Kaldığımız yerden devam

Her iki yazımda da aynı çatı altında yaşananların Ayvalık’a ve sektöre olumsuz yansıyacağını düşündüğümü ifade ettim.
Konunun bir an önce çözüme kavuşmasını, sağduyunun galip gelmesini dilediğimi aktardım.
“Ama görünen o ki, sosyal medya üzerinden yürüyen bu soğuk savaş kolay kolay bitmeyecek.
Eskilerin deyimiyle bu pilav daha çok su kaldıracak” diye de ekledim.
Nitekim, öyle de oldu.
Haliyle bana da yine yazmak düştü.
***
Başkan Büyükçıvgın, hem gönderdiği mesaj, hem de yine Facebook üzerinden yaptığı paylaşımlarda bakın ne diyor:
- (Köşemde kullandığım görseli kast ederek) Bu, meclis başkanı imzalı meclis tutanağı. 29 Aralık 2020 tarihli. O gün görevli olduğum için toplantıda yokum. Meclise tam da o gün bilgi vermişler. Yani marka tescili, ürün, coğrafi hologram alınmış, fason dolum yapılmış (Benim notum: Başkan nerede yapıldığını da paylaşmış ama ben bunu kendi yazımda sormuştum, cevap geldiğinde yazacağım), ambalajlanmış, her şey bitmiş. Bu bilgilendirmeyi neden en başta yapmamışlar?
- Hediyelik olarak sınırlı sayıda 750 cc’lik özel tasarım 1428 şişe (Benim notum: Görseldeki tutanakta 1438 yazıyor) zeytinyağı ürettiklerini söylüyorlar. Neden örneğin 1500 değil de 1428 şişe? Ayrıca, 1428 şişe sınırlı sayı mıdır?
- Meclis tutanağının sondan üçüncü satırında, market zincirleri xxx ve xxx (Benim notum: Başkan her iki zincirin ismini yazmış. Ben onları xxx yaptım ve görselde de buzladım. Merak eden meclis tutanağını bulup öğrenebilir.) xxx tonajlı mal alır, toptancıdır, sadece vergi dairesi kaydı olanlara mal satar. Raflarında en az 5 veya 18 litrelik tenekeler bulunur. Globaldir, yıllık alım ve ödeme programları yapar. xxx de yine global bir dünya devidir. Parakendeye yönelik lüks gıda ağırlıklı mamul satar. Aynı şekilde yıllık programlarla mal alır. Yani xxx ve xxx ile görüşmeye ve taleplerini karşılamaya cesaret etmek için stoğunuzda tonlarca ifade edilecek yağın olması gerekir.
- Hediyelik ürün olduğunu dile getiriyorlar. Hediyeliğe fatura kesilmez, kesilse bile ‘Bedelsiz’ yazılır.
- ATO Duyusal Analiz ve Tadım Laboratuvarı, 2012’de, Rahmi Gençer döneminde hayata geçirilmiştir. (Biyolog ve degüssatör olmam sebebiyle ATOLAB’ın tüm teçhizat ve teknik altyapısının kurulumunda büyük görev ve sorumluluk aldım.)
- Süslü kelimelerle anlatılan tüm ulusal ve uluslararası belgeler, akredite faaliyet ve yetkileri 2014’ü takip eden yıllarda bizzat o günkü ATO Yönetim Kurulu tarafından UZZK Başkanı Ümmühan Tibet ve Dr. Suzan Kantarcı Savaş’ın destekleriyle alınmıştır.
- Şahsımın da dahil olduğu bahsedilen 22 tadımcının tamamının 1.5 yıl süren eğitim sürecinin maliyeti ATO tarafından ödenmiş, kursiyerlerden 1 kuruş dahi alınmamıştır. Bugün geldiğimiz noktada yeni kimse yetiştirilmediği gibi mevcut 22 tadımcının da çoğu kaybedilmiş görev yapılamaz hale gelinmiştir. (Tadımcı sayısı 8’in altına düştüğünde hizmet yetkisi düşer.)
***
Karşı cepheden hem daha öncekilere, hem de bunlara bir yanıt gelirse, onları da bu köşeden size aktarmaya devam edeceğim.
Ama dileğim, bu konunun artık bir çözüme kavuşması.
Kayıkçı kavgası gibi bir yere varmayan kısır çekişmelere dönüşmemesi.

ÜRÜN TESCİLİ AYRI
MARKA TESCİLİ AYRI
BAŞKAN Mustafa Büyükçıvgın, ürün tescili ve marka tescili üzerine de görüşlerini aktardı.
İkisinin farklı şeyler olduğunu söyleyip karıştırılmamasını istedi. İyi örneklerin adlarının kullanılarak farklı amaç içeren uygulamalara emsal gösterilmemesini vurguladı.
Ve dedi ki:
- Ticaret odaları, yöresel ürünlerini tescil ettirir. Bu, markalaşmanın önünü açmak ve özendirmek adına da önemlidir. Bu sembolik ürünler her platformda tanıtılır. Bunun en büyük örneğini yine ATO gerçekleştirmiştir. 2006’da Türkiye’de ilk defa bir yöresel zeytinyağına, Ayvalık zeytinyağına, Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan coğrafi menşei işareti alarak ülkeye öncü ve örnek olmuştur.
- 15’incisi uluslararası olarak düzenlediği zeytinyağı hasat festivallerinde gerek yöresel butik markaları, gerekse hediyelik olarak hazırladığı zeytinyağlarını konuklara ücretsiz dağıtarak tanıtım misyonunu yerine getirmiştir (ve getirmektedir).
- Bu, şu demek değildir ve asla olmamalıdır. ATO kendi adına zeytinyağı markası yapsın ve bunu satsın. Satışa girdiğin an her şey değişir. Artık sen Oda olarak ürününü tanıtmak misyonunu terk edip ticaret yapma yolunu seçmiş olursun. Bu kabul edilir bir durum, davranış ve etik olamaz.
- Ürünü tescil ettirmekle marka tescili yaptırmak aynı şey değildir. Birbiriyle asla karıştırılmamalıdır. Kimse Edremit gibi iyi örneklerin adını kullanarak ve arkasına sığınarak farklı amaç içeren yanlış uygulamalara bahane aramasın.
- Biz de birçok platformda ‘ATO Zeytinyağı’ olarak yarışmalara katılabiliz. Ki, ben bunu dahi etik bulmuyorum. Şöyle ki: ATO coğrafi menşei işaretli herhangi bir marka yarışmaya girdiği zaman ‘Evoo’ (İtalyanca’da ‘ekstra ekstra virgin, yöreye ait sızma zeytinyağı’ demektir. xxx Ticaret Odası’na ait zeytinyağı demektir. xxx Ticaret Odası markalı zeytinyağı demek değildir.) bölümünde zaten ‘xxx Ticaret Odası tescilli zeytinyağı’ diye yazılır. Edremit’i tenzih ederek söylüyorum, bence amaç ATO’nun yarışmaya katılması değil, ATO tescilli üye markamızın temsil edilmesidir.