13 şehidin katili kim?
Kimdir 13 şehidin sorumlusu?
Katil kimdir?
*
Tabii ki tetiği çeken alçaktır.
Tabii ki tetiği çeken alçağa emri veren alçaktır.
Tabii ki “vur” emri verenin bağlı olduğu örgüttür.
Tabii ki örgütün uzantılarıdır.
Tabii ki örgütün iplerini elinde tutan güçlerdir.
*
Silahsız masum 13 insanımızı, kafalarına kurşun sıkarak öldüren ve öldürtenler kabak gibi ortadayken...
“13 şehidin sorumlusu Cumhurbaşkanıdır” diye açıklama yapmak.
Her şeyden önce ayıptır.
*
Önce katile “katil” diyeceksin.
Sonra katilin örgütünü adını vererek lanetleyeceksin.
Ardından katilin siyasal uzantılarına bir-iki laf edeceksin.
*
Ancak bunları hakkıyla yaptıktan sonra...
“İktidarın sorumluluğu” meselesine geçebilirsin.
*
Tetiği çekene, tetiği çektirene, tetiği çektirenin siyasal uzantısına tek harf bile etmeden...
Sorumluluğun tamamını iktidara yüklersen...
Bu yaptığına muhalefet denmez.
En hafif tabirle...
Ayıp etmek denir.
SOYLU VE AKAR’IN CHP VE İYİ PARTİ’YE GİTMESİ
Kötü günde bir ve beraber olmanın en güzel örneğidir.
*
Siyasi rekabeti, husumete çevirmemenin en şahane örneğidir.
*
İktidarın muhalefetle bilgi paylaşımının en iyi örneğidir.
*
Muhalefeti şeytanlaştırmamanın en çarpıcı örneğidir.
*
Gerektiğinde diyalog kurmanın en nadide örneğidir.
DOĞAN CÜCELOĞLU NEDEN HEPİMİZİN ACI KAYBIDIR
BUGÜNLERDE şu türden kanaat önderlerinin eksiğini hissediyoruz:
*
Herkes tarafından sevilen... Herkes tarafından takdir edilen... Herkese güven veren... Herkesin saygı duyduğu... Herkesin sözlerine önem verdiği... Herkesin “O söylerse doğruyu söyler” dediği... Herkes tarafından “Ne diyecek” diye beklenen...
*
Çok azaldı böyle kanaat önderleri.
Neredeyse kalmadı gibi.
*
Tıpkı toplumumuz gibi...
Aydınlarımız da bölündü.
Taraf oldular, cepheler adına konuşur oldular, siyasal temsilci gibi davranmaya başladılar, ortada duramadılar, siyasallaştılar, ortak insani sorunları es geçtiler, ontolojik sorunlara uzak durdular.
*
İşte böyle bir ortamda...
Doğan Cüceloğlu ismi pırıl pırıl parlayan bir isimdi.
Çünkü o...
Bir kampın adamı olmamayı, taraf olmamayı, siyasal temsilci gibi davranmamayı, “anne kaybı” gibi insani bir acıyı en etkileyici şekilde anlatmayı, insanlık sorunlarına odaklanmayı seçen ender aydınlarımızdandı.
*
Doğan Cüceloğlu’nun hepimizin ortak “acı kaybı” olmasının arkasında yatan sır işte budur.
YÜZDE 30 VE 45 DAKİKA
RESTORAN ve kafeler için bir formül ortaya atıldı.
Dendi ki:
*
“En fazla yüzde 30 dolu olacak... Müşteri en fazla 45 dakika kalacak...”
*
Tamam abi.
Hiç yoktan iyi diyebileceğimiz bir formül bu.
*
Hadi hayata geçirin artık şu formülü.
KONU AYNI OLSA BİLE HER KONUŞMA İÇİN AYRI METİN
CUMHURBAŞKANI Erdoğan, dilimiz ve dildeki yabancılaşmayla ilgili konuşuyor.
Bir de bakılıyor ki...
Aynı konuda aynı konuşmayı, başbakanlığı döneminde Binali Yıldırım da yapmış.
*
“Konu aynı... Dert aynı... Çözüm önerileri aynı...” demek, durumu hafifletmez.
*
Metin yazarlarının...
“Değişen zaman içinde hiç mi ilerleme kaydedilmedi? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuya yönelik vurgularında hiç mi farklılık olmayacak? Yeni bir metin hazırlamak bu kadar mı zor?” sorularını kendilerine sormaları şart.
HUKUK FAKÜLTELERİ İÇİN ALINAN KARARA TAM DESTEK
HUKUK fakültelerine girmek, zorlaştırılmış.
Baraj, 125 binden 100 bine yükselmiş.
*
Bu kararın anlamı şu:
Artık hukuk fakülteleri, daha nitelikli öğrenciler alacak.
*
Geç oldu, tamam. Yeterli değil, tamam. Ama yine de yerinde bir karar.
*
Çünkü hukuk alanında en çok ama en çok nitelikli insan unsuruna ihtiyaç var.
HANGİSİ BAŞARI: BOŞ SALON MU DOLU SALON MU?
NORMAL zamanlarda yapılan siyasal toplantılarda başarı...
Salonların hınca hınç dolmasında hatta taşmasında aranır.
*
Pandemi zamanı yapılan siyasal toplantılarda başarı...
Salonların dolmamasında hatta boş olmasında aranır.
