Akif Beki’ye on öğüt

MÜSAADE buyurursanız, bugün biraz Şeyh Edebali’ye öyküneceğim...

Radikal gazetesinde yazarlığa başlayan Akif Beki kardeşim için, "önden gelen atlı" olmanın avantajına dayanarak, "Ey oğul" seslenişine mütenasip öğütler hazırladım...

Takdim ediyorum:

BİR Elini korkak alıştırma... Överken de, yererken de sonuna kadar aban... Çaktın mı tam çak... Açık yaz... Açıktan yaz... İsim ver... Hata yap... Özür dile... Kavga et... Meydanı gümbürdet...

İKİ "Gücendirilen arkadaş sayısı" ile "bağımsız yazar olabilme başarısı" arasında doğrudan bir bağ vardır... Korkma, gücendir dostlarını... Ne demiş Fikret? "Hak bildiğin yolda yalnız yürüyeceksin."

ÜÇ Unutma: Tayyip Erdoğan’ı sinirlendirme riskini göze alamazsan hakiki yazar olamazsın... Ya da şöyle söyleyeyim: Erdoğan’ın grup konuşmasında doğrudan seni hedef aldığı gün, senin "olduğun" gün olacaktır...

DÖRT Yeri geldiğinde pişmiş aşa su kat... Yeri geldiğinde yangına benzinle git... Yeri geldiğinde bir çuval inciri berbat et...

BEŞ Eski mahallenin sakinlerine "dur" demek, eski mahallenin ilkelerine "dur" demek anlamına gelmez... İlkeye sadık kal, insana değil...

ALTI Mevláná’nın pergel metaforunu uygula: Bir ayağın Doğan Grubu’nda iken, öbür ayağın eski mahallende olsun...

YEDİ Şunu bilesin ki: Gazete yazısında samimiyet de samimiyetsizlik de çarpan etkisiyle yansır okura... Samimi olursan, karşılığını fazlasıyla alırsın...

SEKİZ Sakın sır tutma... Elindeki bilgiyi okuruna aktarmayınca midesi bulanmayan ya da başı dönmeyen bir adam, hakikatli bir yazar olamaz...

DOKUZ Sadakatsiz ol... Her şeye ama her şeye karşı sadakatsiz ol... Sadece yazı hariç... Sadakatin yazına olsun... Kendini yazıya ada... Bundan böyle üzerine titizleneceğin en önemli namus, yazının namusudur...

ON: "Misyon", bir yazarın ayak bağıdır... "Cemaat", bir yazarı hep arkasından çeker... "Kibir", bir yazarı başlamadan bitirir... Misyonsuz ol, cemaatsiz kal, kibirsiz takıl... Ancak böylece acayip yalnız, acayip güzel olmanın doyumsuz keyfine varabilirsin...

Şahan’a katlanmak

İBRAHİM Tatlıses yıkılır mı? Tabii ki yıkılmaz...

Melih Gökçek yine kazanmayacak mı? Tabii ki kazanacak...

O halde kimse merak etmesin:

"Recep İvedik İki" de malı götürecektir...

Küçümsemiyorum:

İbrahim de, Melih de, Recep İvedik de bu ülkenin sembolleridir...

Neyi sembolize ettikleri meselesine girmeyeceğim...

Çünkü ben daha çok, "Artık iyiden iyiye yarattığı kahraman tarafından esir alınan Şahan adlı çocuk, neden bir türlü Melih gibi, İbrahim gibi rahatlamaz?" meselesine kafayı takmış durumdayım...

Melih ya da İbrahim bu ülkede neye karşılık geldiklerinin farkına varmış ve sükuna ermiş iken...

Bu Şahan, neden yarattığı kahramanın neye karşılık geldiği meselesiyle bir türlü yüzleşmez?

Çektiği dandik filmin sağladığı gişe başarısına yaslanarak, neden hepimizden "olur", hepimizden "takdir" beklemektedir?

Neden Hıncal’ın, Emre’nin verdiği "açık destek" kesmiyor bu arkadaşı?

Neden hepimizden "yüksek sanat eseri" yumurtlamış bir Fellini muamelesi görmek istiyor?

Neyse... Neyse...

Belki de gün gelecek, bu arkadaş da, tıpkı Melih gibi, tıpkı İbrahim gibi, toplumda neye karşılık geldiğinin farkına varacaktır...

Demek ki o zamana kadar çıkaracağı arızaya el mecbur katlanacağız...

İyileş de gel Kemal Abi

SÖZ veriyoruz: Biraz da Ahsen Yenge’nin zoruyla kendini Türk hekimlerine emanet etmeyip ta Amerika’lara gitmeye kalkışmanı dilimize dolamayacağız...

Sen yeter ki iyileş de gel Kemal Abi...

Senin içinde faal olarak yer alamadığın AKP’ye AKP mi denirmiş?

"Unakıtan’sız bir AKP", son sahnesi çekilmemiş bir film gibidir...

Ne olur hemen iyileş...

Sen olmazsan tadı mı kalır likit yumurtanın?

Üzümlü kekin? Mısırın?

Hadi iyileş...

Sen olmazsan kim babalar gibi satacak?

Kim "Bana yamuk yapmayın" diye efelenecek? Tüccarlığını siyasette kim konuşturacak?

Hadi iyileş, bizi Mehmet Şimşek’in yabansı ve acemi ellerine bırakma...

Oğlun Abdullah, enerji işine girsin, gıkımız çıkmayacak...

Kızın Zeynep, tasarruf ampullerini pazarlasın, ses etmeyeceğiz...

Ahsen Yenge "Sayın Bakanımız" dese bile...

Duymazlıktan geleceğiz...

Tadı olmaz sensiz geçen ne bütçe görüşmesinin, ne seçim kampanyasının...

Şifaya kavuş ve hemen gel Kemal Abi...
Yazarın Tüm Yazıları