinde koşmak... Milyon dolarları sıfırlamaya çalışmak...
Gibi ağır ve vahim ithamlar söz konusu.
Bunların alayı iftira ise...
Kendine güvenen bir siyaset adamı ne yapar?
*
- İftirayı açığa çıkaracak somut delilleri koymaz mı milletin önüne?
- “Yeryüzünün hangi mahkemesini getirirseniz getirin, benim ve çocuklarımın milletin kör kuruşuna el uzattığımızı kanıtlayamazsınız” diye meydan okumaz mı?
- O telefon kaydında bir üçkâğıt varsa... O üçkâğıdı ortaya çıkaracak her şeyi yapmaz mı?
- Montaj varsa montajı kanıtlayamaz mı?
- Elindeki devlet imkânlarını bunun için kullanmaz mı?
- Sadece kendisine inanmaya zaten hazır olanları değil, kendisine inanmaya hazır olmayanları da ikna edecek bir kanıt ortaya koymaz mı?
- “Benim ve çocuklarımın evimde asla milyon dolarlar, milyon Euro’lar istiflenmemiştir” diye haykırmaz mı?
*
Oysa bakıyoruz:
- “Paralel” deniyor, başka da bir şey denmiyor.
- “Montaj” deniyor, başka da bir şey denmiyor.
- “Nasıl olsa halkın bunlardan haberi yok” diye avunuluyor.
- “Nasıl olsa bana inananlar, bunlara inanmaz” diye avunuluyor.
- “Nasıl olsa halkın bir bölümü barış süreci nedeniyle buna ses etmez” diye avunuluyor.
- “Çok oy alırsam bütün bunlar unutulur” diye seçime abanılıyor.
- “İstiklal Mücadelesi” gibi büyük, çok büyük laflarla konu unutturulmaya çalışılıyor.
*
Kısacası ithamlarla esaslı bir şekilde hesaplaşmak yerine boğuntuya getirerek yırtmak gibi bir strateji izleniyor.
Bu strateji tutmaz.
Çünkü...
Bu halk ne koyundur, ne de bidon kafa.
Sarıgül’ün yumruğu
MUSTAFA Sarıgül kendisini protesto eden bir vatandaşa yumruk atarak...
Hoşgörüsüzlüğünü, tahammülsüzlüğünü, şiddete olan temayülünü ortaya koymuştur.
Şiddetle kınıyorum, ayıplıyorum, protesto ediyorum.
*
“Sıkıyorsa Sarıgül’ün yumruğunu da yazsana” diyen yandaşa not:
Sen beni “milyon dolarlar karşısında duymazdan gelmeyi tercih edip Sarıgül’ün yumruğu karşısında aslan kesilen tosuncuk” mu sandın?
Bunları yeni mi öğrendin usta?
FETHULLAH Gülen’in çoluğu çocuğu yokmuş.
İyi de yüce liderimiz...
Sen Gülen’in çoluğu çocuğu olmadığını yıllardır biliyordun.
Neden bu zamana kadar katıldığın herhangi bir “Türkçe Olimpiyatları”nda “Onun çoluğu çocuğu yok” demedin?
*
Fethullah Gülen, Papa ile el ele kol kolaymış.
İyi de sevgili büyüğümüz...
Sen Gülen’in Papa ile görüştüğünü senelerdir biliyordun.
Neden Zaman gazetesinin düzenlediği törenlerinden birine gittiğinde bu konuyu açmadın?
*
Fethullah Gülen, Bediüzzaman’ın kıyısına bile yaklaşamazmış.
İyi de dünya lideri...
Madem böyle düşünüyordun.
Neden TUSKON’un toplantılarından birine gittiğinde bundan söz etmeyi aklının ucundan bile geçirmedin?
*
Fethullah Gülen, başörtüsüne “füruat” demiş.
İyi de ulu liderimiz...
Bunu senelerdir biliyordun.
Neden Cemaatçiler sana bir şey istemek için geldiklerinde “Ne istiyorsanız veririm” demek yerine, “Siz başörtüsüne füruat demiştiniz, hadi uzayın” demedin?
*
Fethullah Gülen, 27 Şubat’a direnmemiş.
İyi de büyük usta...
1997’den beri biliyordun bunu.
Neden o günden beri Cemaat’in yüzüne karşı ya da arkasından bu bilgini paylaşma cesaretini göstermedin?
Hüseyin Çelik’ler, Bülent Arınç’lar
ARTIK...
*
- Başbakan’la tam bir söylem birliği içine giremiyorlar. İsteseler de yapamıyorlar bunu.
- Başbakan kadar net ve sert olamıyorlar. İstiyorlar olmayı ama bir şey engelliyor onları.
- Tekliyorlar. Eskisi gibi gürül gürül akamıyorlar.
- Ne zaman hakiki bir soruyla karşılaşsalar... Azıcık da olsa duraklıyorlar.
- Milyon dolarları açıklasalar bile pahalı saati açıklayamıyorlar.
- Her şeyi açıklasalar bile Reza’nın tahliyesini açıklayamıyorlar.
- Cemaat’e ölümüne yüklenemiyorlar.
- Eskiden olduğu gibi hemen ve derhal meselenin özüne gelemiyorlar.
- “Paralel tamam ama peki ya yolsuzluklar?” denildiğinde... Üzerlerine bir mahcubiyet geliyor.
- Fıkralar, şakalar, komiklikler... Pek yapamıyorlar.
- “Hiçbir şey olmamış gibi” yapamıyorlar. Çabalasalar da yapamıyorlar.
Erbakan’ın 10 özelliği
PAZAR günü Ankara’da Saadet Partisi’nin düzenlediği “Erbakan’ı Anlamak Sempozyumu”na katıldım. Milli Gazete Ankara Temsilcisi Mustafa Yılmaz’ın yönettiği panelde Ali Bulaç’la birlikte Erbakan’ı anlattık. Ali Bulaç “Tarihten bugüne Erbakan’ın misyonu” üzerinde durdu. Ben de “Erbakan Hocamız mühendisti, her konuyu maddeler halinde anlatırdı, ona öykünerek sizlere Erbakan’ın 10 özelliğini anlatacağım” dedim ve 10 madde sıraladım.
Biraz kısaltarak aktarıyorum:
*
BİR -
HİTABET: Cama bakmadan konuştuğu halde tek bir cümlesi bile hatalı değildir. Bağırıp çağırmadan konuşarak da dinleyenleri etkiler.
İKİ -
KARARLILIK: Yılmaz. Yılgınlığa kapılmaz. Küsmez. En umutsuz anlarda bile umut doludur. Karamsarlık kitabında yazmaz.
ÜÇ -
NEZAKET: Nefret edenleri bile “Erbakan nezaketi” diye bir şeyin olduğunu bilirler. İçselleştirilmiş bir nezakettir onun nezaketi. Asla sırıtmaz.
DÖRT -
MOTİVASYON GÜCÜ: Partisinin sokak sorumlusunun kendisini en az genel başkan yardımcısı gibi hissetmesini sağlar. Böyle bir motivasyon ustasıdır.
BEŞ -
ÖRGÜTÇÜLÜK: Apartman apartman, sokak sokak örgütlenmek nedir, bunu bilir. Örgütçülüğün gerektirdiği sabır onda fazlasıyla vardır.
ALTI -
VEFA: Kimlerle başlamışsa onlarla yoluna devam eder. Kimseyi yarı yolda bırakmaz. Adam satmaz. Gidenler hep bırakanlardır, o bıraktırmaz.
YEDİ -
YETKİ VERME: Adam yetiştirir. Yetki verir. Adam yetiştirmekten ve yetki vermekten çekinmez. Özgüveni tamdır.
SEKİZ -
CEMAATLERE BAKIŞ: “İslami cemaatlerle barış” onun temel ilkesidir. Cemaatler ona karşı çıksalar bile... Onun ağzından tek bir kötü sözcük bile çıkmaz.
DOKUZ -
EŞSİZ MİZAH: Kendine özgü mizah anlayışı vardır. Hazırcevaptır. Buluşlarıyla karşısındakini sersemletir.
ON -
SORUMLULUK: Kindar değildir. Kin tutmaz. İntikamcı değildir. İntikam hazırlıkları yapmaz. Pusu kurmaz. Nefret etmez. Öfkesine yenik düşmez.
Paylaş