Tarihe not düştük

TV’de seyretmeyen, gazetede okumayan... Görmeyen, duymayan olabilir...
AK Parti Genel Başkanı ve İzmir Milletvekili Binali Yıldırım’ın, hafta başında, ‘Başbakan’ olduktan sonra ilk kez geldiği kentte, havalimanında yaptığı mitingten söz ediyorum...
Sayın Başbakan özetle dedi ki:
“İzmir’e vefa borcum var...
İzmir’e ne söz verdiysek şimdi daha fazlasını yapacağız...
İzmir’i hizmet yoksunluğundan kurtaracağız...
35 projeyi bitireceğiz, yenilerini de İzmir’e kazandıracağız...
İzmir son 20 yılda maalesef gelişmesini tamamlayamadı, geri kaldı...
Ama hiç merak etmeyin, İzmir’in hizmet açığını ortadan kaldıracağız...
İzmir’i yeniden başa güreşen, İstanbul’la yarışan il yapacağız...
İzmir’i İstanbul’a bağlayan otoyolun Osmangazi Köprüsü’nü tamamladık, 30 Haziran’da açıyoruz...
2 yıl sonra Bursa-İzmir arası bitmiş olacak...
3 saatten daha az sürede İstanbul’da olacağız...
Hızlı trenin sesi Afyonkarahisar’a geldi, Uşak’a doğru ilerliyor...
Sevgili İzmirliler zannetmeyin ki unuttuk, İzmir’in çılgın projesi de geliyor...
Körfez Geçişi’ni de İzmir’e mutlaka getireceğiz...
Nasıl Konak Tüneli’ni yaptıysak, Sabuncubeli Tüneli’ni yapıyorsak, Körfez Geçişi’ni de mutlaka yapacağız...
Kordon’la Kordelya’yı, Konak’la Karşıyaka’yı birleştireceğiz...
İzmir arkamızda olduktan sonra aşamayacağımız engel yok...
Allahına kurban İzmir...”
Binali Yıldırım’la, biri İzmir’den milletvekili adayı olduğu 2001’in Mayıs’ında, diğeri de büyükşehir belediye başkanlığı yarışına katıldığı 2014’ün Mart’ında yüz yüze görüşme imkanım oldu...
İlkinde projelerini konuştuk, ikincisinde özel yaşamı üzerine söyleştik...
Kendi ifadesiyle...
“Benim hayatım proje...
Dolayısıyla tatil nedir bilmem...
Öyle 15 gün, 3 hafta tatil benim için hayal...
Yavaş, tane tane konuşurum ama soyadım gibi de iş yaparım...
Gönül insanıyım... Bence hiçbir şey dünyada bir insanın gönlünü kırmaya değmez...”
Sayın Başbakan’la aynı siyasi görüşte olabilirsiniz, farklı da düşünebilirsiniz...
Ama şu bir gerçek ki, hangi partiden olursa olsun, Başbakan’ın İzmir milletvekili olması bu kent için büyük bir şans ve aynı zamanda fırsat...
Önemli olan bunu artıya çevirebilmek...
Bakan iken Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’li Aziz Kocaoğlu’yla örnek işbirliklerine imza atan Binali Yıldırım’ın Başbakanlığı döneminde de aynı uyumun devam etmesi halinde kazanan İzmir olur, İzmirliler olur...
Unutmadan...
Atalarımız, ‘Söz uçar, yazı kalır’ demiş...
Biz de verilen sözleri not aldık...
Takip edecek, yeri geldiğinde de hatırlatacağız...
Doğruya ‘Doğru’, eğriye ‘Eğri’ diyeceğiz...
Kim ki yatırım yapar, taş üstüne taş koyar, bu kent onu başının üstünde taşır...
Kim ki verdiği sözü tutmaz, yerine getirmez, bu kent de onu unutmaz...
Geçmiş bunun örnekleriyle dolu...
Bize düşen bekleyip görmek...

VEFA

Bu kalp seni unutur mu?

HİNDİSTAN’dan İzmir’e geldiğinde daha 6 yaşındaydı...
Yıl da 1954’tü...
Kültürpark’taki İzmir Fuar Hayvanat Bahçesi açılalı 18 yıl olmuştu...
Belki hala dönemin şartlarına uygun Türkiye’nin ilk koleksiyon tipi hayvanat bahçesiydi ama doğal ortamlarından koparılıp getirilen dostlar için hiç ama hiç uygun değildi...
Beton zemin, taş duvarlar ve hendekle çevrili daracık kafeste 50 küsur yıl tek başına yaşadı...
Tam bir esaret, mapus hayatı...
Yine de her gün kafesinin önüne gelen güzel gözlü çocukların hatırına sabretti, her türlü çileye göğüs gerdi...
İzmir’in, Ege’nin, Türkiye’nin sembolü oldu...
‘Pak Bahadur’ adıyla gelmişti, ama biz onu oğlumuz yerine koyup ‘Bahadır’ dedik...
Özgürlük kampanyaları düzenledik...
Binlerce imza topladık...
Gel gör ki, zamanın acımasızlığını hesap edemedik...
21 Temmuz 2007’de, 59 yaşındayken kaybettik...
Kaybettik, çünkü...
Toprağa basması gereken ayakları ömrü boyunca betona bastığı için iltihaplanmıştı...
Uzun süredir ağrı çekiyordu, ıstırap içindeydi...
Yorgun kalbi ameliyat için anestezi verilirken ‘Artık yeter’ dedi ve durdu...
Kendisi için hazırlanan ama görmeye ömrünün yetmediği Sasalı Doğal Yaşam Parkı’ndaki 15 dönümlük yuvanın yanına açılan çukura gömüldü...
Şimdi, tüm bunları neden yazdım?
Büyükşehir Belediyesi, 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle Pak Pahadır’ın pet şişelerden heykelini dikecek...
Geçen pazartesi başlayan pet şişe toplama kampanyası yarın bitiyor...
DEÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü öğrencileri, inanıyorum ki, 6 bin pet şişeyle Bahadır’ı bir kez daha ölümsüzleştirecek...
Ve İzmir’in bir sembolü aracılığıyla çevrenin korunması adına da önemli bir mesaj verilecek...
Buna katkısı olan herkese benden de kocaman bir alkış!

BENCE

Başkan haklı

Başkan haklı · GEÇEN hafta bu köşede, “İzmir’in heykelle imtihanı” başlığı altında... Metronun İzmirspor durağına yerleştirilen ahşap müzisyen heykeli krizine değinmiş... Yazının sonunu... “Velhasıl heykellerle savaş bir Türkiye klasiği... Çünkü kültürümüzde heykel yok! Heykele nasıl davranılır bilmiyoruz... Sonuçta da nereye ne heykeli konursa birinin kafası bir yerine takılıyor işte” diye bitirmiştim... Ancak sizler okuduğunuzda heykel çoktan kırılmıştı... Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, üzüntüsünü dile getirirken... “Yanlış bir şey yapmadık... Bunlar sanata saldırıdır... Bunlar kente saldırıdır... Bunlar aydınlığa saldırıdır... Bunlar kültüre saldırıdır... Lütfen herkes aklını başına devşirsin... Biz o heykeli olduğu yerde sergileyeceğiz... İzmirli hemşehrilerimiz de heykellerine, sanat eserlerine sahip çıkacak ve koruyacaklardır” dedi... Başkan’a katılıyorum... Evet, bunlar geleceğe saldırıdır... Evet, İzmirliler sanata bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da sahip çıkacaktır... Sonuçta bunlar, bırakın İzmir’i, Türkiye’nin hiçbir köşesinde görmeyi arzu etmediğimiz görüntüler... Cumhuriyet’in 100’üncü yılını kutlayacağımız 2023’e emin adımlarla ilerler... Ekonomiden siyasete, spordan kültüre, turizmden sanata her alanda Türkiye’nin gücünü tüm dünyaya göstermek isterken... Heykel kırmayı marifet sayan zihniyetlerden farksız bu tür davranışlarla ne yazık ki bir arpa boyu yol alamayız...

İYİ DE

Sadece İzmir mi ödüyor?

AK Parti Grup Başkanvekili Bilal Doğan, Moody’s tarafından İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne verilen ‘AAA’ notu için... “Peki biz İzmir halkı adına Aziz Kocaoğlu’na bir kez daha soruyoruz, bu notun İzmir’e ne faydası var? Belediyenin kredi notu 17 basamak birden yükseldi, ancak sokaklara çıktığımızda bambaşka bir İzmir manzarasıyla karşılaşıyoruz... Ne yazık ki yüksek kredi notları İzmir Büyükşehir’in vizyonsuzluğunu ve iş bilmezliğini örtmeye yetmiyor... Vatandaşın notu ise sıfır...” diyor. Bir muhalif olarak eleştirmek en doğal hakkı... İlgilisi, yetkilisi, muhatabı gerekli açıklamayı yapacaktır mutlaka... Doğan’ın bu konuda bir iddiası daha var... Diyor ki:

Büyükşehir 2008’den bu yana uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarına 925 bin lira ödedi... Acaba İzmirli hemşerilerimizin bundan haberi var mı? İzmirlinin parasıyla İzmir’e hava mı atıyorsunuz? Parayla saadet olmaz...” Ben de soruyorum: İyi de, Türkiye’de uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarına ödeme yapan tek belediye, kurum İzmir Büyükşehir mi? Bilen açıklasa da hep beraber öğrensek...

HAFTANIN FOTOĞRAFI

BU haftanın fotoğrafı yazıişleri müdürlerimizden Nejat Bekmen’den... Alsancak Vapur İskelesi’nin karşısındaki otomatik tuvaletin önünde sıra bekleyenler dikkat çekiyor... İşe gelip giderken ağırlıklı olarak deniz ulaşımını tercih eden Bekmen... “Bir güne özgü değil, hep böyle... Tuvalet temel ihtiyaç... Nefes almak, stres atmak vs için de Kordon’a gelenlerin bu ihtiyacı giderebilecekleri bir tane halka açık tuvalet oluşu (ki, zaman zaman onun da 1 TL vermek istemeyen kent magandaları tarafından tahrip edilip kullanım dışı kalışı) sıkıntı yaratıyor... Belirli mesafelerle bu sayı artırılamaz mı?” diye soruyor... Benden iletmesi...