Paylaş
Erbakan Hoca’nın başbakan olduğu günün akşamı.
*
Erbakan Hoca, başbakanlığının ilk akşamında Zahid Akman ile benim yaptığım programa çıkacak. Yayını Hoca’nın Balgat’taki evinden gerçekleştireceğiz.
*
Sürpriz!
Hoca, aile efradıyla birlikte programa çıkma kararı almış. Eşi Nermin Hanım, kızları Elif, Zeynep ve oğlu Fatih’le birlikte.
*
Hoca’nın evine ayakkabılarımızı çıkarıp uzatılan terlikleri giyerek girdik.
O da ne? Benim ayağımda beyaz çoraplar var.
Terlik olgusu, beyaz çorapların altını kalın kalın öyle bir çizmekte ki benim beyaz çoraplar bas bas bağırmakta.
*
Sonra yıllar içinde bu beyaz çorap üzerinden bana çok yüklendiler.
Bilhassa Melih Gökçek bunu diline doladı.
Ukala ve küstah bir Tom Ford edasıyla beni aşağıladı da aşağıladı. “Beyaz çoraplı” falan diye lakap taktı bana.
*
Sadece beyaz çorap mı?
O akşam giydiğim ceket de korkunçmuş. Kravat feci bir desene sahip. Gömlek krem.
*
Stil ikonu ya da stil koçu değildim. Kendi halinde bir gazeteciydim.
Burjuva bir aileden gelmiyordum.
Sonuçta muhitimizdekiler nasıl giyiniyorsa ben de öyle giyiniyordum.
*
Neyse... Gelelim o akşamla ilgili gözlemlerime:
*
Erbakan Hoca, öyle başat bir karakterdi ki aile efradı o başat karakterin gönüllü etkisi altındaydı. Çekingenlik vardı hepsinde. Yanlış bir şey söylemekten çekiniyorlardı.
O günlerde 17 yaşında olan Fatih ise ailenin en çekingeniydi.
*
Şimdi nereden çıktı bu beyaz çoraplı akşamın öyküsü?
Şuradan:
*
Geçenlerde Hürriyet’in tepesinde yer alan haberin başlığı şöyleydi:
“Beyaz çorabın dönüşü.”
*
Spotta yer alan ifadeleri veriyorum:
“80’lerin vazgeçilmezlerinden beyaz çorap, ilerleyen yıllarda ‘kıro’ ilan edilmiş ve hayatımızdan çekilmişti. Şimdi yine stil ikonlarının defilelerinde boy gösteriyor. Takım elbise altına dahi giyenler var. Yalnız yine de dikkatli kullanmakta ve ‘cool’ çizgisinden ‘kıro’ çizgisine düşmemekte fayda var.”
*
Bu haberi gören Toygun Atilla, yönettiği internet sitesinde konunun üzerine hemen atlamış. “Beyaz çorap akımının yaşayan efsanesi Ahmet Hakan’ın yönettiği Hürriyet, ‘beyaz çorabın geri dönüşünü’ birinci sayfasından duyurdu” diye biraz matrak bir habere imza atmış.
*
Vay arkadaş. Ne talihsiz adammışım ben.
*
Beyaz çorap sahalara muhteşem bir geri dönüş yaparak kendini kurtardı, bir.
*
Fatih siyasette dikkat çeken bir isim haline gelerek ergen tutukluğunu üzerinden mis gibi attı, iki.
*
Ve olan bana oldu:
Beyaz çorap üzerime yapıştı kaldı. Adımı beyaz çoraptan bir türlü kurtaramadım.
Hay bin kunduz!
*
Demek ki annem boşuna demiyormuş, “Herkes kendini kurtarır, olan sana olur” diye.
BÜTÜN KEDİLER ADINA ERDOĞAN’A TEŞEKKÜR
ASANSÖRDE zavallı bir kediyi tekmeleyerek öldüren adamı artık herkes biliyor.
*
Gözleri gözümün önünden hiç gitmeyen kediciği, canice öldüren adamın adı: İbrahim Keloğlan.
Bu cani, serbest kalmıştı. Üstüne üstlük kendisine iyi hal indirimi yapılmıştı.
*
İşte bu olay üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gece yarısı Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’u arayıp “Nasıl olur böyle bir şey” demiş.
*
Bu duyarlılığı için bütün kediler ve kediciler adına Erdoğan’a bin teşekkür.
POLEMİK NEDİR NASIL YAPILIR
- Polemik çok ciddi bir iştir. Bu işi çok ama çok ciddiye alacaksın.
- Matematiksel gideceksin. Dört başı mamur bir şekilde yükleneceksin.
- Yarı haklı olduğun yerden değil sonsuz haklı olduğun yerden vuracaksın.
- Samimi olacaksın. Samimiyetsiz polemik, hemen hissedilir.
- Öyle bir polemik yapacaksın ki sana karşı olanlar bile sana hak verecek.
İLİŞKİ DURUMU NEDİR
CHP ile DEM arasında üç tür ilişki söz konusu olabilirdi:
*
- BİR: Açık ve tam ilişki.
- İKİ: Sınırlı ve yarı ilişti.
- ÜÇ: Sıfır ilişki.
*
Bu seçimde bunlardan hangisi hayata geçirilmiş durumda?
*
Cevap veriyorum:
İkincisi. Yani sınırlı ve yarı ilişki.
SEÇİM NEREDE KAZANILMAZ
ELİMDEN gelse bütün adaylara, “Şu cümleyi deftere bin iki yüz elli beş kere yazma” ödevi veririm:
*
Seçim sosyal medyada kazanılmaz. Seçim sosyal medyada kazanılmaz. Seçim sosyal medyada kazanılmaz.
“NARCOS MEKSİKA” İZLEDİKTEN SONRA MIRILDANDIKLARIM
- Meksika müziği çok iyi.
- Taco diye bir şey var Meksika’da. Bizim dürüme denk düşüyor.
- Uyuşturucu kaçakçıların en büyük sorunu: Gözlerinin bir türlü doymaması.
- Kaçakçılık ve ihanet... Etle tırnak gibi.
- ABD ile sınır komşusu olmak, bir ülkenin talihsizliğidir.
- Meksika’nın desenli gömlekleri pek bir sevimli.
- İnsan nedense kendini Sinaloa karteline yakın hissediyor.
Paylaş