Paylaş
Manşetten... Hem de kocaman.
Başlık şöyle:
“Beykoz Konakları’nda sır toplantı”.
Okuyoruz yazılanları...
Şöyle deniliyor:
“Aralarında Mustafa Koç, Aydın Doğan ve Mustafa Sarıgül’ün olduğu işadamı, siyasetçi ve medya patronlarının eski siyasetçi Hüsamettin Özkan’ın evinde bir araya geldiği iddia edildi”.
Kim iddia etti? Nerede iddia etti?
Ne zaman iddia etti? Nasıl iddia etti?
Hiçbiri yok haberde.
* * *
Haber devem ediyor:
“Bir yandan yabancı ülkeler ile bazı işadamlarının açıktan destek verdiği eylemlerle ilgili soruşturmalar derinleşirken bir yandan da Türkiye’nin önde gelen işadamlarının bir araya gelerek bu olayları değerlendirdiği konuşuluyor”.
Kanıt? Yok...
Haberde adı geçenlere “Yaptınız mı böyle bir toplantı” falan diye sormak? Yok...
Peki ne var? “Konuşuluyor” deyip geçme var.
* * *
Haberi okuyunca...
Aydın Doğan’ı aradım.
Dedim ki:
“Beykoz Konakları’nda sır toplantılar yapıyormuşsunuz... Mustafa Koç, Hüsamettin Özkan, Mustafa Sarıgül falan... Doğru mu bu haber?”
Aydın Doğan’ın söyledikleri şunlar:
* * *
- İçinde bir gram bile doğru yok bu haberin... Tamamen uydurma ve hayal ürünü.
- Koç ailesi ile 50 yılı aşan bir dostluğum var. Uzun yıllar iş ortaklığım da oldu. Ayrıca otomobil bayiliklerini de yaptım. Rahmetli Vehbi Bey’i çok sever sayarım. Fakat 2013’ün Şubat ayında düzenlenen Vehbi Koç Özel Ödül Töreni’nden bu yana Mustafa Koç’u hiç görmedim.
- Mustafa Sarıgül’le de uzun bir zamandan beri görüşmedik.
- Hüsamettin Özkan arkadaşımdır, sık sık görüşürüz. Hatta cumaları namaza birlikte gideriz.
- Gazetecilerin haber yaparken en azından ufak bir araştırma yapmaları gerekmez mi? Hele de benim gibi mesleğin içinden olan birine ulaşıp iddiayı tahkik etmek gerekmez mi?
- Haberin düzeltilecek bir yanı olsa düzeltelim. Ama bu haberin neresini düzelteyim ben? İçinde bir gram bile doğru yok.
- Bu tip kulis haberleri tamamen uydurma ve hayalden yapılınca maalesef mesleğin saygınlığı da geriliyor.
- Bu arada Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek, Twitter’da toplantının detaylarında neler konuşulduğunu açıklayacağını söylemiş. Melih Bey’in yeniden Ankara belediye başkan adayı olmasını ben de isterim... Ama adaylığını garantilemek için işi, hayali ve uydurma haberlerden medet ummaya kadar vardırmasa daha iyi yapar.
Artık gündemi değiştiremiyor
ESKİDEN gündemi süper değiştiriyordu:
- “Sezaryen” diyordu, “pat” diye değişiyordu gündem.
-“Ayran” diyordu, herkes anında allak bullak oluyordu.
- “Tiyatrolar özelleşmeli” diyordu, herkes Muhsin Ertuğrul kesiliyor ve başlıyordu tartışma...
-“Dindar nesil” diyordu, ortalık kasıp kavruluyordu.
-“Muhteşem Yüzyıl” diyordu, sanal âlem yıkılıyordu.
- “Ucube” diyordu, en az on günlük mevzu çıkıyordu.
- “Kürtaj” diyordu, çarşı acayip karışıyordu.
* * *
Gayet bilinçli yapıyordu bu gündem değiştirme işini.
Başarılıydı da...
Üstelik başarısının da farkındaydı.
Bir keresinde aynen şöyle demişti:
“Bir başbakan gündem oluşturmuyorsa o görevde bulunmasın”.
* * *
Fakat gelin görün ki...
Bir buçuk aydır gündem oluşturamıyor.
Deniyor, çabalıyor, gayret ediyor ama olmuyor.
Her denemesi, her çabası, her gayreti adına “Gezi” denilen bir hayaletin çelmelerine takılıyor.
* * *
İşte bakın:
Son olarak süper bir atak yaptı.
Dedi ki:
“Vatandaşlarıma sesleniyorum, artık kredi kartı kullanmayın”.
Normalde gündemi değiştirecek muhteşem bir çıkış.
Fakat olmadı, olamadı.
* * *
Olmadı çünkü...
“Kredi kartı kullanmayın” çağrısı, herkesin aklına şu soruyu getirdi:
“Peki o zaman AVM’lerden nasıl alışveriş yapacağız?”
Biliyorsunuz, “AVM” bir buçuk aydır tehlikeli bir sözcük...
Bir yanıyla Gezi’yi hatırlatıyor...
Sonuç?
Sonuç şudur:
“Kredi kartı” çıkışıyla değiştirilmek istenen gündem, yine kıyısından köşesinden de olsa “Gezi”ye toslamış oldu.
* * *
Bir talihsizlik daha oldu.
Daha doğrusu talihsiz bir rastlantı:
“Kredi kartı kullanmayın” çağrısının yapılması ile “benzin zammı” aynı güne denk geldi.
Homurdanmalar başladı.
“Benzin çıkmış beş liranın üstüne... Sırtımızı kredi kartına dayamadan geçimimizi nasıl sağlayacağız?” şeklinde özetlenebilecek tepkiler kapladı ortalığı...
Böylece gündemi değiştirmek için yapılan o süper atak, daha çetrefilli bir “gündem maddesi”nin ortaya çıkmasına neden oldu.
Üstelik bu yeni “gündem”, öyle “kürtaj”la, “ayran”la falan değiştirilebilecek kadar suni bir gündem de değil.
Misbah Bey
ORTALIKTA yoktu Misbah Bey...
Kadir Abi ortalıktaydı, Vali Mutlu ortalıktaydı, TOMA’lar ortalıktaydı, gazlar ortalıktaydı...
Ama Beyoğlu Belediye Başkanı Misbah Bey, “Beni bu işlere karıştırmayın” dercesine toz olmuştu Beyoğlu’ndan...
* * *
Gaybubeti uzun sürmedi.
Sonunda ortaya çıktı.
Dün Galatasaray’da, “Şimdi esnaf dostu kesilenler, daha düne kadar Beyoğlu esnafını boğmak için ellerinden geleni yapıyorlardı” diye açıklama yapan esnaf temsilcisinin mekânını, açıklamanın yapılmasından sadece bir saat sonra mühürledi.
Hem de üç günlüğüne...
“Esnafımız çok sıkıntıda çok” diye ağlaşan esnaf dostlarına kapak olsun.
* * *
Kutluyoruz Misbah Bey’i...
Hem bir buçuk ay sonra da olsa varlığını belli ettiği için...
Hem de kör gözüm parmağına bir cezalandırmayı yapacak kadar cüretkâr olabildiği için.
Dindarlık ve siyaset
SİYASETÇİLER ve dindarlık denilince aklımıza hemen şöyle bir ayrım geliyor:
- BİR: Dindar siyasetçiler.
- İKİ: Dindar olmayan siyasetçiler.
* * *
Oysa çok yanlış bir ayrımdır bu...
Doğrusu şöyle olmalıdır:
- BİR: Her türlü din, inanç ve inancın ifadesi özgürlüğünün sonuna kadar kullanılmasını savunan, bu konuda duyarlı olan siyasetçiler.
-İKİ: Her türlü din, inanç ve inancın ifadesi özgürlüğünün önüne set çekmeye çalışan, bu konuda duyarsızlık sergileyen siyasetçiler.
* * *
Neden? Şundan dolayı:
Bir siyasetçinin dindar olup olmaması sadece kendini ilgilendirir ama bir siyasetçinin dini özgürlükler konusunda sergilediği tutum, bütün bir toplumu ilgilendirir.
Yorumsuz
TARİH: 11 Ocak 2013...
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek:
“Kredi kartı kullanımı arttıkça kayıt dışı ekonomi azalır”.
* * *
Tarih: 16 Temmuz 2013...
Başbakan Tayyip Erdoğan:
“Hani şu kredi kartları falan diyorsunuz ya... Bunları almayın”.
Paylaş