"Yıldırım" gibi...

Haberin Devamı

Babası okulu ayakbağı olarak görüyordu. Bir an önce bitsin de çocuklar tarlada iş görsün düşüncesindeydi. Ailenin en büyük erkek çocuğuydu. Çok küçük yaşta çok büyük sorumluluklar üstlenmek zorunda kaldı. Gönlünce ne oynayabildi, ne de gezebildi. Ancak, ilkokul öğretmeninin, rahmetli dedesine, “Ya bu çocuk okur, siz buna sahip çıkın” sözü hayatının dönüm noktası oldu. Dedesi, aldı onu ortaokulu okusun diye İstanbul’a götürdü. Amcalarının yanında kalıyordu, şartlar müsait değildi, “Bir an önce yatılı öğretmen okulu sınavlarına gireyim, kısa yoldan hayata atılayım diye” düşündü. Ancak okul müdürü kızdı, “Sen öğretmen olmuyorsun. Görmüyor musun öğretmenlerin halini?’ dedi. Ailesi doktor olmasını istiyordu. Bir gün babaannesinin sağlık sorunu oldu. Götürdüğü doktor ilgi göstermedi. Babannesi beddua edince keyfi kaçtı, doktorluktan soğu. Mühendis olmaya karar verdi. İTÜ Gemi İnşa ve Deniz Bilimleri Fakültesi’ni bitirdi. Kamu ve özel sektörde çeşitli sorumluluklar üstlendi. 2002’de AK Parti milletvekili olarak TBMM’ye girdi. 58, 59, 60 ve 61’inci hükümetlerde ulaştırma bakanı olarak görev yaptı. “Çocukken tarlada çalışırken uçak geçince sırüstü yere yatar, gözden kayboluncaya kadar bakardım. ‘Acaba nereye gidiyor? Keşke içinde ben de olsam’ der, hayal ederdim. Ama bir gün havacılıktan sorumlu bir bakan olacağımı hiç düşünmedim” diyen Binali Yıldırım, şimdi, milletvekili olduğu İzmir’de partisinin büyükşehir adayı. Dur durak bilmiyor, koşturuyor, proje üretiyor, “Bizim hayatımız proje. 11 yılda 4 bin proje tamamladık. Vatan toprağının her köşesinde projeler kendini gösteriyor” diye konuşuyor. Dolayısıyla tatil nedir bilmiyor. Öyle 15 gün, 3 hafta tatilin kendisi için hayal olduğunu söylüyor. Temposu yüksek biri olmasına rağmen, konuşmaları not alınması en kolay siyasi kişilik. “Yavaş, tane tane konuşurum ama soyadım gibi de iş yaparım” sözleriyle iddiasını ortaya koyan Yıldırım, alışılmışın aksine; yine siyasette kavgacı değil, yapıcı ve uzlaşmacı üslübuyla tanınıyor. Ağır, oturaklı bir duruşu var. Ama ortama uyum konusunda sıkıntısı yok. Yeri geliyor çocukla çocuk oluyor, yeri geliyor müziğin ritmine ayak uydurup halay başı oluyor, yeri geliyor bir motosikletlinin arkasına oturup şehir turu atıyor, yeri geliyor köy kahvesinde okeye dördüncü oluyor. “Ben gönül insanıyım. Hiçbir şey dünyada bir insanın gönlünü kırmaya değmez” diyor. Son zamanlarda giremese de mutfağı biliyor. Karnıyarık ve Arnavut ciğerinde iddialı. Tespih koleksiyonu yapmaya çalışıyor. Hayatta belki de çok isteyip de yapamadığı tek şey ise saz çalmak.

Haberin Devamı

Yıldırım gibi...

Haberin Devamı

KİMDİR?
Adı
: Binali Yıldırım
Doğum yeri ve yılı: Erzincan Refahiye, 1955
Burcu: Yay
Eğitimi: İTÜ Gemi İnşa ve Deniz Bilimleri Fakültesi
Medeni durumu: Semiha Yıldırım’la evli, üç çocuk babası.

HAYAT FELSEFESİ
Hiçbir şey dünyada bir insanın gönlünü kırmaya değmez. Ne yaparsanız yapın, gönül kıran değil, gönüller yapan olun.

Yıldırım gibi...

OTOMOBİL
Ayağım yerden kesilsin yeter

* Hatırladığım kadarıyla ilk arabam Renault Toros’tu. Rengi de beyazdı. Şimdi ne bulursak onu kullanıyoruz.
* Otomobil tiryakisi değilim. Ayağım yerden kesilsin, gideceğim yere hızlı gideyim, konforlu olsun yeter!
* Mümkün mertebe trafik kurallarına uyuyorum ama bakanlığımda şoförlerimi uymadıkları için çok sık uyarmışımdır.

Haberin Devamı

BESLENME
Karnıyarık, ciğer iyi yaparım

* Düzenli bir saatte kahvaltı alışkanlığım yok. Bazen erken, bazen de geç saatte yaparım. İşlerin yoğunluğundan bazen öğle öğününü 16.00’da yediğim olur. Akşam yemeği ise 22.00-23.00’ü bulur. Özetle, beslenme alışkanlığım çok düzenli değil. Ama tabii doğru olan dengeli beslenmek.
* Yemek ayrımı yapmam. Ama hamur işleri bizim geleneksel yemeklerimiz. Erzincan’da hamur işi ve et başlıca lezzetler. Biz sebzeyi İstanbul’da tanıdık. Sebzenin içinden gelmemize rağmen Doğu’da sebze yeme alışkanlığı yok. İzmir’in yemekleri de çok güzel ve sağlıklı. Bir kere balığı güzel pişiriyorlar. Tabii bir de gevrek, boyoz ve kumrusu var. Onlar da leziz.
* İki sene İsveç’te yaşadım. Dolayısıyla mutfağı bilirim. Karnıyarığı, Arnavut ciğerini iyi yaparım. Son zamanlarda yaptığımı söyleyemem ama icap ederse yaparım. Ama orta ve lise yıllarında restoranlarda garsonluk da yapmıştım.

Haberin Devamı

Yıldırım gibi...

SPOR
Bir yıl sonra Süper Lig’deyiz

* Yaptığımız iş spor sayılır. Sürekli oradan oraya koşturuyoruz. Seçim kampanyasında 5 kilo verdim. Doğal spor... Bir dönem amatör olarak koştum.
* Futbolla da aram iyi. Ama sadece seyrederim. Çok da müptelası değilim. Takım olarak fanatik olmamakla beraber Galatasaraylıyım. Ama takımlarımızın hangisi başarıya imza atsa onu desteklerim. Evde farklı bir yapı, çeşitlilik söz konusu. İki oğlum var. İkisi de fanatik Beşiktaşlı. Kızım Fenerli. Hanım ise Milli Takım’ı tutuyor. İzmir takımlarının ise tamamını destekliyorum. Spora, futbola özel önem veriyoruz. Bu nedenle bir yıl içinde bir İzmir takımını Süper Lig’e çıkaracağız. Bu hangisi olur, şimdiden bilmek zor. Ama biri çıkacak. Bu imkanları sağlayacağız. Bu, işin sportif yönü. Asıl olan İzmir’in Türkiye’nin birinci ligine çıkması. Ekonomik, sosyal, kültürel alanda birinci lige çıkması. İzmir bunu hak ediyor. Bunu başaracak gücümüz var. Bunun sözünü veriyorum.

Haberin Devamı

Yıldırım gibi...

HOBİ
Tespih biriktiriyorum ama...

* Tespih koleksiyonu yapmaya çalışıyorum ama kalmıyor. İsteyen oldu mu çıkarıp veriyorum. Geçtiğimiz günlerde yüzüğümü isteyen bir vatandaşımızı kıramadım, hediye ettim. Kitap okumayı çok arzu ediyorum ama bakanlıktan sonra çok sınırlı. Saz çalmayı çok isterdim.

Yıldırım gibi...

KARİYER
Gönlümde yatan öğretmenlikti

* İTÜ Gemi İnşa ve Deniz Bilimleri Fakültesi’ni buturdum, aynı bölümde yüksek lisans yaptım.
* 1978-1993 yılları arasında Türkiye Gemi Sanayi Genel Müdürlüğü ve Camialtı Tershanesi’nde çeşitli kademelerde yöneticiliğim oldu.
* 1990-1991’de İsveç’te bulunan Birleşmiş Milletler Uluslararası Denizcilik Örgütü’ne ait Dünya Denizcilik Üniversitesi’nde denizde can ve mal güvenliği yönetimi konusunda ihtisas eğitimi aldım. Bu sırada 6 ay İskandinavya ve Avrupa’da çeşitli ülke limanlarında denizcilik idaresi uzmanlarıyla birlikte kontrollerde bulundum.
* 1994-2000 arasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deniz Otobüsleri İşletmeleri’nde (İDO) genel müdürlük görevinde bulundum. İstanbul’da toplu taşımacılığın denize kaydırılması yönünde önemli projelere imza attım.
* 3 Kasım 2002 genel seçiminde AK Parti İstanbul Milletvekili olarak parlamentoya girerek 58’inci ve 59’uncu hükümetlerde ulaştırma bakanı olarak görev aldım.
* 22 Temmuz 2007 genel Seçiminde AK Parti Erzincan Milletvekili seçildim ve 60’ıncı Hükümet’te yine ulaştırma bakanı olarak görevime devam ettim.
* 12 Haziran 2011 genel seçiminde AK Parti İzmir Milletvekili seçildim, 61’inci Hükümet’te Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı olarak görevimi sürdürdüm.
* 30 Mart 2014 mahalli idareler seçiminde AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldum.
* Doğrusu çocukluk yıllarımda çok fazla geleceğe yönelik düşünme fırsatım olmadı. Büyük bir aileden geliyorum. Erzincan Refahiye’ye bağlı Kayı köyünde yaşayan ailem tarım ve hayvancılıkla uğraşan, varlıklı ama 30 nüfusluydu. Babamız okulu ayakbağı olarak görürdü. Bir an önce bitsin de çocuklar tarlada iş görsün isterdi. Hatta tohum ekme, tarla sürme zamanları sınıfa girip ‘Muallim bey, bizim çocuğa bir müsaade et, tarlaya gideceğiz’ derdi. Ders yaparken kalkar tarlaya giderdik. O beni çok hüzünlendirirdi. Okuldan, derslerden uzaklaşırdık. Ben ailenin en büyük erkek çocuğuydum. Çok küçük yaşta çok büyük sorumluluklar üstlenmek zorunda kaldım. Oynamak, gezmek gibi yaşımın gerektirdiklerini tam anlamıyla yaşadığımı söyleyemem.
* İlkokul gelince iş hayatına dahil olmamız gerekiyordu. O zamanki ilkokul öğretmenim Galip Kumbaroğlu, rahmetli dedeme demiş ki: ‘Ya bu çocuk okur, siz buna sahip çıkın.’ Okul bitince dedem de kışın amcalarının bazılarıyla İstanbul’da kalıyor, yazın köye geliyordu. Giderken beni aldı, İstanbul’a götürdü okutmak için. Hatta okullar açılmıştı, 15-20 gün sonra kayıt yaptırdık. Ortaokula başlamam da öyle oldu. Meslekle ilgili tercihlerim, geleceğe yönelik şekillenmem ortaokulun son sınıfına rastlıyor. Benim niyetim yatılı olarak öğretmen okuluna gitmek ve öğretmen olmaktı. Amcalarımın yanında kalıyordum, onların çocukları da okuyor. Şartlar müsait değil, yük olmamak için istedim. Bir an önce yatılı öğretmen okulu sınavlarına gireyim, kısa yoldan hayata atılayım diye planlamıştım. Okul müdürü rahmetli Hasan Çelik, beni çağırdı, ‘Sen öğretmen mi olacaksın?’ dedi. Ben öyle düşündüğümü söyledim. Sınav kağıdım elinde. Sınav kağıdımı yırttı. ‘Sen öğretmen olmuyorsun. Görmüyor musun öğretmenlerin halini?’ dedi. O kadar çok üzüldüm ki, iki-üç gün etkisinde kaldım. Ailem doktor olmamı istiyordu. Bir gün babaannemi doktora götürdüm. Doktor ilgi göstermedi. Ondan sonra baktım ona kızıyor. Dedim ki, ‘Ya babaanne ben doktor olursam bana da mı söyleneceksin?’ Keyfim kaçtı, doktorluktan soğudum. Mühendisliğe gitmeye karar verdim. Neyse mühendislik nasipmiş.
* Çocukken köy hayatının dışında daha güzel şeyler hayal ederdim. Onun için tarlada çalışırken uçak geçince sırüstü yere yatar, gözden kayboluncaya kadar bakardım. ‘Acaba nereye gidiyor? Keşke içinde ben de olsam’ der, hayal ederdim. Ama bir gün havacılıktan sorumlu bir bakan olacağımı hiç düşünmedim.

Yıldırım gibi...

MODA
Başarılı olduğumu düşünüyorum

* Genellikle koyu renkleri tercih ediyorum. ‘Giyinme konusunda kimden destek alıyorsunuz?’ diyorlar. Hanım evde zaman zaman müdahale eder. Onun dışında destek aldığım kimse yok. Giyim ve renk seçimi konusunda başarılı olduğumu düşünüyorum.

Yıldırım gibi...

ASTROLOJİ
Nüfus kağıdına göre yay burcuyum

* Burcumla ilgili rivayetler muhtelif. Eskiden köyde iş güç yoğun olduğu için babam her doğumda gidip yazdırmazmış. İki-üç çocuk olsun da zaman kaybetmeyelim diye okul vakti yaklaşınca toptan yazdırırmış. Onun İçin bizim nüfus kağıdındaki tarihe göre burcum yay. Ama o tarih olmadığı kesin. O yüzden de belli değil...

Yazarın Tüm Yazıları