Paylaş
“Şu anda tersanelerde 124 yeni kruvaziyer birden inşa ediliyor.
Bu gemiler suya indiğinde tüm dünyayı dolaşacak.
Dünya bizlere büyük gelebilir ama kruvaziyer turizmi için çok küçük.
Ve burada en şanslı bölge Akdeniz.
Bizim yapmamız gereken ise hep birlikte programlar oluşturmak ve çok çalışmak.
Görünen o ki, Kuşadası ve Marmaris bir konuda bir hayli yol almış.
Peki, İZTO’nun yeni yönetimi bu konuda bir şeyler yapıyor mu?
Yapıyor da bizim mi haberimiz yok?
Dilerim, Demirtaş’ın mirasına sahip çıkar, bu gemilerin yeniden İzmir’e de gelmesini sağlarlar.”
Yazı, bu işin ilk günden beri bayraktarlığını yapan İZTO eksenli olunca bu uğurda çaba harcayıp elini taşın altına sokan İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi’ne haksızlık ettiğimi fark ettim.
Onlar da 2014’ten bu yana küresel kruvaziyer sektörünün zirvesi olan ABD’deki Seatrade Cruise Global Fuarı’na yönetim kurulu olarak tam kadro katılıyorlar. Yüzen sarayların temsilcileriyle görüşüp Ege başta olmak üzere Türkiye’deki limanları tanıtıyorlar.
Kruvaziyer operatörlerinin Türkiye’ye gelmesini cazip kılmak için hükümetle yakın temas halindeler.
2016’da imzalanan Alsancak-Miami kardeş liman anlaşmasında İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi’nin büyük tatkısı var.
Alsancak Limanı’na daha fazla gemi yanaşmasını sağlayacak parmak iskele yatırımı ile modern bir terminal binası yatırımını sürekli gündemde tutuyorlar.
Kruvaziyer turizminde kazananın liman değil, şehir olduğu bilinciyle Tarihi Kemeraltı A.Ş.’nin (TARKEM) ortakları arasında yer aldılar.
Sorumluluk sahalarındaki Egeport Kuşadası Limanı’nın tanıtımı için de çalışıyorlar.
İzmir-Selanik arasında başlatılması planlanan feribot seferleri için ilgili birimlerle işbirliği içindeler.
Geçen hafta önemli bir adım daha atıp İtalya İzmir Konsolosu Valerio Giorgio ile MSC ve Costa’nın yeniden İzmir seferlerine yeniden başlaması için bir görüşme gerçekleştirdiler.
Bunlar şimdilik aklıma gelenler.
Başka kim ne yapmışsa bu köşe onlara da açık!
Haksızlık etmek istemem ama
YANLIŞ bilmiyorsam, bu yıl 10’uncu kez düzenlenen ‘Ekoloji İzmir’, Türkiye’yi ulusal ve uluslararası alanda temsil eden sertifikalı organik ürünlere yönelik tek fuar.
Açıldığı ilk gün, yani 15 Mayıs’ta, saat 15.30 civarında ziyaret ettim.
Birçok fuarın aksine girişlerin hem sektör profesyonelleri, hem de son tüketici için daha ilk günden açık ve ücretsiz olduğu etkinlik için, “Kimse yoktu” desem sanırım abartmış olmam.
Ülkemizden Adıyaman, Ankara, Aydın, Balıkesir, Diyarbakır, İstanbul, İzmir, Kayseri, Kilis, Konya, Malatya, Manisa, Mardin, Mersin, Rize, Samsun, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak; yurtdışından ise İspanya ve Ukrayna’dan toplamda 97 katılımcının yer aldığı organizasyonun daha açıldığı gün bu kadar boş olmasına doğrusu çok şaşırdım.
Çoğu kez kapalı ve açık otoparklarda park edecek yer bulmak adeta mucize iken bu kez adeta bolluk yaşanıyordu.
Ülkedeki genel konjonktürden mi, Ramazan ayına denk gelmesinden mi, Başkan Tunç Soyer’in söylemiyle küresel ekolojik krizden mi, yoksa başka nedenlerden mi bilemiyorum ama ben daha çok katılımcı ve daha çok ziyaretçi görmek isterdim.
‘Organiğin başkenti İzmir’ diyorsak, İstanbul’da başlayıp İzmir’e göç eden bu fuarı dünyanın her noktasında bilinir hale getirmek, referans noktası ve kilometre taşı yapmak istiyorsak daha çok çalışmalıyız.
fuarizmir’in yılın 365 günü de dolu olması, daha inovatif etkinlikler düzenlenmesi, yerli-yabancı katılımcı ve ziyaretçi patlaması yaşanması, otoparkında boş yer olmaması gerek.
Bu devasa yatırımda her İzmirli’nin katkısı var.
Eğer dolduramazsak hepimize eksi yazar.
Darısı İzmir’e
BİR hayvansever olarak geçen hafta beni en çok mutlu eden haber Kuşadası’ndan geldi.
Belediye Başkanı Ömer Günel, twitter hebasından yayınladığı mesajla, ilçe sınırlarında 8 yıldır çalışan 5 faytonun faaliyetlerinin durdurulduğunu açıkladı.
“Hayvanlara yapılan zulme sessiz kalmayacağımı, her bir hemşehrimin hakkını nasıl koruyor ve kolluyorsam hayvanlarımızın da haklarına sahip çıkacağımı açıklamıştım.
Yüzyıllardır insanların en sadık dostları ve yardımcıları olan atlarımızın asfalt üstünde yaşamalarının ve çalışmalarının doğalarına aykırı olduğunu, hijyen açısından sağlıksız olduğunu değerlendirdik” dedi.
Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer ile Karşıyaka Belediye Başkanımız Cemil Tugay’a açık çağrımdır:
Kordon ve Karşıyaka’da da bu zulme artık bir son verin!
Böyle toplantı olmaz
RAMAZAN nedeniyle sayıları azalsa da günde en az birkaç toplantı daveti geliyor.
Kendi adıma çoğuna gitmiyorum.
Çünkü, zamanım olmuyor.
Çünkü, organizasyonu üstlenenler sanırım kalabalık görünsün diye önlerine geleni çağırıyorlar.
Böyle olunca da konuyla ilgili ilgisiz herkesin doluştuğu o buluşmalardan bir verim elde edilemiyor.
Bunu zaten ertesi günkü medya yansımalarından da görebiliyorsunuz.
Sorulan onca yerli yersiz sorunun, çekilen onca fotoğrafın neredeyse hiçbiri yok.
Olan da ele tutuşturulan basın bülteninden ibaret.
Dilerim bundan sonra bu tür etkinliklerde katılımcı sayısına değil, verime bakılır.
Minik bir not: Eleştiri ve önerileriniz için doğrudan bana ulaşırsanız sevinirim.
Paylaş