Baykal’a bir iyi iki kötü haber

ÖNCE kötü haberle başlayalım:

Baykal’ın ortaya attığı "Cumhuriyet milli mücadele ile kazanıldı, sandıkta kaybedilmeyecek" sloganı, maalesef CHP’ye değil AKP’ye yazar.

Neden mi?

Vatandaşın büyük bölümü AKP’nin "cumhuriyet düşmanı" olduğuna inanmıyor da ondan.

(Bakınız: Vatan Gazetesi’nin yaptırdığı son anket. AKP yüzde 38’e yaklaşmış.)

Yani...

"Biz cumhuriyetçiyiz, onlar cumhuriyet düşmanı" şeklinde bir cepheleşme bu toplumda tutmaz, tutmuyor.

Vatandaş, "cumhuriyet" üzerinden yapılan cepheleştirme girişimlerine tıpkı Engin Ardıç gibi yaklaşmaktadır: "Ne yani AKP bir Yunan partisi midir?"

Hatta...

"Milli Mücadele ile kazandık, sandıkta vermeyiz"
şeklindeki iddialı sözler, AKP’yi bir kez daha "haksızlığa uğramışlık" görüntüsüne sokar ki, vatandaşın mağdura nasıl yaklaştığı 3 Kasım’daki tecrübeyle sabittir.

***

Gelelim iyi habere:

Tamam, cumhuriyet üzerinden cepheleştirme girişimi bir partiyi abat etmez ama süründürmez de...

"Cumhuriyetçiler bize gelsin, cumhuriyet düşmanları onlara gitsin" sloganı, CHP’nin erimesini bir parça durdurur.

CHP dışındaki laik ve cumhuriyetçi partilerin önünü keser.

AKP’nin "cumhuriyet düşmanı" olduğuna inanan vatandaşların, "Aman oyumuz boşa gitmesin" diye CHP’ye yönelmelerini sağlar.

Ancak bunun sağlayacağı artı değer sınırlıdır.

Öyle sanıldığı gibi "merkezdeki sağcılar" CHP’ye akın etmez.

(Yine bakınız: Vatan Gazetesi’nin yaptırdığı anket. CHP oyları yüzde 15’lerde!)

***

Bir mesele daha var:

Baykal, "Yunanistan’da sağcılar iktidarda ama uzlaşma için bir sosyal demokratı cumhurbaşkanı yaptılar" dedi ya...

Bu açıklama "Baykal Cumhurbaşkanı olmak istiyor" diye yorumlandı.

Eğer Baykal, "Önümüzdeki günlerde konjonktür öyle bir ters döner, belki de AKP’liler beni Çankaya’ya gönderir" diye bir hayal kuruyorsa, fena halde düş kırıklığına uğrayacağını bilmelidir.

Çünkü konjonktür bir sosyal demokratın Çankaya’ya çıkmasını gerekli kılacak kadar ters dönse bile, o sosyal demokrat Baykal olmayacaktır.

Unutmayalım: Hiçbir AKP’li, cumhuriyet üzerinden cepheleşme yaratan bir CHP’liyi Çankaya’ya çıkarmaz.

Yani Hikmet Abi olur, Derviş olur, ne bileyim Ertuğrul Günay olur, İsmail Cem olur ama Baykal asla olmaz.

THY’ye dair

BİR: Antalya’da otelin lobisindeyiz. CNN Türk Program Müdürü Aslı Öymen İstanbul’dan yeni gelmiş. Kendisine soruyoruz: "Yolculuk nasıl geçti?" Cevap hepimiz için acayip şaşırtıcı: "Vallahi iki sıra dışı olay yaşandı: Uçak rötar yapmadı ve uçakta ikram edilen sandvicin içindeki peynir bozuk çıkmadı." Hep birlikte verilen bu bilginin "haber değeri" taşıdığı konusunda karar kılıyoruz.

İKİ: Havalimanlarında rötarlar nedeniyle sürünenler! Bu bilgi sizin için. Meğer 2006 yılı Türk Hava Yolları tarafından "kalite yılı" ilan edilmiş! Türk Hava Yolları’ndan dün yapılan bir açıklamada "Kurumumuz 2006’yı kalite yılı ilan etmiştir" cümlesi de başlı başına "haber değeri" taşımıyor mu?

ÜÇ: Pek kıymetli Türk Hava Yolları yöneticileri! İç hat uçuşlarında yolcularınıza, bir sandviç, bir belediye suyu ve Ülker’in "Halley" adlı gofretimsi ürününü ikram etmektesiniz. Bu şekilde "müthiş" bir tasarruf sağladığınızı düşünüyorsunuz. "İkramdan kısarak" elde edilen tasarrufla yılsonu şirket kárı ne kadar kabarır bilemiyorum. Ancak bildiğim bir şey var, o da şu: Böyle bir ikram tarzı, sizin uçak yolculuğu kültüründen habersiz olduğunuza delalet eder.

DÖRT: TRT’de katıldığı programda Başbakan Erdoğan’a, "Türk Hava Yolları hakkındaki şikayetler" de soruldu. Erdoğan cevaba başlamadan, "İşte şimdi yine medyayı suçlayacak" dedim. Ama fena halde yanılmışım. Çünkü Erdoğan, soruyu yanıtlarken ne "savunmacı" oldu, ne de kendi atadığı kişilerin beceriksizliklerini perdelemeye çalıştı. Bence bunun da "haber değeri" var.
Yazarın Tüm Yazıları