Anketiniz batsın

İKTİDAR partisi için çalışan bir araştırma şirketi anket yapmış.

Haberin Devamı

Sordukları sorulardan biri şu:
“Kızınızın erkeklerle aynı evi paylaşmasına dair tutumunuz ne olurdu?”

Cevap tam da bekledikleri gibi çıkmış.
Ahalimizin büyük çoğunluğu “Rahatsız olurdum, tepki gösterirdim” demiş.

Dünyanın en medeni, en aşmış, en taşmış, en rahat, en özgürlükçü ahalisine bile...
“Abi, senin kız, erkeklerle aynı evde kalacakmış...
Ne dersin?” diye sorarsan...
Aşağı yukarı aynı cevabı alırsın:
“Kalmasa iyi olur...”

“Öğrenci evleri” meselesinin doğurduğu tartışmanın doğru sorusu, “Senin kız, erkeklerle aynı evde kalsın mı babacığım? Ne diyon sen bu işe?” sorusu değildir.
Doğru soru şudur:
“18 yaşını bitirmiş insanların evlerine polis marifetiyle baskınlar düzenlensin mi, düzenlenmesin mi?”
Soruyu böyle sorduğun zaman...
Bizim ahalinin çoğunluğu bile, “He ya... Evleri bassın polis... Gözlerinin yaşına bakmasın... Alayını çeksin karakola...”
diye cevaplamaz.

Haberin Devamı

Ama diyelim ki...
Anket yaptın ve ahalimizin
yüzde 99’u...
“Polis 18 yaşını bitirmiş bireylerin yaşadıkları özel evlere baskın yapabilir, devlet bu evlere müdahale edebilir” dedi.
Ne yapacaksın?
“Halk böyle istedi, icazeti aldık, dalıyoruz evlere” mi diyeceksin?

Bir düşün bakalım:
Varlık Vergisi’nin çıkarıldığı dönemlerde bir anket yapılsaydı.
“Ey ahali! Rumlara, Ermenilere ve Yahudilere varlık vergisi çıkarak mı?” diye sorulsaydı.
Ahalimizin yüzde 99’u “Tabii ya... Salalım vergiyi bunların üzerine... Hem de hemen...” demez miydi?
Ne yani?
Bu durumda Varlık Vergisi çok mu “şükela” olacaktı?

O kadar geriye gitmeye de
gerek yok.
Ne yapmıştı Turgut Özal?
Şunu yapmıştı:
“Erbakan, Ecevit, Demirel siyaset yapsın mı, yapmasın mı?” diye ahaliye sormuştu.
Allah’tan ahalinin yüzde 51’i “Yapsın” demişti.
Ya “Yapmasın” diyenler birkaç puan fazla olsaydı ne olacaktı?
Ahalimizin arzusuyla bazı kişilere siyaset yapma yasağı getirilmiş olmayacak mıydı?
Peki bu durumda demokrasi, temel haklar, özgürlük falan ne olacaktı?
Yerin dibine batmayacak mıydı?

Daha geçenlerde...
Batı ülkelerinden birinde minarelere yasak getirilmeye kalkışıldı.
Gerekçe şuydu:
“Anket yaptık, bizim ahali minare görmek istemiyor.”
Peki bizim Başbakanımız, Dışişleri Bakanımız ne demişti o Batı ülkesinin idarecilerine:
“Efendiler! Kendinize gelin! Temel haklar ve inançlar anket konusu olamaz, referandum konusu olamaz.”

Haberin Devamı

Buradan çağrı yapıyorum:
Temel hak ve özgürlüklerin çiğnenmesine meşruiyet sağlama aracı haline getirilmeye çalışılan anketlerin sonuçlarını oturup tartışmayın, zerre kadar ciddiye almayın o anketleri.
Sadece “Anketiniz batsın” demekle yetinin.
Ki gayet yeterli olacaktır.

Atatürk’e laf etmeye hakkı olmayanlar

- 2013’te
“tek adam” oluşumuna kafası yatanların, 1920’lerdeki
“tek adam” oluşumuna laf söylemeye hakkı yoktur.
- 2013’te devlet eliyle ve baskısıyla dindar bir hayat yaşatılabileceğine aklı kesenlerin, 1920’lerdeki devlet eliyle ve baskısıyla Batılı bir hayat yaşatılmasına laf söylemeye
hakkı yoktur.
- 2013’te devlet katlarında dekolte ve kadın giyimi konusunda hüküm vermeye kalkışmayı gayet normal karşılayanların, 1920’lerdeki kıyafet devrimini alaya almaya hiç hakkı yoktur.
- 2013’te toplum mühendisliği yapılabileceğine ikna olanların, 1920’lerde yapılan toplum mühendisliğine laf etmeye hakkı yoktur.
- 2013’te
“O ne derse o olur, onun ağzından çıkanı emir telakki ederim” diyenlerin, diyebilenlerin, 1920’ler için “O ne derse o oluyormuş... Böyle şey olur mu birader? Bu düpedüz faşizmdir” falan diye çıkış yapmaya hakkı yoktur.
- 2013’te “Marmaray senin zamanında yapıldı, demek ki sen asrın liderisin” diyenlerin, diyebilenlerin, 1920’lerde Kurtuluş Savaşı’na komutanlık eden kişi için “Asrın değil asırların lideri” denmesine dudak bükmeye hakkı yoktur.

Haberin Devamı

Not defterimden

- “TİPİTİP diye gayet başarılı bir sakız markası vardı, ne oldu ona?” diye sormuştum... Meğer Tipitip yeniden piyasaya sürülmüş... Aldım, tattım ve çocukluğuma gittim.
- Erbakan Hoca’nın yeğeni Sabri Erbakan CHP’ye geçiyormuş... Röportajcılarımız kendisiyle konuşsalar da gerekçelerini öğrensek.
- ABD isteyince bizim Suriye politikası da, Irak politikası da inceden değişti... Sanırım ABD gelişmelere bakıp “Yetmez ama evet” diyordur.
- Biri “adımsayar” işine girebilir mi? Özel “adımsayar” aletini arıyoruz, tarıyoruz, bir türlü bulamıyoruz.
- Fethullah Gülen “dershanelerin kapatılması meselesi”yle ilgili olarak yaptığı açıklamada “Karun”dan ve “Firavun”dan söz etmiş... Vaktiyle biri daha söz ederdi bu iki belalı şahıstan... Hatırladınız mı?
- Fark ettiniz mi: Artık kimse söze “Suskunluğum asaletimdendir...” diye başlamıyor. Neyse! Aman kimseyi uyandırmayalım... Böylesi çok daha iyi çünkü...
- “Cemaat” ile “hükümet” arasındaki “dershane kavgası”na karışmamak belki de en iyisi... Çünkü yakında “Dershaneleri kapatacağımız söylentisi tamamen köşe yazarlarının uydurmasıdır, onların alayı fitnecidir” açıklaması gelebilir.

Haberin Devamı

Şivan’a dair

ÜÇ gündür Şivan Perwer dinliyorum...
- “Leyla” şarkısını dinlerken kendimden geçiyorum.
- “Naze”yi dinlerken ben de “Oy naze naze” diye tempo tutuyorum.
- “Kirive”yi dinlerken Ahmet Kaya’yı anıyorum.
- “Xanımamın”ı dinlerken İran’dan gelen tatlı ezgilerin havasını yakalıyorum.
- “Ey Felek”i dinlerken “Bozlak okur gibi okumuş” diyorum.

Neşet Ertaş’takine benzer bir şey var Şivan’da: En ritmik şarkılarında bile derin bir hüzün.
Konserlerine baktım: Bütün büyük sanatçılar gibi doğaçlamaya vuruyor kendini ve yine bütün büyük sanatçılar gibi yüz binleri avucunun içine almasını biliyor.
Türkçe de söylüyor Şivan...
Yemen Türküsü’nü dinledim. Bu türkünün en etkileyici yorumlarından biriydi.

Haberin Devamı

Kısacası...
Zaten severdim Şivan’ı...
Büsbütün hayranı oldum...
Diyarbakır’da vereceği konseri
iple çekiyorum.

Cemaat’e kızıp dershane kapatmak

“DERSHANELER” konusundaki görüşlerimi tane tane anlatıyorum:
- Dershane bir sonuçsa ve sen o sonucu doğuran nedenlerden hiçbirini ortadan kaldırmamışsan... “Kapattım gitti” demekle
hiçbir sorunu çözemezsin.
- Dershaneleri kapatarak dershanelere
duyulan ihtiyaca son vermiş olamazsın. Önemli olan dershaneleri kapatmak değil, dershanelere duyulan ihtiyaca son vermektir.
- Dershaneleri kapattığın takdirde...
Parası olan özel hocalarla falan durumu gayet güzel idare edecektir... Parası olmayan
ne yapacaktır? “Kapatıyorum” demeden önce buna da bir cevap vermen gerekmez mi?
- Dershaneler yukarıdan talimatla kapatılmaz... Öyle bir eğitim politikasını devreye sokarsın ki dershaneleri işlevsiz hale getirmiş olursun...
- Ama sen ne yapıyorsun? Dershaneleri işlevsiz hale getirmek zor geldiğinden işin kolayına kaçıyor, dershaneleri kapatmaya çalışıyorsun.

Biliyorum:
Kimse bu söylediklerimle ilgilenmeyecek.
Bütün cümlelerim, “Cemaat’e destek çıkmışsın/Hükümete vurmuşsun”
dairesi içinde değerlendirilecek.
Maksat dershaneler üzerinden
Cemaat’i cezalandırmak olunca...
Ya da...
“Cemaat/Hükümet kavgası”, dershaneler üzerinden verilince...
Kurulan her cümlenin böyle değerlendirilmesinden daha doğal ne olabilir?

En iyisi şöyle demek:
Gidin kavganızı başka alanda verin!
Eğitimi, dershaneyi, eğitim politikalarını, kısacası çocukların geleceğini bu kavgaya alet etmeyin!

Yazarın Tüm Yazıları