Güzel ülkemin güzel insanları

ÖYLE günlerden geçiyoruz ki, ağzımızın tadı tuzu kalmadı.

Haberin Devamı


Birbiri ardına yaşanan olaylar yüzünden morallerimiz dibe vurdu.
Neredeyse geleceğe dair umutlarımız bile tükendi.
İyi de bu ülkede hiç mi iyi şeyler olmuyor?
Oluyor olmasına da ne yazık ki yoğun gündemde onlara yer kalmıyor.
Malum, ben de bu köşede 30 haftadır -kalemimin yettiğince- bölgemizde gözüme çarpan aksaklıkları dile getiriyor ve çözümü konusunda yetkilileri göreve davet ediyorum.
Tabir yerindeyse, ‘kaya düşürerek’ ilgilileri harekete geçirmeye çalışıyorum.
Ama bu hafta izninizle format dışına çıkarak güzel ülkemin güzel insanlarına da yer vermek istiyorum.
Çünkü onlar işlerini hakkıyla yapıyor ve onurlandırılmayı da hak ediyorlar.

 

***
Bir insan

Güzel ülkemin güzel insanları

Haberin Devamı

GEÇEN hafta yıllık iznimin bir bölümünü kullandım.
Eşimle birlikte -iki günlüğüne de olsa- İzmir’in karmaşasını arkamızda bırakıp Cunda’ya kaçtık.
Burası, Ayvalık’ın en gözde merkezlerinden.
Tarih kokan daracık sokakları, zamana tanıklık eden taş binaları...
Eşsiz doğası, ulu çınarları...
Bir kahvede sessizce sohbet eden ihtiyar delikanlıları, kapı önlerinde oturan beyaz saçlı teyzeleri...
Nefis zeytin kokusu, balıkçı motorlarının insana huzur veren sesi...
Deniz ürünlerinin en nefis çeşitlerini sunan restoranlarıyla gerçek bir Ege rüyası.
Biz de...
Hem zihnimizi boşaltıp yenilendik.
Hem yeni yerler, mekanlar gördük.
Hem de yeni insanlarla tanıştık.
Hayatımıza kattığımız bu kişilerden biri de Salih Doğan oldu.
Bir dostumuzun vasıtasıyla tanıştığımız Salih Bey, Cunda Körfez Restoran’ın işletmecisi.
30 yıldır bu sektöre A’dan Z’ye hizmet veren Doğan, “Salih’in Yeri” olarak da bilinen mekanını 2012’de açmış.
Sahilden biraz içeride olmasına rağmen, gittiğimiz gün neredeyse oturacak yer yoktu.
“Sizi farklı kılan ne?” diye sorduk.
Mütevazı cevaplar aldık.
Ama gördük ve öğrendik ki:
Salih Doğan işini sevgiyle, tutkuyla, aşkla yapıyor.
Hayat ritmi kabul edip yüreğini ortaya koyuyor.

Haberin Devamı

Güzel ülkemin güzel insanları


Balık çeşitleri hem bol, hem taptaze.
Bütün sebzeleri kiraladığı tarlasında kendisi yetiştiriyor.
Ayvalık’ın envai çeşit otlarını (öyle ki, masada vazoların içindeki çiçekleri bile) dağlardan bizzat topluyor.
Tüm lezzetlerde Ayvalık’ın o meşhur zeytinyağını kullanıyor.
Ortam ferah (yan masayla dip dibe oturmuyorsunuz) ve özgün.
Bir o kadar da dingin.
Personel ise son derece deneyimli ve titiz.
Yanlış anlaşılmasın, Salih Bey’in reklamını yapmıyorum.
(Ki, bence buna ihtiyacı da yok!)
Sadece bir beğeniyi dile getiriyorum.
Ve eminim ki, Cunda’da nice benzer isimler ve mekanlar var.
Turizmde çeşitlilik arayanlara duyurulur:
Cunda gastro turizm için ideal bir yer.

 

Haberin Devamı

***
Bir mekan

Güzel ülkemin güzel insanları

AYVALIK Ticaret Odası Başkan Yardımcısı İbrahim Sakallı’yla bir yandan Fenerbahçe-Beşiktaş derbisini izlerken...
Bir yandan da ilçeyi savaş alanına çeviren sel felaketi, bu yıl 12’ncisi düzenlenen Uluslararası Zeytin Hasat Günleri...
Ayvalık’ın üst kimliği zeytin, asıl gelir kaynağı turizm...
Ekonomi ve siyasetteki son gelişmeler ile inşaat sektörü üzerine sohbet ettik.
Kendi adıma söylemeliyim ki, hem bilgime bilgi ekledim, hem de yeni şeyler öğrendim.
İbrahim Bey aslında inşaat, yapı ve dekorasyon malzemeleri alanında faaliyet gösteren Nidus Yapı’nın sahibi.
1978’den bu yana hizmet veriyor.
Bugünlere nasıl geldiğinin öyküsü ise...
İnanın, günümüz gençlerine ve girişimcilik yolunda karar aşamasında olanlara ders niteliğinde.
Ve inşallah başka bir yazı konusu.
İbrahim Sakallı asıl işinin yanı sıra -yaşadığı yerin doğasına uygun olarak- zeytin ve turizmle de son derece ilgili.
Örneğin, Cunda’ya birbirinden güzel iki tesis kazandırmış.
İlki, ismini dedesinin Mübadele’den önce yaşadığı Midilli’deki köyden alan Kapya Otel...
Ada mimarisinin ruhuna sadık kalınarak günümüzün konforuyla inşa edilmiş.
11 süit ve altı farklı döşenmiş odasıyla hizmet veriyor.
Diğeri ise bizim de konakladığımız Güle Otel...
Cunda’nın tam merkezinde.
İkisi cumbalı toplam sekiz odası var:
‘Begonvil’, ‘Yasemin’, ‘Sardunya’, ‘Ortanca’, ‘Gül’, ‘Akşamsefası’, ‘Leylak’ ve ‘Hanımeli’...
Bize cumbalı ve gürül gürül yanan şömineli odalardan ‘Hanımeli’ düştü.
Doğrusu ya, odun ateşinin doğal sıcaklığını ne kadar da çok özlediğimizin farkına vardık.
Aslında her iki tesisin başında da İbrahim Bey’in eşi Fatma Hanım var.
Her sektörde olduğu gibi turizmde de kadın elinin değdiği yerin nasıl güzelleştiğini bir kez daha gördük.
İki tesis de yöresine, geçmişe, doğaya saygılı olduğu kadar zamana da meydan okuyor.
Ve her detayı sevgiyle, özenle düşünülmüş.
Aslında Cunda’da bu tarz birçok konaklama imkanı var.
Siz de yaşadığınız kentin karmaşasından, gürültüsünden, kalabalığından sıkıldıysanız inanın Cunda iyi bir seçenek.

 

Haberin Devamı

***
Bir mekan, iki insan

Güzel ülkemin güzel insanları

CUNDA’nın bir de ‘Ayna’sı var!
Burası ismi ile müsemma bir yer.
Ayvalık’ın, Cunda’nın gerçekten de ‘Ayna’sı.
Meşhur Taş Kahve’nin hemen arka sokağında.
Naif, keyifli, bir o kadar da özel bir mekan.
Özgün mimarisi, taş iskeleti, yüksek tavanı, uçuşan perdeleri, etnik-jazz müzik esintileriyle adanın mistik havasını hemen hissediyorsunuz.
Zaten tabelasında da “Yeme-İçme-Oturma Yeri” diye yazıyor.
11 yıl önce bir aile işletmesi olarak açılmış.

Güzel ülkemin güzel insanları

Emekli edebiyat öğretmeni Nihal Sayın ve kızı Ezgi Güven işletiyor.
Nihal Hanım’ın göçmen anne, Karadenizli babadan gelen yeme içme kültürünü harmanladığı mekan, kızı Ezgi’nin de katılmasıyla...
Akdeniz ve Girit mutfağının temel özelliklerinin yeniliklerle harmanlandığı bir laboratuvara dönüşmüş.
Menünün en önemli özelliği tüm yemeklerde lezzet ve sağlığın estetik sunumla bir araya getirilmesi.
Kullanılan tüm ürün-malzemelerin yerel ve doğal oluşu.
Zeytinyağı dışında hiçbir sıvı yağ kullanılmayışı.
Bir gün yolunuz düşer de uğrarsanız, inanıyorum ki, bu satırlar için bana hak vereceksiniz!

 

Haberin Devamı

***
Bir de girişimci anne

Güzel ülkemin güzel insanları

AYVALIK’ta bir de Şule Saray’la tanıştım.
O, çocukları için her şeyi göze alan ve en güzelini isteyen bir anne.
Öyle ki, onları doğal ve sağlıklı ortamda büyütebilmek için eşiyle birlikte altı yıl önce İstanbul’dan Ayvalık’a taşınmışlar.
Şule Hanım bir yandan kızlarını büyütürken, bir yandan da ‘Burada ne yapabilirim?’in arayışına girişmiş.
Ve, eş-dostun taleplerinden yola çıkarak...
Kurduğu www.ayvaliktansize.com adlı internet sitesi aracılığıyla yörenin ürünlerini sipariş üzerine yurdun dört bir köşesine, hatta yurt dışına pazarlamaya başlamış.
Ağrı’dan da müşterisi var, Diyarbakır’dan da...
Almanya’dan da, İsveç’ten de...
Kendi ağzından öyküsü şöyle:
“Ayvalık’a yerleştikten sonra gördüm ki, -bilinenin aksine- zeytin ve zeytinyağının dışında aslında pek çok ürünü var.
İstedim ki, yeni yaşam yerimde sahip olduğum bu nimetleri herkesle paylaşayım.
Başkaları da bu güzelliklerden, değerlerden, lezzetlerden haberdar olsun ve faydalansın.
Tıpkı yüzyıllardır köylü kadınlarımızın, anneannelerimizin doğal yöntemlerle yaptıkları sağlıklı ve doğal besinleri onlar da tatsın.
Kendi çevremle başladığım bu yolculuk, tavsiyeler ve sonrasında sosyal medya üzerinden daha çok kitlelere ulaşmamı sağladı.”
Şule Saray, 2012’de başlayan serüvenine bugün de ilk günkü heyecanıyla devam ediyor.
Bu süre zarfında yaşadığı deneyimler onu pek çok yeni bilgi, tecrübe ve insanla tanıştırmış.
“Ama, ‘En güzel yanı ne?’ diye sorarsanız, insan zengini oldum ben” diyor.
Çok şükür ki, amaç güzellik olunca karşınıza da hep güzel insanlar çıkıyor.
İşte, Şule Hanım da bunlardan biri!

Yazarın Tüm Yazıları