Ben de Erdoğan gibi düşünüyorum ama

BEN de Başbakan Erdoğan gibi düşünüyorum...

Bence de...

Türbanın siyasal simge olup olmamasının hiçbir önemi yoktur...

Bence de...

Türban, isterse siyasal simge olarak kabul edilsin, yasaklanamaz.

Bence de...

"Türban mademki siyasal simgedir, o halde yasaklanmalıdır" yaklaşımı kabul edilemez...

Ve fakat...

"İki husus" var ki...

Başbakan Erdoğan ile aramda oluşan bu fikri mutabakatı darmadağın ediyor!

* * *

O iki husustan birincisini şöyle izah edebilirim:

AKP çevrelerinden biz şu ana kadar "türban" konusunda ne duyduk?

Ne duyacağız?

"Kurumsal mutabakat ararız" cümlesini duyduk...

Başka?

"Türban sadece yüzde 2.5’un meselesidir" cümlesini duyduk...

Başka?

"Biz türban konusunda bir vaatte bulunmadık" cümlesini duyduk...

Peki ne oldu da "ılıman mı ılıman" gidilirken...

Birdenbire "Tamam kardeşim, siyasal simgeyse siyasal simge... Hiç fark etmez! Serbest bırakılacaktır" noktasına geliniverdi?

Yoksa...

"İslami camia" ile AKP arasında gizli bir "Şimdilik sesimizi çıkarmayalım... Ilıman gidelim... İleride güçlenince kimseden korkmadan adımlarımızı atarız" anlaşması mı vardı?

Ve yeterince güç kazanıldığına iman edilince kartlar mı açıldı?

Benim itirazım işte bu noktada...

Olaylara ilkesel değil de taktiksel yaklaşmaya itiraz ediyorum ben.

Ilıman gidilirken "yüzde 47’nin efsunu"na kapılarak meydan okumanın eşiğine gelmenin hiç de şık kaçmadığı düşüncesindeyim.

Ayrıca...

Bu tutumun, "gizli ajanda kuşkusu" taşıyanların kuşkularını haklı olarak derinleştirdiği kanaatindeyim.

Erdoğan ile aramdaki fikri mutabakatı bozan "ikinci husus" ise şudur:

Bu zamana kadar türban karşıtı çevreler, Erdoğan ve arkadaşlarını "Türban siyasi simgedir ve bu nedenle yasaklanabilir" diye sıkıştırdıklarında...

Erdoğan ve arkadaşları hep, "Hayır! Hayır! Katiyen siyasi simge değildir... Vallahi değildir, billahi değildir... Türban inancın gereğidir" diye feryat ettiler.

Çünkü...

Türbanın siyasi simge olduğunun kabul edilmesinin, yasakçıların eline mühim bir koz vereceğini düşünüyorlardı...

Bu nedenle AKP çevrelerinden şu ana kadar, "Siyasi simge olsa da fark etmez... Siyasi simge olması yasaklanmasını gerektirmez" gibi cümleler duymadık.

Hatta bazı aydınlar, "Evet, simgedir... Var mı diyeceğiniz?" diye türbana destek çıkışları yaparken, Erdoğan ve arkadaşları, bu topa girmekten kaçındılar...

Yani...

Dün "taktik" açıdan söylemeyi uygun bulmuyorlardı...

Bugün ise buluyorlar.

Ben işte bu taktikselliğe itiraz ediyorum.

BAZI YAZARLAR İÇİN ALBÜM PROJELERİ

ALİ BULAÇ: Bir yüzü "devrim marşları", bir yüzü "Fethullah Gülen şiirlerinden bestelenmiş şarkılar" olan bir kaset çalışması...

OKTAY EKŞİ: Bir filarmoni orkestrasının seslendireceği Karadeniz türküleri... "Ordu’nun Dereleri" adlı türküye özel ihtimam gösterilecek.

MEHMET ŞEVKET EYGİ: 17. yüzyıl Klasik Türk Müziği’nden ağır ve yeknesak 10 şarkılık bir albüm... Albümün en başında Eygi’nin kendi sesinden "Görgüsüzlük din değildir" başlıklı bir manifesto...

BEKİR COŞKUN: Islıkla çalınan 10 Cumhuriyet Marşı...

ABDURRAHMAN DİLİPAK: Bestesini kendi yaptığı "10 İslami arya"dan oluşan bir albüm... Kapağında ise Abdurrahman Dilipak imzalı bir modern fotoğraf yer alırsa fıstık gibi olur...

RUHAT MENGİ: Yalın, Çelik, Kenan Doğulu, Erol Evgin gibi sanatçılardan "Seçme Eserler"in yer alacağı, "Türkiye’nin en laik popçularından 10 direniş şarkısı" başlıklı bir albüm... "Çıktık Açık Alınla..." albümün en sonunda "Laik popçular korosu" tarafından seslendirilecek.

AHMET TAŞGETİREN: "Sordum Sarı Çiçeğe" ile başlayıp, "Göçtü Kervan Kaldık Dağlar Başında" ile biten ve adı "Ruhumu saran 10 ilahi" olan bir albüm...

YUSUF KAPLAN: 10 öfkeli Pink Floyd şarkısı...

EMRE KONGAR: Cemal Reşit Rey, Ulvi Cemal Erkin, Ahmet Adnan Saygun, Hasan Ferit Alnar ve Necil Kazım Akses’ten oluşan "Türk Beşlileri"nin bestelerinden bir albüm... Dikkat: Satış kaygısı bir tarafa bırakılacak.

NAZLI ILICAK: Tamamı Meyra şarkılarından oluşan bir albüm... Albüm için "Gelinimden Seçtiğim Şarkılar" adı harika olur...
Yazarın Tüm Yazıları