Paylaş
Hem de iki kez!
Sağ olsun, her olumsuz konuda olduğu gibi...
Bunda da kimse üzerine alınmadı.
İçlerinden olsa gerek:
Ya, “Bizim parklar olamaz” dediler.
Ya, “İşimizi bize mi öğreteceksin?” dediler.
Ya da gazete falan okumuyorlar.
Sadece bakımsız olsalar neyse...
Büyük çoğunluğu zifiri karanlık.
Bundan istifade iti, kopuğu, tinercisi, şarapçısı orada.
Zulada bıçak da var, alkol de var, bali de var.
İnsan bırak oturmayı, çoluğunu çocuğunu oynatmayı, geçmeye bile korkuyor.
Dilerim, bu kez biri bu konuyu üzerine alır.
Olmadı, en azından topu bir başkasına atıverir.
Bakarsınız, bana bir yazı daha kaleme almak düşer.
Kim bilir?
Bekleyip görelim.
***
PES ARTIK
Soyulmadık bir bunlar kalmıştı!
TÜRK Kızılay’ı, bir süre önce İzmir ve Ege’nin diğer kentlerinde çeşitli yerlere giyim bağış kutuları koydu.
Hayırsever vatandaşlardan kullanmadıkları giysi ve ev eşyalarını toplayarak ihtiyaç sahibi insanlara ulaştırmak hedeflendi.
Kimileri kullanmadığı ya da kullanılabilir nitelikteki ev tekstil ürünleri, mutfak eşyalarını...
Kimileri giysi, iç çamaşırı, kemer, çanta, ayakkabılarını...
Kimileri de perde, oyuncak, küçük elektronik ev aletlerini bu kutulara atarak ‘iyilik’ hareketine destek oldu.
Ne yazık ki...
Kutular açılınca içi çöp dolu poşetlerin yanı sıra akla hayale gelmeyecek birçok şeyin de atıldığı görüldü.
Ancak, son dönemde yaşananlar bunu bile gölgede bıraktı.
Bazı yerlerde ya sabahın kör saatinde ya da akşamın karanlığında...
Giyim bağış kutuları kırılarak veya içine küçük çocuklar sarkıtılarak ya da bu fotoğraftaki gibi koca koca adamlar yarı bellerini içeri atarak ne var ne yoksa içleri boşaltılıyor.
İşe yarayacağı düşünülenler alınıyor, geri kalanlar ise kullanılamaz hale getirilip ortalık yerde bırakılıyor.
‘Belki birine faydası olur’ diye bağışlanan kıyafetler, eşyalar sonra götürülüp Bitpazarı’nda satılıyor.
Biz bu kadar mı vicdan yoksunu olduk?
‘Pes artık’ demekten başka bir söz bulamıyorum.
Eminim ki, etkilisi yetkilisi bu işe bir an önce el atıp bir ‘iyilik’ hareketinin birkaç kendini bilmeze yenik düşmesine izin vermez!
***
İNANILIR GİBİ DEĞİL
Hastalara her gün aynı
yemek servis edilmiş
GEÇEN hafta Ege Üniversitesi’ni yazdım ya...
Meğer aynı kurumdan mustarip ne çok insan varmış!
İsmi bende saklı bir okurum, kalp rahatsızlığı için gittiği hastanede yaşadıklarını anlatırken, ilginç bir noktaya dikkat çekti.
Şöyle ki:
Tek kişilik özel odada kalıyor.
Eşi de kendisine refakat ediyor.
Geceliğine 90 TL ödüyorlar.
İlk gün öğlen yemeği olarak...
Çorba (onun ifadesiyle kireç gibi beyaz, ihalesi henüz yapılamadığı için alınamadığı söylenen kekiksiz), zeytinyağlı taze fasulye, makarna, piliç but, söğüş domates-salatalık, bardak yoğurt veriliyor.
Kabul edelim ki, hasta için hastane yemeği zordur.
Tatsız, tuzsuz, hele bir de iştahsızsa beğendiremezsiniz.
Ama okurum diyor ki, taze fasulye (kıymalı) ve yoğurt (kaymaklı) hariç eşine de aynı yemek gelmiş.
Onun da yorumu aynı olmuş.
Neyse, geçelim bu faslı...
Aynı günün akşamı, çorba hariç öğlenki menünün aynısı gelmiş.
O da ne?
Çarşamba öğlen ve akşam da...
Perşembe öğlen ve akşam da aynı menü...
Cuma öğlen de yine çorba, zeytinyağlı taze fasulye, makarna, piliç but, söğüş domates-salatalık, bardak yoğurt gelince artık isyan etmiş.
Önce yan odadaki hasta ve yakını, sonra bir başkası, ardından bir diğeri, “Biz 1 aydır buradayız ve her gün iki öğün aynı yemeği yiyoruz” demiş.
Eminim ki, bu hastaların rahatsızlıkları gereği özel beslenmeleri, belki de diyet yapmaları gerekiyor.
Ama her öğün aynı yemeğin servis edilmesini bir türlü aklım almadı.
Birileri izah etse de işin doğrusunu anlasak!
***
İLGİNÇ
İzmir’in
doğalgazla
imtihanı
İZMİRGAZ Genel Müdürü Burçin Yandımata’nın AA’ya yaptığı açıklama dikkatimi çekti.
Özetle diyor ki:
“İzmir’de 1.1 milyon haneye doğalgaz ulaştırdık.
Şu an 753 bin 956 abonemiz var.
346 bin hane kapısında doğalgaz olduğu halde kullanmıyor.”
Oysa İzmir, yılda yaklaşık 3 milyar metreküple Türkiye’de en çok doğalgaz tüketen ilk 3 şehir arasında.
Doğalgazın sözcülüğünü yapacak değilim.
Ancak şu da bir gerçek ki, -en azından şu an için- tasarruf ve hava kirliliği açısından en iyi seçeneklerden biri.
İzmir’de hala birçok kamu kurum kuruluşu mazot ve kömür yakıyor.
Hem doğalgaza kıyasla 4 kat pahalıya ısınıyor.
Hem de havayı inanılmaz ölçüde kirletiyor.
“Bo-ğu-lu-yo-ruz” diye isyan ettiğimiz şu günlerde hiç değilse kamu için yasal bir düzenleme yapılamaz mı?
***
GİTTİM GÖRDÜM
Geçmiş olsun Ayvalık
HAFTA sonu Ayvalık’taydım.
Selin neden olduğu tahribatı gözlerimle gördüm.
Metrekareye 215 kilogram yağmurun düştüğü o güzelim tatil cenneti sanki savaştan çıkmış gibi.
Hummalı çalışmaya rağmen ortalık hala dağlardan akan suların taşıdığı çamur deryasının izlerini silmeye çalışıyor.
Kim ne derse desin, bu bir doğal afet.
Tek teselli ise can kaybının olmaması.
Bir kez daha geçmiş olsun Ayvalık.
Paylaş