Bir adam çıktı ortaya.
İsmailağa Cemaati’nin içinden konuştuğu izlenimi veren bu adam, çektiği videoda Cübbeli’yi şöyle tehdit etmekteydi:
*
“Kasetlerini patlatırız ha!”
*
Tehdidi işittiğim anda şöyle dedim:
*
“Eyvah eyvah! Cübbeli’nin başı belada! Bu işten yırtması çok zor.”
Bir HDP yetkilisi, bu kurul için şöyle demiş:
*
“Stratejik akla ihtiyaç duyduk. O yüzden bu kurulu oluşturduk.”
*
Şöyle bir baktım kurulda yer alan isimlere.
Yetmez ama evet diyen, FETÖ olgusunu teşhis edemeyen, Ergenekon kumpaslarına alet olan, isabetsiz öngörüleri nedeniyle artık görüşlerine itibar edilmeyen ne kadar isim varsa almışlar kurula.
*
HDP’ye stratejik akıl vereceklermiş bunlar.
Yok. Zerre kadar yok.
*
Tıp alanında doğru dürüst tek bir cümle kurabilir mi?
Hayır. Kuramaz.
*
Yapılan her ameliyatın, her tıbbi işlemin bir risk taşıdığını bilir mi?
Bilmez. Bilmek de istemez.
Olayı duyunca zihnimde şöyle bir soru belirdi:
*
Finansal Times’a konuşmak...
- Eskiden nasıl karşılanırdı?
-
Dünyanın her yerinde, havaalanlarında fiyatlar her zaman biraz pahalıdır. Bunu aldık, kabul ettik.
*
Tamam abi...
Havaalanında mahalle kafesi fiyatları beklemiyoruz. İki katına bile razıyız.
*
İşte bu platformun Rahmi Koç Müzesi’ndeki tanıtım toplantısına katıldım. Tabii ki bizim Adem Metan’la birlikte.
*
Masadaki yerimi anlatıyorum:
- Bir yanımda Trabzonspor Başkanı Ahmet Ağaoğlu.
- Bir yanımda Fenerbahçe Başkanı
Şahane bir propagandaydı bu. Madrid Zirvesi’ni bir anda “U Dönüşü Zirvesi” haline dönüştüren bir propaganda... Acayip etkili bir çıkış yakalamış durumdaydılar. “Bağırıp çağırdı, sonunda imzayı çaktı” türü afili cümleler kuruyorlardı.
*
Kısacası...
Tam “Mutlu olduk” diyebileceklerdi ki...
Fakat o da ne?
Bizim muhalefet, pek ses çıkarmadı.
*
“Yaşa! Destekliyoruz! Devam!” da demedi. “Olmaz! Ayıp olur! Ne gereği var!” da demedi.
Daha çok sessizce geçiştirmeyi tercih etti.
*
Başlangıçta susan muhalefet, Madrid’de imzalar atılınca ne yaptı?
Ne yapacak?