- Kadınlar sokağa çıkmalı mı, çıkmamalı mı?
- Kadınlar sosyal hayata karışmalı mı, karışmamalı mı?
- Kadınlar iş yapmalı mı, yapmamalı mı?
Türü sorulara yanıt arayan Taliban’a verilmiş en güzel cevaptır.
*
Afganistan’da görev yapan bu Türk askeri...
- Sergilediği şefkatle...
- Ortaya koyduğu insanlıkla...
Şunu diyor:
*
- Dini herkes benim gibi yorumlayacak.
- Dinden herkes benim anladığımı anlayacak.
- Benim dinden çıkardığım kurallara herkes uyacak.
- Dini başka türlü yorumlamak yasak.
*
Laiklik
ÇİN GÖRÜŞÜYOR: Sıfır çekinceyle hareket ediyorlar. Çıkarlarına bakıyorlar. Vızır vızır görüşüyorlar. Ellerinden gelse Kabil / Pekin arasına metro yaparlar.
*
AVRUPA GÖRÜŞÜYOR: Taliban’la işbirliği kararı alıyorlar. Görüşüyorlar. Kamuoylarını yatıştırmak için ise “İnsan haklarına saygı” şartı koşuyorlar.
*
RUSYA GÖRÜŞÜYOR: Rusya Dışişleri Bakanı, Moskova’da Taliban heyetini ağırlıyor. Gururla poz vermeler falan. El altından, el üstünden sürekli görüşüyorlar.
*
İRAN GÖRÜŞÜYOR: Anında vaziyet almış durumda. Sünni falan demeden takır takır görüşüyor İran. Saman altından su yürütüyor.
*
Afganistan, tarihte hiçbir zaman doğru dürüst merkezi bir yönetim oluşturamadı. Kabilelerin, dağınık güçlerin itişip kakışmasının coğrafyası oldu hep. Ulus yok ortada. Merkezi yönetim tecrübesi yok. Afgan kimliği yok. Tarihsel deneyim diye bir şey de yok.
*
Türkiye’nin durumu, Afganistan’ın durumuyla kıyas edilemez. Türkiye’nin büyük bir deneyimi var. Bir imparatorluk geçmişi var. Merkezi yönetim tecrübesi çok büyük. İmparatorluktan getirdiği müthiş zengin bir birikim söz konusu. Türkiye Cumhuriyeti, böyle bir birikime yaslanıyor.
Atatürk’le Taliban’ı kıyaslamak... Her şeyden önce Atatürk’e düpedüz hakaret ve büyük bir saygısızlık. Saçmalamanın daniskası. Absürdlüğün zirve noktası. Böyle bir kıyaslama, Atatürk ve yol arkadaşlarının birikim ve deneyimini aşağılamaktan başka bir anlam taşımaz.
*
Taliban, fukara bir insan kaynağına yaslanıyor. Siyasi kurgusu da alabildiğine fukara... Afganistan’daki kaosa ve içsavaşa karşı, ilkel bir kurguyla verilmiş bir cevaptır Taliban. “İslam’ı sert uygularsak belaları def ederiz” diyen bir sosyolojiye yaslanıyor. İdeolojisi, hedefi, stratejisi bundan ibaret. İlkel bir kurtuluş reçetesiyle hareket ediyor.
*
- SANCI İKİ: İnsanlar, Taliban yönetimi altında yaşamaktansa bir Amerikan kargo uçağının kanadına tutunup yere çakılmayı göze alıyorlar. Barış dini olan İslam’ın Taliban’ın elinde aldığı şekle bakar mısınız? Taliban, bir tür İslam karşıtı propaganda makinesi değilse nedir?
*
- SANCI ÜÇ: Bu insanların çoğu ABD’ye güvendiler. Peki ABD ne yaptı? Ne yapacak? Hepsini sattı. Hiçbirini düşünmedi. Pılısını pırtısını toplayıp olay mahallini terk etti. Olan da bu insancıklara oldu. ABD’nin insancıllığı buraya kadardır. Medeniyetleri batsın.
*
- DOĞRU: Kabil, sıfır dirençle Taliban’a ikram edildi.
*
- YANLIŞ: Taliban, Afganistan’ı teslim aldı.
-
Uluslararası gözlemciler...
- Önce bir yıl dediler.
- Sonra üç ay dediler.
Büyük bir felaket.
*
Şu ana kadar 38 vatandaşımızı kaybettik.
Kayıplarımız var.
*
Binalar yıkıldı. Araçlar gitti. Büyük bir maddi yıkım var.
*
Şu anda yapılması gereken tek şey var: