Paylaş
Geçtiğimiz günlerde şok bir çıkış yaptı.
Sahte bal üreten tağşişçi firmaların ruhsatlarının iptal edilmesini istedi.
“Firma yetkilileri de cinayete teşebbüsten yargılansın” dedi.
Malum, ülkemiz taklit ve sahte üründe dünya üçüncüsü.
Dönerden sucuğa...
Zeytinyağından peynire...
Tereyağından tavuk etine...
Pirinçten yoğurda neredeyse her gıda maddesinin sahteciliği var.
Süt tozuna tebeşir tozu ekleyen mi ararsın?
Yoğurda kıvamı artsın ve su tutsun diye domuzun deri veya kemiklerinden yaptıkları jelatini katan mı?
Tereyağına patates püresi koyan mı?
Zeytini karartmak için paslı demir kullanan mı?
Baklavaya fıstık yerine bezelye serpen mi?
Kalitesiz bulgura boya katıp rengini değiştiren mi?
Bayat tavukları çamaşır suyuyla beyazlatarak taze görüntüsü veren mi?
Beyaz peynirin raf ömrü uzasın diye fazla nitrat katan mı?
Kıymaya tavuğun gagasını, tırnağını karıştıran mı?
Bu listeyi uzatmak mümkün...
Ama ne sizin, ne benim midem kaldırır!
Bu gıda terörü bir yandan halk sağlığını tehdit ederken, bir yandan da ülke ekonomisine zarar veriyor.
Temel sorun ne yazık ki cezaların caydırıcılıktan uzak olması.
Hileli üretim yapan para cezasını ödedikten sonra tekrar üretime devam ediyor.
Kısa süreli kapatma, teşhir de kesmiyor.
Sektöründeki tağşişe adeta savaş açan Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin, şöyle demişti:
“Para cezası vermek bunları utandırmıyor, caydırmıyor.
Bakanlığın sitesinde isimlerinin deşifre edilmesi de bir anlam ifade etmiyor.
Bu insanlar hicap duygunu kaybetmiş. O zaman bunların anlayacağı lisanda konuşmak lazım.
Zeytinyağında tağşiş nitelikli suç kapsamına alınmalı.”
Bir kez daha tekrarlarsak...
Muğla Arı Yetiştiricileri Birliği Başkanı Ziya Şahin bunu bir adım daha öteye taşıyarak...
“Firmaların ruhsatları iptal edilsin, yetkilileri de cinayete teşebbüsten yargılansın” diyor.
Ne dersiniz çare olur mu?
***
HAFTANIN FOTOĞRAFI
HER şey apaçık ortada...
Ben ne yazsam, ne söylesem boş!
Aslında, “Yorumsuz” demek bile yeterli...
Ama...
Bu kavurucu yaz sıcağında, çöp atacak başka hiç yer kalmamış gibi...
Bula bula sevimli dostların su kabını bulanlara iki çift laf etmesem kendimi suça ortak hissedeceğim.
O yüzden diyorum ki:
Eğitim şart...
***
ELDE VAR BİR
Kuşlar size minnettar
GEÇEN hafta bu köşede...
“Siz eğlenirken hayvanlar ölüyor haberiniz var mı?” dedik...
Patlatılan her bir havai fişeğin neden olduğu zararları yazdık.
İlk destek Kuşadası’ndan geldi.
Sosyal medyada, “Havai fişek atmayın. 3-5 dakikalık görsel zevk için insanların ve diğer canlıların sağlığıyla oynamayın” temalı kampanya başlatıldı.
İlk somut adımı ise Sea Light Oteli Genel Müdürü Turhan Kesim attı.
Kesim, tüm birimlere gönderdiği yazıda, “İnsana, çevreye, doğaya olan sorumluluklarımız ve saygımız çerçevesinde işletme faaliyetleri ile banket çalışmalarımızda havai fişek ve benzeri faaliyetler uygulanmayacaktır” dedi.
Bu ve benzeri duyarlılıkların artması dileğiyle...
Başta kuşlar olmak üzere tüm canlılar adına Sea Light Oteli Genel Müdürü Turhan Kesim’e kocaman teşekkürler.
Dilerim haftaya bu köşede daha çok kişi, kurum ve kuruluşa benzer dileklerimizi iletiriz.
****
BEĞENDİM
Sosyal sorumluluk işte bu!
AMACIM bir firmanın reklamını yapmak değil.
Sadece beğendiğim bir uygulamayı paylaşmak.
Temizlik ürünleri sektöründe Türkiye’nin yüzde 100 yerli sermayeli ilk 3 büyük markasından Viking Temizlik, sosyal sorumluluk projesi kapsamında bir ilke imza atmış.
İzmir merkezli firma, ülke genelindeki market arabalarının temizliği için kolları sıvamış, hijyen hareketi başlatmış.
Amaç; bu arabaları dezenfekte ederek alışverişçiler için hem sağlık açısından uygun koşullar sağlamak, hem de bu konuda toplumsal bilinç oluşturarak farkındalık yaratmak.
Pazarlama ve İletişim Grup Müdürü Gökçe Hatipoğlu diyor ki:
“Türkiye’de 6 milyona yakın market alışveriş arabası olduğunu biliyoruz.
Ortak kullanım alanlarında fazlasıyla temasta olduğumuz bu arabalar gün içinde çok fazla tüketici tarafından kullanıldığından ister istemez kirleniyor.
Özellikle tutma bölümü grip-nezle gibi bulaşıcı hastalıklara neden olacak mikropları barındırabiliyor.
Bu yüzeylere temas ettikten sonra elimizi yıkamadan ağzımıza, gözümüze götürebiliyoruz veya dokunarak çocuklarımıza da aktarabiliyoruz.
Proje kapsamında market arabalarını temizliyor, temizlendiğine dair boyunluklar takıyor, afişlerle tüketicilerimizin dikkatini bu konuya çekiyoruz.”
Dilerim benzeri örnekler artar, onları da köşeme taşırım.
Paylaş